Ana SayfaGüncelNewroz ve Kemal Kurkut: Bir sevincin boğazımızda kalan pişmanlığındayız

Newroz ve Kemal Kurkut: Bir sevincin boğazımızda kalan pişmanlığındayız

Yanı başımızda bir genç daha kurban seçildi. Ulu orta çekilip vuruldu. ‘Bomba vardı, bıçak vardı’ masalları ile elimiz kolumuz ‘acaba’larla bağlandı. Şimdi bir bayramda gülmenin, çoğalarak ve güçlenerek bir iklimi tersine çevirmenin, umudu yeşertmenin ertesinde yine buruk içimiz. Yine sevincin boğazımızda kalan pişmanlığındayız.


FATMA ERDEM


İki fotoğrafa bakıyorum uzun uzun.

Belleğimde acı, isyan, pişmanlık ve utançtan başka bir şey yok.

İki fotoğraf karesi Newroz’dan kalan: Sabahın seherinde bayram heyecanı ile kutlama alanına erkenden varan ve Diyarbakır’ın orta yerinde yarı çıplak vurulmuş, kanlar içinde bir genç. Ve adeta ateşler etrafında semaha durmuş mahşeri bir kalabalık.

Bu iki fotoğrafın hikayesidir aslında bizi hakikat ile yalan arasına sıkıştıran.

21 Mart Diyarbakır Newrozu’ndan bir kare

Newroz sabahı.

Yer: Diyarbakır.

Muhabirler telaşla ‘Bir genç vuruldu’ haberi geçiyor.

“Kimdir, o saatte orada ne işi var, niye vuruldu?”

Korku iklimi ile teslim alınmaya çalışılan bir zamanda baharın cesareti ile insanlar bayram kutlayacak. Kaygılar ‘Aman provokasyon olmasın’ yönünde. Herkeste bir otosansür. Kimse o gün bahsetmiyor bu konudan.

Gün içinde herkesin bildiği ama unutmaya çalıştığı bir sır, Newroz Parkı’nda günün ilk ışıklarıyla vurulan genç.

Malum ölümleri o kadar kanıksamış ki bu coğrafya, artık bir ya da yüz şaşırtmıyor, yürek yangını içe yöneliyor, dışa dönen bir isyanın habercisi olmuyor, o yüzden haber değeri de erteleniyor…

Gün ilerliyor. Newroz yine anlamında ve içeriğinde. Her zamanki Diyarbakır Newroz’u işte.

Yüzde 60’tan fazlası gençlerden oluşan mahşeri kalabalık arasında ateşler, halaylar, sloganlar, posterler, konuşmalar, ille de ‘Mutlaka kazanacağız’ diyenler…

Bir eksiğiz ama kimse bunu hatırlamak istemiyor o an…

Kemal Kurkut’un vurulma anı

Herkesin aklında bir soru var, görkemli o an bozulmasın diye kimsenin kimseye sormadığı bir soru: “Kimdi vurulan?”

Gün bitip çoğalmanın gücü ve coşkusu ile verilen mesajların ardından evlere dönülürken Diyarbakırlıların kafasında bu soru var işte.

Biraz gururlu biraz buruk gün ve gecenin ardından ertesi sabah çıkıyor hikayesi, susarak görmezden geldiğimiz bir ölümün daha hikayesi…

Adı Kemal Kurkut. Üniversite öğrencisi. Alevi, Kürt, Adıyamanlı. Henüz 23 yaşında. Bir can işte yitirdiğimiz…

Hikayesi neydi bilmiyoruz ama tahmin etmek o kadar zor değil:

Belli ki heyecanı içinde hisseden, kanı kaynayan her genç gibi Diyarbakır Newroz’unda bayramı yaşamak için yola çıkmıştı. Sırtında çanta belki bilet parasını zor denkleştirmişti. Çoğalarak güçlenen halkının içine bayram coşkusu ile karışacaktı. Onun heyecanı ile sabahın erken saatlerinde düşmüştü yola ve Newroz Parkı’na erkenden girmek istemişti. İşte hepsi bu…

Kemal Kurkut

Yanı başımızda bir genç daha kurban seçildi. Ulu orta çekilip vuruldu. ‘Bomba vardı, bıçak vardı’ masalları ile elimiz kolumuz ‘acaba’larla bağlandı.

Şimdi bir bayramda gülmenin, çoğalarak ve güçlenerek bir iklimi tersine çevirmenin, umudu yeşertmenin ertesinde yine buruk içimiz. Yine sevincin boğazımızda kalan pişmanlığındayız.

Bir kadın fotoğrafa bakıp ‘Dün ben niye o kadar güldüm ve halay çektim ki’ diyor mesela…

Efsane yeniden tekrar ediyor işte bu coğrafyada. Gençlerin beynini yiyerek ayakta kalan çağın Dehak’ları yine bir gencin canını alarak adeta bayram kutlamanın bedelini ödetiyor bize.

Affet bizi…

Bin yıllardır bedel ödeten Dehak’ların, kanla beslenen beynini ve yüreğini hala kurutamadığımız için affet…

  Tanık anlatımları ve detaylarıyla Kemal Kurkut cinayeti