Ana SayfaÇalışma YaşamıDİSK Genel Başkanı Kani Beko: 6 buçuk milyon kişi kiralık işçi olmasın diye ‘Hayır’

DİSK Genel Başkanı Kani Beko: 6 buçuk milyon kişi kiralık işçi olmasın diye ‘Hayır’

HABER MERKEZİ – 16 Nisan’da düzenlenecek referanduma ilişkin Gazete Karınca’nın sorularını yanıtlayan DİSK Genel Başkanı Kani Beko, “Bu anayasada işçiler, işsizler, emekliler, çiftçiler yok; bir tek Cumhurbaşkanı var” diyor ve ekliyor: “Tabii ki buna ‘Hayır’ diyeceğiz”.  “İnsan ticareti” olarak nitelendirdiği hükümetin çıkartmayı denediği “Kiralık İşçi Yasası” teklifini de hatırlatan Beko, “Eğer bu referandumdan ‘Evet’ çıkarsa 6 buçuk milyon işçi kiralık işçi olacak” uyarısında bulunuyor. Beko, “Bu topraklarda 3 milyona yakın insan her gece aç yatıyor, 7 milyona yakın işsiz var, işçiler açlık sınırında. Bu ülkenin başkanlığa ihtiyacı yok, demokrasiye adalete, barışa ihtiyacı var” diyor.


Haber: ÇAĞDAŞ KAPLAN


16 Nisan’da düzenlenecek ‘başkanlığı’ da içeren anayasa değişikliği referandumuna sayılı günler kaldı.

Birçok toplumsal kesim çeşitli gerekçelerle referandumda ‘Hayır’ diyeceğini açıklarken Türkiye’nin en büyük işçi konfederasyonlarından olan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) da “Başkanlık İşçiye Zararlıdır” diyerek ‘Hayır’ itirazını yükseltiyor.

Yeni anayasa değişikliğinin işçilere ne gibi etkilerinin olacağı üzerine araştırmalar da yapan DİSK’in bu konuda yaptığı araştırma sonuçları da oldukça çarpıcı.

“Sendikal hakların ihlal edildiği ülkelerin yüzde 71’i başkanlık rejimine sahip”

ITUC (Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu) Küresel Sendikal Hak İhlalleri Raporu 2016, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) İstatistiki Veri Tabanları ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) İnsani Gelişme Endeksi 2015 verilerini ele alarak araştırma yapan DİSK’in raporuna göre; sendikal hakların en ağır biçimde ihlal edildiği ülkelerin yüzde 71’i başkanlık ve yarı başkanlık rejimine sahip, parlamenter rejimlerde ortalama sendikalaşma oranı yüzde 29 iken, başkanlık rejimlerinde yüzde 12 düzeyinde.

“Başkanlık rejiminin uygulandığı ülkelerde iş cinayetleri daha fazla”

Araştırmaya göre parlamenter rejimlerde toplu sözleşme kapsamı yüzde 48 iken, başkanlık rejimlerinde yüzde 27.

Sonuçlara göre başkanlık rejiminde işçiler daha uzun çalışıyor ve “iş kazaları” sonucu daha çok ölüyor.

Başkanlık rejimlerinde ortalama çalışma süresi 42,5 saat iken, parlamenter rejimlerde 37,6 saat.

Başkanlık rejimlerinde ölümlü iş kazası oranları parlamenter rejimlerin iki katından fazla.

Başkanlık rejimlerinde 100 bin işçide ölümlü iş kazası oranı 5,2 iken, parlamenter rejimlerde bu oran 2,4’e düşüyor.

DİSK Genel Başkanı Kani Beko referanduma günler kala Gazete Karınca’nın sorularını yanıtladı.

Referandum için DİSK olarak ‘Hayır’ çağrısı yaptıklarını belirten Beko, bunun gerekçelerini sorduğumuzda ise ilk olarak “Bu değişiklikte işçinin, işsizin, emeklinin, çiftçinin sorunlarına çare var mı?” diye soruyor ve ekliyor, “Bunların hiçbirisine çare yok. O yüzden Hayır”.

“Ülke KHK’lerle yönetilecek”

Beko, anayasa değişiklik teklifi Meclis’ten geçtikten sonra 18 madde üzerine anayasa profesörleri ile toplantılar yaptıklarını ve bu maddelerin neler getireceğini tartıştıklarını söylüyor ve sonuçları da şöyle anlatıyor:

Yasama, yürütme ve yargının yetkileri Cumhurbaşkanı’nın elinde toplanacak ve kuvvetler ayrılığı bitecek. Türkiye Cumhuriyeti tek adam iktidarına bırakılacak. Cumhurbaşkanı Meclis’in yerin kanun yapıcı hale gelecek. Devlet kararnamelerle yönetilecek. Yürütme erkinin artık Meclis’e karşı sorumluluğu olmayacak. Yargıda tek söz sahibi Cumhurbaşkanı olacak. Cumhurbaşkanı Kanun Hükmünde Kararnameler’le yönetecek. E tüm bu olacaklara ‘Evet’ denilir mi?

“KHK ile işten atılan işçinin itiraz edecek mahkemesi bile yok”

OHAL’le birlikte yaklaşık 9 aydır ülkenin KHK’lerle yönetildiğini ve bunun neler getirdiğinin toplum tarafından görüldüğünü belirten Beko, KHK’lerin işçilere nasıl yansıdığını ise şöyle anlatıyor:

KHK’lerle bugün 100 binin üzerinde kamu çalışanı ihraç edildi. Bizim üyelerimizim çalıştığı 85’e yakın belediyeye kayyum atandı, 1500’e yakın işçi arkadaşımız işten atıldı. Yani ‘işi askıya’ alındı. Ama yasalarda ‘işi askıya’ almak diye bir kanun hükmü yok. Siz işçinin işini askıya alıyorsunuz, e o zaman kıdemini verin. Hayır vermiyorlar. İşçi arkadaşlarımı işe iade davası da açamıyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok.

