Ana SayfaGüncelKADINLARIN ‘HAYIR’I | Fidan Ataselim: ‘Hayır’, tıpkı Gezi direnişi gibi hepimizi birleştirdi

KADINLARIN ‘HAYIR’I | Fidan Ataselim: ‘Hayır’, tıpkı Gezi direnişi gibi hepimizi birleştirdi

HABER MERKEZİ – Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Fidan Ataselim, yeni anayasa taslağının kadınlara daha çok baskı getireceğini söylüyor. Ataselim, “Biz kadınlar olarak tırnaklarımızla kazıyarak elde ettiğimiz hakları öyle kolay kolay vermeyiz” diyor. ‘Hayır’ın tüm kesimleri içine alan bir şemsiye haline geldiğini belirten Ataselim, bunun Gezi direnişindeki benzer bir ‘birleştirici’ olduğuna dikkat çekiyor. Ataselim kadınların neden ‘Hayır’ demesi gerektiğini Gazete Karınca’ya anlattı.


Röportaj: PELİN ÖZKAPTAN


16 Nisan’da oylanacak anayasa değişikliği referandumuna sayılı günler kaldı.

Ülkedeki her değişimden en çok etkilenen ancak fikri en az sorulan kadınların ‘Hayır’ gerekçeleri ne peki?

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ‘Hayır’ nedenlerini özetle “5 kere hayır’ başlıklı bir açıklama ile duyurdu.

Platformun İstanbul Temsilcisi Fidan Ataselim ile ‘5 kere hayır’ı ve referandumu konuştuk.

Ataselim’e göre siyasi iktidarın kadın politikaları karşısında AKP’ye oy veren kadınlar dahi ‘Bu kadar da olmaz’ demeye başladı.

Kadınlara ‘Hayır’ deme çağrısında bulunan Ataselim, bunun nedenlerini, anayasanın kadınlara neler getireceğini, dünyadaki kadın mücadelesinin Türkiye’deki izdüşümünü Gazete Karınca’ya anlattı.

“Referandum bir rejim oylaması”

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak referandumda ‘Hayır’ deme çağrısında bulundunuz. Kadınlar neden ‘Hayır’ demeli?

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak hayır demek için 5 gerekçemiz var, ‘5 kere hayır’ diye bir açıklama da yayınladık zaten. Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri, çocuk istismarları sürekli artmakta. Ve referandumda önümüze sunulacak anayasa bunlara bir çözüm olmayacak. Kadınlar bunun farkında olmalı.

Her gün patlama, ölüm haberleri alıyoruz. Yürürken bile endişe ediyoruz yakınlarımız ve kendimiz için. Güvenli bir hayat istiyoruz. Bir hayır gerekçemiz de bu.

Enflasyon, pahalılık artıyor. Kadın işsizliğinde Avrupa üçüncüsüyüz. Böyle dönemlerde en fazla yoksullaşan kesim kadınlar oluyor. Kadınlar kendi çalışma hakları için de hayır demeli.

Biz kadınlar için tarafsız yargı çok önemli. Gelecek olan sistemde bu söz konusu dahi olamayacak. Şu andaki adalet sisteminde bile insanların adalet duygusu o kadar yıpranmış durumda ki; herkes tutuklanıyor ama tutuklanması gerekenler tutuklanmıyor. Kadın katillerine indirimler uygulanıyor. Başvuracakları mercilerin artık tescilli olarak bağımsız olmayacak olması kadınların çözümsüz kalacağı anlamına geliyor. Tarafsız bir yargı için de hayır diyoruz.

Biz kadınlar olarak tırnaklarımızla kazıyarak elde ettiğimiz hakları öyle kolay kolay vermeyiz. Referandum bir sistem bir rejim oylaması aslında.

Yeni anayasa da kadınlara dair hiç bir ibare yok. Ama o 18 maddenin tüm sonuçları dolaylı olarak kadınları etkiliyor. Sokakta istediğimiz yerde gezip, istediğimizi giyme hakkımız elimizden alınacak.

“AKP’ye oy veren kadınlar da iktidar politikalarından rahatsız”

Anketlerden çıkan sonuçları, konuştuğun kadınları düşündüğünde sandıktan ‘Evet’ mi ‘Hayır’ mı çıkar sence?

