Ana SayfaGüncelÖZGÜR GÜNDEM DAVASI | İnan Kızılkaya’nın 204 gün sonra ilk savunması

ÖZGÜR GÜNDEM DAVASI | İnan Kızılkaya’nın 204 gün sonra ilk savunması

HABER MERKEZİ – Kapatılan Özgür Gündem’in Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya, 204 gündür tutuklu bulunduğu Özgür Gündem ana davasında ilk kez savunma yaptı. Kızılkaya, savunmasında ‘tüm suçlamaların mesnetsiz olduğunu’ ve ‘bir gazetecinin haberlerinden yargılanamayacağını’ söyledi. Mahkeme heyeti, tüm talepleri reddetti. Duruşma 22 Haziran’a ertelendi.

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem Gazetesi’nin Yayın Danışma Kurulu üyeleri, yönetici ve yazarları Necmiye Alpay, Aslı Erdoğan, Ragıp Zarakolu, Filiz Koçali, Eren Keskin, Zana Kaya, İnan Kızılkaya, Kemal Sancılı ve Bilge Oykut’un yargılandığı Özgür Gündem ana davasının üçüncü duruşması, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşmaya, 204 gündür tutuklu bulunan gazetenin yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya, tutuksuz yargılanan yazar Aslı Erdoğan, dilbilimci Necmiye Alpay ile avukat Eren Keskin katıldı.

Gazetenin tutuklu imtiyaz sahibi Kemal Sancılı duruşmaya SEGBİS ile katılırken, çok sayıda avukat, Gazetecileri Koruma Örgütü (CPJ) üyeleri ile birçok kişi de duruşmayı izledi.

Duruşma, Kızılkaya’nın savunmasıyla başladı.

Yaşamını yitiren gazetecileri andı

Yazılı olarak hazırladığı savunmasını okuyan Kızılkaya ilkin şunları söyledi:

Gazetecilik ‘başkasının yayımlamak istemediklerini yayımlamaktır, gerisi halk ile ilişkilerdir.’ Aralık 2015’te Cizre’de haber takibi yaparken sığındığı bodrumda öldürülen Azadiya Welat Gazetesi Yazı İşleri Müdür Rohat Aktaş, 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen gayrı meşru darbe girişiminde katledilen Yeni Şafak Gazetesi Muhabiri Şafak Canbaz ve 2016 yılı içerisinde Türkiye’de ‘faili meçhul’ şekilde öldürülen 4 Suriyeli gazeteci meslektaşımızın anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

“Tecrit koşullarındayım, hukuki destekten yoksunum”

Devamla tutukluluğu süresince cezaevinde maruz kaldıklarını aktaran Kızılkaya’nın savunmasının devamında öne çıkanlar şöyle:

Savunmamı hazırlamak için gerekli kitap ve materyallere ulaşma imkanı tanınmıyor. Haksız ve hukuka aykırı bir şekilde tutuklanmama ve yargılanmama gerekçe yapılan durum tamamen gazetecilik faaliyetlerine dayandırılmaktadır. Haber verme, kamuoyunu bilgilendirme, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındaki faaliyetlerim gerekçe gösterilerek tutuklanıp yargılanmama karşın bir gazeteci olarak sınırlı iletişim içerisindeyim. Gerektiği kadar hukuki destekten yoksun durumdayız. Bu tecrit koşulları içerisinde mahkeme huzurunda kendimi ifade ediyorum.

Darbe girişiminden bu yana çıkartılan KHK’ler ile yüz binden fazla yurttaş gözaltına alındı. 80 bin insanın pasaportu iptal edildi. Yüz bine yaklaşan kamu görevlisi ihraç edildi. Bu dönemde siyasi nedenlerle gözaltına alınan ve tutuklanan 25 kişi intihar etti. KHK’ler ile 16 TV kanalı, 23 radyo istasyonu, 45 gazete, 15 dergi ile kapatılan basın-yayın organları sayısı 177’dir. 29 matbaanın lisansı iptal edildi. 150’yi bulan tutuklu gazeteci sayısı ile ne yazık ki dünyada birinci sıradayız. Bu veriler içinde bulunduğumuz ortamın nasıl normal ve demokratik bir zemine evirileceği sorusunu beraberinde getiriyor.

‘Bir gazeteci haberlerinden yargılanamaz’

Çalıştığım gazete geçmişten devraldığı hak ve hukuk temelli açık toplum merkezi, eleştirel bakışı bir çizgiyi benimser. Abone olduğumuz AA, DHA, DİHA, JİNHA gibi haber kurumlarından aldığımız haber ve diğer haber kaynaklarından alınan bilgi, belge ve toplanan veriler farklı kaynaklardan yine teyit edilerek haber haline getirilir. Editörlerin başlığını, spotunu yazar ve fotoğrafını sayfaya yerleştirerek haberini kurar. Sayfa sekreterinin de önerileri dikkate alınarak, sayfa yapılır. Dolayısıyla haberin içeriği, somutluğu bulguların farklı kaynaklardan doğrulanması yani haberi maddi kimliği ne olduğu bir gazeteci için temel alınır. Gazeteciliğin olmazsa olmazı editöryal bağımsızlık ilkesi gereğince editörün yaptığı habere müdahale edilmez. Somut bir metin karakteri kazanan haberin tematik analizi yapıldığında haber olup olmadığı anlaşılır. Yayınlanan haberden kim nasıl bir okuma yapar ve ne tür bir siyasi sonuç çıkarır, umar yada çıkar sağlar sorusu ucu açık bir okuma ve yöntemdir. Bir gazeteci bundan dolayı yargılanamaz ve sorumlu tutulamaz.

