Ana SayfaDünyaSokağa çıkma yasakları ABD’nin İnsan Hakları Raporu’nda: Siviller öldü, insanlar evlerini terk etmek zorunda kaldı

Sokağa çıkma yasakları ABD’nin İnsan Hakları Raporu’nda: Siviller öldü, insanlar evlerini terk etmek zorunda kaldı

HABER MERKEZİ – ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2016 İnsan Hakları Raporu’nda Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğü konusunda yaşanan gerilemeye dikkat çekildi, sokağa çıkma yasakları sırasında sivillerin yaşamlarını yitirdiği ve yüz binlerce insanın evlerini terk etmek zoruna kaldığı belirtildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2016 İnsan Hakları Raporu’nun Türkiye bölümünde OHAL’le birlikte artan hak ihlallerine dikkat çekildi.

Türkiye’yle ilgili bölümü 15 Temmuz darbe girişimi sırasındaki sivil kayıplardan bahsedilerek başlanılan raporda darbe girişiminde 240’dan fazla kişinin hayatını kaybettiği, 2 bin 100’den fazla kişinin de yaralandığını hatırlatıldı.

Türkiye’deki en temel insan hakları sorunlarının sıralandığı raporda ilk sırada adil yargılama sürecine ulaşımda yaşanan sorunlar yer aldı.

Sokağa çıkma yasaklarında yüz binlerce insan evlerini terk etti

Geçtiğimiz yıl Kürt kentlerinde ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında yüzbinlerce kişinin evlerini terk ettiği, yaklaşık 200 sivilin yaşamını yitirdiği belirtilen raporda, diğer maddeler ise “cezaevlerindeki insan hakları ihlalleri”, “insan hakları ihlali gerçekleştiren güvenlik güçleri ve yöneticiler hakkında soruşturma açılması ve cezalandırılmaları konusundaki eksiklikler” olarak sıralandı.

Cumhuriyet’te yer alan habere göre cezaevlerindekilerin sağlık hizmetlerine erişimindeki sorunlara dikkat çekilen raporda darbe girişiminin ardından 3 bin yargı mensubunun işinden olmasının, yargı bağımsızlığının daha da kısıtlandığına dikkat çekildi.

Tutuklu HDP milletvekilleri de raporda

Raporda Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş da dahil 13 HDP’li milletvekilinin tutuklanması da yer aldı.

İnsan hakları ihlalleri ile suçlanan güvenlik güçleri ve diğer hükümet yetkilileri ile ilgili soruşturma, yargılama ve cezalandırma sürecinde problem olduğuna dikkat çekilen raporda, teröre karşı savaşta görev yapan güvenlik görevlilerinin yargılanmasının güçleştirildiği vurgulandı.

Raporda, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesi ile ilgili soruşturmanın ağır ilerlemesi de eleştirildi.

Çeşitli insan hakları örgütlerinin Suriye sınırından Türkiye’ye girmeye çalışan çok sayıda kişinin kolluk kuvvetleri tarafından öldürüldüğüne yönelik iddialarına raporda yer verildi.

Raporda, Aleviler, Hıristiyanlar, LGBTİ vatandaşlar gibi azınlık grupların ayrımcılık ve şiddet tehdidi ile karşı karşıya olduğu, hükümet yanlısı medya organlarının azınlıklara karşı bir dil kullandığı, hükümetin azınlık grupları korumak için yeterli önlem almadığı ifade edildi. Yahudilerin anti-Semitizm nedeniyle göç ettikleri belirtildi.

Eleştirel haber yapan gazeteciler hedefte

Raporda, hükümetin basına yönelik baskılarına da yer verildi.

Tutuklu gazeteciler, gazetecilere yönelik açılan davalara da dikkat çekilen raporda eleştirel haber yapan gazetecilere iktidar tarafından sözlü olarak saldırıların gerçekleştiği belirtildi.

Uluslararası Basın Enstitüsü’nün araştırmasına atıf yapılan raporda hükümet yetkililerinin gazetecileri internette hedef alarak taciz ettikleri belirtildi.

Ankara rapora yanıt verdi

Dışişleri Bakanlığı ise ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan 2016 Türkiye İnsan Hakları Raporu hakkında yazılı bir açıklama yaptı.

Raporun Türkiye ile ilgili kısımlarının “kabul edilemeyecek iddialar, yanlış tanımlamalar ve gerçekten uzak yorumlar” içerdiği ifade edilen açıklamada şu ifadeler yer aldı:

Devletimizin ve ulusumuzun varlığına yönelik emsali görülmemiş terör tehditleriyle karşı karşıya kaldığımız bu dönemde, FETÖ/PDY, PKK, DHKP-C ve DEAŞ başta olmak üzere, terör örgütleriyle haklı mücadelemizin gerçeklerle örtüşmeyen biçimde yansıtılması derin hayal kırıklığı yaratmıştır. Raporun, vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerinin korunmasına matuf olarak alınan tedbirlerin gerekliliğini; ayrıca, tüm bu koşullar altında büyük çoğunluğunu Suriyelilerin oluşturduğu toplam 3.2 milyon sığınmacıya yönelik eşi görülmemiş çabalarımızı da idrak etmekten geri kaldığı esefle karşılanmıştır. Yapıcı işbirliği anlayışı içinde makamlarımızca sunulan bilgi ve görüşleri yok sayan bu raporun nesnellik konusunda hiçbir dayanağının olmadığı açıktır.