Anket sonuçlarına baktığımızda ‘Hayır’ önde gidiyor. Kadınların da büyük bir kısmı ‘Hayır’ diyor. Kararsız kesim dahi netleşmeye başladı ve ‘Hayır’a döndü. AKP’nin ilerlemesinde, bu kadar oy almasında en büyük etken kadınlardı. Ama şimdi bu kadınlar da bütün haklarını gözden geçiriyorlar ve oylanacak olan şeyin kendi hayatları, modern hakları için nasıl tehlikeler barındırdığının farkındalar.

Kararsızların çoğunlukta olduğu söyleniyor. ‘Hayır’ çalışması yürütürken “Kararsızdım ama artık ‘Hayır’ diyeceğim” diyen kadınlar oldu mu temas ettiğin. Kararsızlar neden kararsız?

Kadınlar şunu soruyorlar: “E zaten şimdiye kadar siz yönetmiyor muydunuz? Böyle sorunlar yaşıyoruz. ‘Evet verirsek nasıl hepsi değişecek?” Kadınların bedenleriyle ilgili tüm kararları kendileri almaya çalışıyorlar. Kendilerine oy veren kadınlar bile bundan rahatsız. AKP’ye oy veren kadınların dahi ‘bu kadar da olmaz’ dediği bir tasarı gündeme geldi kısa süre önce: Çocukların kendilerine tecavüz eden erkeklerle evlenmesini öngören yasa tasarısı.

Tecavüzcülerin aklanmasını sağlayacak bir önerge meclise gelebildi. Biz mücadelemizle o utanç önergesini geri çektirebildik. Keza öncesinde kürtajın yasaklanmasını yine kadınların birlikteliği engelledi. 2012’de Koruma kanunun çıkmasını sağladık. Bunu mecliste bakanlarla kadın örgütlerinin görüşmesini sağlayarak başardık. Şu anda pek çok kadın için önemli bir şifre niteliği taşıyor.

“Kolektif akıl önemsenmeli”

‘Evet’ derlerse bütün yasama, yürütme, yargı yetkisi bir arada toplanacak. Bu da tüm yetkilerin Cumhurbaşkanı’nda toplanması anlamına geliyor. Ve bunlar gibi önergeleri hemen yasallaştırabilecek. Bu oylanacak olan sistemde parlamentonun, meclisin bir tür feshedilmesi söz konusu. Cumhurbaşkanı isterse her şeyi yapabilir. Bunu da kendi propagandalarını yaparken şöyle açıklıyorlar: “Hızlı karar alabileceğiz”

Bu saydığım önergeleri geriletebilmemiz meclis sayesinde oldu. Eğer hızlı karar alınmış olsaydı utanç önergesi da kürtaj yasağı da yasallaşmış olacaktı. Hızlı değil, kolektif aklı önemseyen ve sağduyulu karar alınmalı. Tek bir sesin, düşüncenin söylediği doğru olamaz.

OHAL döneminde kadın cinayetlerinde, çocuk istismarında ve şiddette nasıl bir artış gözlemlendi? Bu dönemin kadına etkisini nasıl değerlendirirsin?

OHAL sürecinde cinayetler ve şiddet iki katına çıktı. Her ay mesela önceki yılların o ayındaki verilere bakıyoruz. Bu dönem en yüksek oranları görüyoruz. Kadın cinayetleri ve cinsel şiddetin içeriğinde de vahşi bir değişim söz konusu. Bir adam boşanmak istediği karısının evinin önünde bomba patlatıyor. İşkence ile öldürüyorlar kadınları. OHAL sürecinin böyle bir yansıması oldu kadınların hayatında. Adalet duygusu azalıyor.

Hızlı karar almanın örneği olan KHK’larla işinden edilmiş kadınlar,toplumun çeşitli kesimlerinden insanlar mağdur edildi. KHK’lar, referandumla bize dayatılmak istenen şeyin bir örneği aslında. Kendine göre doğru olan yaşam biçimini dayatarak bir gecede bize dair tüm kararları aldılar. Bütün işaretler bunun bir tür şerri hukukun olacağı anlamına da gelir. Boşanmaları araştırma komisyonu kuruldu biliyorsunuz. Boşanmaların zorlaştırılmasını amaçlıyor.

“Tek bir adam istediği her şeyi yapabilir”

Yani isteyenin istediği baş örtüyü takamayacağı bir ülke haline gelebiliriz. Bu sistemde kadınların temsiliyeti bile söz konusu olmayabilir. Zaten kadın derneklerinin kapatıldığı, kadın vekillerin tutuklandığı bir süreçteyiz. Tek bir adam istediği her şeyi yapabilir.