‘Tüm suçlamalar mesnetsiz’

Tutuklanmamın gerekçesi diye sunulan tüm suçlamalar mesnetsizdir. Mantıksal bir temeli olmayan ve somut bir kanıt taşımayan suçlamalara konu olan yorum, analizler, haber ve röportajlardır. Toplumun merak ettiği güncel meseleler de halkı ve okuru bilgilendirme amaçlı açık gazetecilik faaliyetleridir. Varsayıma dayalı suçlamaların dayandırıldığı örgütle hiç bir illiyet bağı yok. Farklı tarihlerde ve yıllarda daha önce çalıştığım Evrensel Gazetesi, Dicle Haber Ajansı, yazı işleri müdürlüğü yaptığım Esmer Dergisi ve yazılarımın yayınladığı radikal kitap eki gibi ciddi basın-yayın organlarında emeğimle yer aldım. Talimat ile gazetecilik yapıldığına dair iddiaları ilmini aldığım mesleğime ve kişiliğime yönelik hakaret olarak addederim.

‘Özgür basın geleneğinin takipçisiyim’

Anayasal güvenceye alınmış ifade ve düşünce kapsamında denetleme ve sorgulama görevi ile basın, toplumsal bir işlevi yerine getirir. Katledilen Musa Anter, Ferhat Tepe, Hüseyin Deniz, Hrant Dink, Metin Göktepe, Ahmet Taner Kışlalı ve Uğur Mumcu’nun da aralarında bulunduğu araştırmacı ve özgür basın geleneğinin takipçisiyim. Göreve geldiğim 27 Mart 2016 tarihinden bu yana süren ve daha sonra gazetede başlayan ve üç ayı bulan nöbetçi genel yayın yönetmenliğini kampanyası ile devam eden, 92 soruşturma ve dava şahsıma açıldı. Halen bu davaların tamamında tutuksuz yargılanıyorum. Tutuksuz yargılanma kural, tutuklu yargılanma istisna olması gerekirken; aynı suçlamalar ile farklı bir davada tutuklu bulunmam bir çelişki değil mi? Basın kanunu gereğince Sorumlu Yazı İşleri Müdürü hukuksal olarak sorumludur. Her gün 16 sayfa çıkan bir gazetede ekonominden sanata, çevreden siyasete, dış haberlerden spora, yaşam haberlerine kadar bazen sayısı 100’ü geçen haber, yazı ve fotoğrafın tamamını görmem ne mümkündür ne de bu durumdan sorumlu tutulabilirim.

Son olarak hem Türkiye’nin içinde hem de sınırlarını dışında devam eden çatışma, gerginlik, kan ve barut arasında her şeyden önce bir insan ve gazeteci olarak duyarsız kalınamayacak olaylarda yaşanan üniformalı ve siviller karşısında sessiz kalan kalleş olsun diyorum. Ve sözümü Türkçe’nin usta yazarlarından Yaşar Kemal’in ‘Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir barıştır’ sözleriyle bitiriyorum.

Yaşasın adalet, özgürlük ve barış
Gazetecilik suç değildir
Gazetecilere özgürlük.

Kızılkaya’nın savunması ardından Aslı Erdoğan söz alarak savunma yaptı. Ardından ise gazetenin imtiyaz sahibi Kemal Sancılı savunma yaptı.

Fotoğraf: bianet

Tüm talepler reddedildi

Savunmaların ardından Kızılkaya ve Sancılı adına savunma yapan avukat Özcan Kılıç, dosyadan “örgüt üyeliği” suçlamasının kaldırılmasını talep etti.

Tutuksuz yargılanan Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay yurtdışı yasaklarının kaldırılmasını talep ederken, Eren Keskin hakkında haftada bir olan imza şartının kaldırılmasını talep etti.

Necmiye Alpay’ın avukatı Mehmet Adil Demirci, yurtdışı yasağının kaldırılması talebini tekrarlarken, Alpay’ın Özgür Gündem üzerinden açılmış iki davasının birleştirilmesini istedi.

Mahkeme heyeti avukatların tutuklu sanıklar için tahliye, tutuksuz yargılanan sanıkların yurtdışına çıkış yasağının kaldırılması için yaptığı talepleri reddetti. Duruşmaya 22 Haziran günü devam edilecek.




Önceki Haber
Kılıçdaroğlu'ndan Yıldırım'a: Kriz günü Hollanda Başbakanı ile 8 kez ne konuştunuz?
Sonraki Haber
'Gökkuşağının altında direnen üniversiteliler buluşuyor'