Ana SayfaGüncel‘Şehirler hem intikamcı hem de homofobik’

‘Şehirler hem intikamcı hem de homofobik’

HABER MERKEZİ – Şehir Plancıları Odası Kadın Komisyonu tarafından düzenlenen “Toplumsal Cinsiyet ve Kent-Mekan” başlıklı sempozyumda konuşan Burcu Tüm, ‘kadının tarih boyunca özel alana mahkum edildiğini’ belirtirken, Mercan Efe Güney ise kent planlamasında hem intikamcı hem de homofobik bir yaklaşım olduğunu söyledi.

Şehir Plancıları Odası Kadın Komisyonu tarafından Ankara Barosu Eğitim Merkezi’nde “Toplumsal Cinsiyet ve Kent-Mekan” başlıklı sempozyum düzenlendi.

Türkiye’de kalkınma planında kadın nerede?

“Cinsiyet, Politika ve Mekan” konusunun tartışıldığı ilk oturumda Yonca Altındal, “Mış Gibi Politikalarla Kamusalda Görünmezliği Korunan Sessiz Yığın: Kadınlar” isimli sunumunu gerçekleştirdi.

“Türkiye’de Kalkınma Planında kadın nerede?” diye soran Altındal, kadınlar için kamusal alanın kapalı olduğunu, özel alanın ise erkeklerin rahatlama alanı olduğunu ifade etti.

Ama kadınlar için mesaisi bitmeyen bir alan. Özel alan içinde de ‘ideal erkeklik’ ve ‘kadınlık’ rolleri var. Zaten sokakların ve mekanların bize ait olmadığı yerlerde yaşıyoruz. Her zaman kadın emeği politik sancılı dönemde konuşulmaya başlanıyor.

Kadınların çoğu zaman ‘ev alanı’ ile sınırlandırıldığını belirten Altındal, 70’lerin sonundan itibaren kadın kuramlarının ortaya çıktığını belirterek şunları söyledi:

80’lerle birlikte Marksist feminist anlayış ile kalkınma kuramı ortaya çıkıyor. Tamamen sınıfsal bir analiz, toplumsal cinsiyet rolleri yok. Toplumsal cinsiyet ve kalkınma planı ile birlikte farklılıklardan, ezilmeden dolayı ortaya çıkan, hem mekanda hem istihdamda ‘kadın nerede?’ sorusu ilk bu kuramda soruluyor.

Türkiye’de bu zamana kadar 10 tane kalkınma planı olduğunu, ancak bunların hiç birinde kadının konuşulmadığını vurgulayan Altındal, “Kadınlara ‘dişil becerilerin’ kazandırıldığı uğraşların öneriliyor. Kadınlar tüm kalkınma planlarından dışlanıyor” diye konuştu.

“Özel olan politiktir”

Burcu Tüm ise “Kadınların Kamusal Mekan Talebi: Bacaklarını Topla Örneği” isimli sunumunu yaptı.

1979’da “özel olan politiktir” kavramının çığır açtığını söyleyen Tüm, özel ve kamusal alanda yaşanan cinsiyetçiliğe değindi.

Bu duruma bir kaç İslam ülkesinden örnek vererek başlayan Tüm, tarih boyunca kadının özel alana mahkum edildiğine dikkat çekerek “Mekanlar ve yaşam alanları istiyoruz” dedi.

1975’te siyah bir kadın olan Roza Park’ın beyazlara ait olan bir otobüste oturarak yaptığı eylemselliği örnek gösteren Burcu, bunun zamanla tartışıldığı ve bu benzeri örneklerin arttığını bildirdi.

Gezi’den sonra metrobüslerde erkeklerin kadınların alanlarını daraltmasından sonra başlayan “Topla bacaklarını” eylemini hatırlatan Burcu, bununla birlikte ‘manspreading (erkekler tarafından belirlenen oturma biçimleri ) kavramının ortaya çıktığını kaydetti.

“Homofobik ve intikamcı”

Mercan Efe Güney de “Şehir Planlama Mevzuatında Kadına Verilen Yer ve Değer” isimli sunumunu gerçekleştirdi. Güney şunları söyledi:

Biz yaşlıları, çocukları da görmezden geliyoruz. Bu anlamda şehirler hem intikamcı hem de homofobik. İntikamcı olması da herkese eşit yaklaşmamasından kaynaklanıyor.

“Kent kadınlara  uygun hale getirilmeli”

Gülçin Tunç ise “Kesişimsellik Yaklaşımının Kent Çalışmaları ve Planlamaya Katkıları Üzerine Düşünmek” isimli sunumunu gerçekleştirdi.

Kadınların ‘Sokakları da geceyi de istiyoruz’ söyleminin hem zamana hem de mekan isteğine yönelik bir vurgu olduğunu söyleyen Gülçin, kentin kadınların, LGBTİ’lerin özelliklerine uygun hale getirilmesi gerektiğini kaydetti.


Kaynak: Gazete Şujin

Previous post
Rusya'da bir sosyal medya oyunu onlarca çocuğun intihar etmesine sebep oldu
Next post
Kılıçdaroğlu'na göre 'Hollanda'ya her türlü yaptırım Türkiye'nin hakkı'