Siyasal iktidar kendine muhalif olan radyoları, televizyonları kapattı, gazetecileri tutukladı.  Bu arkadaşlarımızın gidebilecek bir mahkemesi var mı? Yok. İşte bu durumun devam etmesine ‘Hayır’ diyoruz.

“Bu anayasada işçiler, işsizler, emekliler, çitçiler yok; bir tek Cumhurbaşkanı var”

2017 verilerine göre Türkiye’de 7 milyon işsizin olduğunu, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmadığı için sadece 2016 yılında bin 970 işçinin hayatını kaybettiğini hatırlatan Beko, şunları söylüyor:

Bu anayasanın içinde 7 milyona yakın işçi için istihdamı öngeren bir şey var mı?

Bugün işçi, memur, emekli arkadaşlarımız insan olmaktan kaynaklı temel ihtiyaçlarını giderebilmek için milyona yakın kredi çekmiş. Bunların yüzde 25’i icralık. Peki bunlar için anayasada bir çare var mı?

15 milyon çalışan işçi var bu ülkede. 18 bine yakın işçi kardeşimizi işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmadığı için iş cinayetlerinde kaybettik. İşçilerin ölmesini önlemek için alınan bir tedbir var mı? Yok.

Anayasanın içinde işçiler yok, işsizler yok, emekliler yok, köylüler yok emekliler yok. Bir tek cumhurbaşkanı var. Biz de buna ‘Hayır’ diyoruz.

“6 buçuk milyon işçinin kiralık işçi olmaması için ‘Hayır’ diyoruz”

Beko’nun röportaj boyunca üzerinde en çok durduğu konu ise “Kiralık İşçi Yasası” tasarısı.

AKP’nin gündeme getirdiği ve daha sonra AYM’ye götürülen yasayı Beko, “insan ticareti” olarak tanımlıyor. Beko’nun uyarısı ise şu: “Eğer bu anayasa değişikliğine ‘Evet’ dersek, Türkiye’de 6 buçuk milyon işçi kiralık işçi olarak çalıştırılacak.”

Beko şöyle devam ediyor:

İstihdam büroları aracılığıyla işçileri kiralık işçi olarak çalıştıracaklar.

Önümüzdeki dönemde biz bu anayasaya ‘Evet’ dersek, Türkiye’de 6 buçuk milyon işçinin kiralık işçi olarak çalışmasına ‘Evet’ demiş olacağız. Kiralık işçinin kıdem tazminatı yok, sendikası yok, en fazla 8 ay çalışır ve işsizlik fonundan para alamaz. Bu yasanın iptali için AYM’ye başvurduk.

Peki şimdi siz yargı yasama ve yürütmeyi Cumhurbaşkanı’na bağlarsanız bu yasa AYM’de iptal olur mu?

Ülkemizde kiralık işçiliği kabul etmiyorsanız mutlaka ‘Hayır’ oyu kullanmalısınız.

“Yüz yıllık kazanımımız kıdem tazminatını bir KHK ile istedikleri yere aktarabilirler’”

Biz sabah kalktık işçilerin yüz yıllık kazanımları olan kıdem tazminatını KHK ile istedikleri bir şirkete aktarabilirler mi? Yapabilirler. Biz itirazımızı nereye yapacağız? Hangi mahkemeye gideceğiz? Gidebilecek bir mahkememiz bile olmayacak. İşçilerin emekli olduktan sonra çocukları için hayal ettiği evi bile akamayacaklar. Sakın ola bu Anayasaya ‘Evet’ demeyin.

’18 yaşında milletvekili olsun’ diyorlar. Bizim çocuklarımızın milletvekili olma şansı var mı? Bu anayasa geçerse bizim çocuklarımız kiralık işçi olur ama onların çocukları milletvekilli olur.

“Bu tuzağa düşmeyin ‘Evet’ demeyin”

Bu memlekette 3 milyona yakın taşeron işçi var. 7 milyon işsize iş buldunuz da ‘Hayır’ mı dedik? Çiftçinin borçlarını ödemesine yardımcı oldunuz da ‘Hayır’ mı dedik?

Dönemin başbakanı Davutoğlu 3 milyon taşeron işçiye kadro sözü vermedi mi? Neden sözünü tutmadınız. Bırakın kadroyu, kiralık işçi yasasını çıkartmaya çalıştılar. Bu tuzağa düşmeyin.

“Bu ülkede 3 milyon aç yatıyor, başkanlığa değil demokrasiye ihtiyacımız var”

Tüm bunların yanı sıra referandumun OHAL ortamında yapılmasına ve seçim yarışındaki adaletsizliğe de dikkat çeken Beko, şunları söylüyor:

Bu ülkenin başkanlığa ihtiyacı yok, demokrasiye adalete, barışa ihtiyacı var. Silahların, TOMA’ların gölgesinde baskı ve şiddet ortamında insanlar kendi özgür iradesiyle oy kullanamıyorlarsa o anayasa bu ülkenin anayasası olamaz.

Bu topraklarda 3 milyona yakın insan her gece aç yatıyor, 7 milyona yakın işsiz var, işçiler açlık sınırında. Gazeteciler, milletvekilleri cezaevinde, 100 bine yakın kamu çalışanı ihraç edilmiş, 85 belediyeye kayyum gelmiş, ‘haydi bakalım seçime gidelim’ diyorlar. Bu adil bir seçim olur mu?