Her sorunu halledeceğini iddia eden iktidar, kadın cinayetlerinde faillere o kadar kolay indirim verilmesini engelleyen bir öneri sunduk meclise ancak kabul edilmedi. Sandığa gidecek herkesin bunu düşünmesini istiyorum. Tabi bu bir tek Türkiye ile alakalı bir durum değil.

“‘Hayır’ hepimizi bir şemsiyenin altında birleştirdi”

Dünyada yükselen kadın mücadelesi bir tür domino etkisi yarattı diyebilir miyiz? Çok geniş bir coğrafyada kadınlar ayaklanmış durumda.

Tamamen öyle. Ortadoğu’da IŞİD diye bir mezalim ve ona karşı direnen kadınlar var. Ve bu çok kıymetli. Dünyanın bir çok yerinde kadınlar kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet alanlarında mücadele ediyor. Tüm dünyada sağcılığın artması ile birlikte kadın düşmanlığı da artmış durumda. Trump’ın seçilmesinden sonra kadınlar ayaklandı, Polonya’da grev çağrısı yapıldı biz de İstanbul’da ve 35 ilde dayanışma eylemleri yaparak, Türkiye’den buna ses verdik.

Referandumda yine bizi güçlü kılacak olan şey kadınların birlikte mücadele etmesi olacak. ‘Hayır’, tıpkı Gezi direnişi gibi hepimizi birleştirdi. ‘Hayır’ o kadar bir şemsiye oldu ki hepimiz için gelen saldırılar karşısında o şemsiyenin altındayız hepimiz. Ama o şemsiyeyi kapattığımız zaman da uzun, sivri bir ucu olur elde ettiğimiz güçle onunla birlikte hedefimize doğru ilerleyebiliriz.

“IŞİD ile AKP benzer şeyler söylüyor”

Platform, sık sık kadının özgürlüğü ile laikliğin birlikte yürüdüğüne değiniyor. Ortadoğu’da IŞİD’in baskısı, zihniyeti Türkiye’deki laiklik mücadelesini, zihniyetini etkiledi mi?

Tabi ki AKP’yi güçlendirdi. Çünkü benzer, örtüşen şeyler söylüyorlar. Sağcılığın, muhafazakarlığın, şerri hukukun dayatılmaya çalışıldığı bir durum ile karşı karşıya kaldık. Bunun en somut örneklerinden biri Ayşegül Terzi davasıdır. Ayşegül şort giydiği için tekmeli saldırıya uğradı ve Abdullah Çakıroğlu, ‘islami kurallara uygun giyinmediği’ için bunu yaptığını söyledi.

Biz ezberlemiş bir laiklikten bahsetmiyoruz. Her kadın istediği kıyafeti giyebilmeli. İsteyen baş örtüsünü taksın isteyen şortunu giysin. Ayşegül Terzi, Manisa’da hamile olan Ebru Tireli’ye olan saldırı, İstanbul’da markette bir kadının saldırıya uğraması… Bunun uzandığı yer Trabzon’da epilasyon broşürü dağıtanlara yönelik saldırı oldu.

Ama kadınlar sessiz kalmıyor artık. Biz şu anda hiç bir dönemde olmadığı kadar fazla ilde örgütlüyüz. Liseden, üniversiteden çok katılım var. Baskı direnişi de arttırdı. 35’i aşkın ilde platform olarak çalışma yürütüyoruz.

“‘Hayır’ diyenler tüm toplum için diyor”

Diyelim ki sandıklar açıldı ve ‘Evet’ çıktı. Ondan sonraki süreci nasıl yorumluyorsunuz?

(Gülüyor) ‘Evet’ çıkmayacak. ‘Evet’ çıkmayacak. Hangi sistemde, hangi ideolojinin hakim olduğu bir ülkede yaşıyor oluşun önemli. Referandumda ‘Hayır’ çıkarsa kadınların önü daha fazla açılacak. Tüm ezilenler açısından yeni imkanlar açılacak. Ben ‘Hayır’ çıkacağına inanıyorum. ‘Hayır’ çıkması için de sonuna kadar elimizden geleni yapmalıyız. Referandumdan sonrasını ondan sonra konuşuruz.

‘Hayır’lı bir sabaha uyanmakla ‘Evet’li bir sabaha uyanmak arasında hayati bir fark var. Kadınlara çağrım; mutlaka oy kullanalım. Hatta artık o da yetmiyor. Sandıklara, oyumuza sahip çıkalım. ‘Evet’ diyecekler sadece kendileri için diyor olabilir ama ‘Hayır’ diyenler tüm toplum için bunu yapıyor.