Ana SayfaGüncelYıldız Tar anlatıyor | LGBTİ’ler nasıl bir anayasa istiyor?

Yıldız Tar anlatıyor | LGBTİ’ler nasıl bir anayasa istiyor?

HABER MERKEZİ – Kaos GL Derneği aktivisti ve internet gazetesi editörü Yıldız Tar, 16 Nisan referandumunda, demokrasinin asgari şartlarının dahi sağlanmadığı OHAL koşulları içerisinde, demokrasiyi yakından ilgilendiren bu değişiklik önerisiyle ‘neyi oyladığımızı bilmediğimiz’ kanaatinde. “LGBTİ hakları ancak asgari demokrasinin geliştiği, insan haklarının sağlandığı bir ülkede karşılık bulabilir” diyen Tar’a göre önerilen anayasa değişikliği bu taleplere yanıt vermiyor.


Röportaj: EZGİ GÜL


Türkiye’de anayasa değişikliği tartışmaları 16 Nisan’da yapılacak referandumundan önceye, 2000’lerin başına dayanıyor.

LGBTİ hareketleri de tartışmaların başından beri anayasanın eşitlik maddesine cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibarelerinin eklenmesi için çalışıyor.

Gazete Karınca, Kaos GL Derneği aktivisti ve internet gazetesi editörü Yıldız Tar ile OHAL şartlarını, referandum sürecini ve LGBTİ hareketlerinin sürece dair tavrı hakkında konuştu.

“Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibareleri anayasaya eklenmeli”

LGBTİ’ler yapılacak yeni bir anayasadan ne bekliyor?

Türkiye’de yeni bir anayasa yapılması gerektiğine ve bu anayasanın nasıl olacağına ilişkin tartışmalar yıllardır sürüyor. LGBTİ hareketi de 2000’lerin başından beri anayasa tartışmalarında görüşlerini sunuyor, tartışmaların parçası olmaya çalışıyordu. Temel görüşümüz açıktı: Anayasanın eşitlik ilkesine cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibarelerinin eklenmesi ve ayrımcılığa karşı korunma. 10 yılı aşkın bir süredir talep olarak ortada duruyor.

Özellikle iktidar partisi AKP ve MHP tarafından anayasaya cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibarelerinin eklenmesi talebimizin sürekli üstü örtüldü, görmezden gelindi. Hatta öyle ki bu tartışmalar bir dönem anayasa tartışmalarının bloke olmasına sebep oldu ve bu homofobik ve transfobik tutumlarını çok açıktan, meclis kürsüsünden ifade ettiler.

“Oylanan anayasa değişikliği değil, sistem değişikliği”

16 Nisan referandumu hakkındaki görüşünüz nedir ?

Bu tartışma sürerken birden bire tartışma başka bir şeye dönüştü ve ‘cumhurbaşkanlığı sistemi’ adı verilen, esasında ‘başkanlık sistemi’ olan bir sistem tartışılmaya başlandı. Şu anda oylanan mesele yeni bir anayasanın yapılmasından ziyade anayasanın belirli maddeleriyle birlikte yönetim biçiminin değişmesi.

Yani esasen anayasada insan haklarını ilgilendiren maddelerde bir değişiklik ya da topyekun bir darbe anayasasının rafa kaldırılması gibi bir durum söz konusu değil.

“Referandum insan haklarına ilişkin bir ilerleme önermiyor”

Yönetim biçimi değişiyor ve ‘bu yönetim biçimi ne için değişiyor, buna ne için ihtiyaç duyuldu, demokrasinin hangi alanları tıkandı da onu açmak için yapılıyor?’ bu sorulara, bunu öneren AKP ve MHP tarafından bir cevap yok, tek argüman ‘daha güçlü bir Türkiye’.

Sizce ‘güçlü Türkiye’den kasıt nedir?

‘Güçlü bir ülke’ denilince demokrasi ile yönetilen, demokrasinin kurumlarının yerleştiği, dahası insan haklarına saygılı olunduğu, insan hakları ihlallerinin minimuma indiği, daha önceki ihlallerden de özür dileyen, tazminatı neyse ödeyen bir ülke düşünürüm ben.

“Kaos GL’nin talepleri demokrasi talepleridir”

Burada en temelde durduğumuz noktalarda bir ayrışma var. Kaos GL olarak 94’ten beri çok temel ve basit bir argümanımız var: LGBTİ hakları ancak, asgari demokrasinin geliştiği insan haklarının sağlandığı bir ülkede ancak karşılık bulabilir. Bizim anayasada ya da farklı yasalardaki değişiklik talebimizin demokrasi talebi içerisinde ele alınması gerekir.

Şu anki değişiklikte tartışma demokrasi minvalinde ilerlemiyor. Tartışma bir ‘Evet’ ya da ‘Hayır’ kutbu halinde var ama ‘Evet’ argümanıyla bunu önerenlerin, diyelim ki referandumdan ‘Evet’ çıktı, ülkede ne değişecek? Ona karşı herhangi bir argümanları yok.

“OHAL’in temel argümanı şudur: ‘Ortada olağanüstü bir durum var şimdi sizinle uğraşamayız’”

9 aydır devam eden OHAL sürecine ilişkin neler söylersiniz?

Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi ve ardından ilan edilen OHAL, her ikisi de çok ciddi insan hakları ihlallerine yol açtı, her açıdan. LGBTİ’ler açısından da. En basiti Temmuz sonu ve Ağustos’ta iki cinayet işlendi: Biri Wisam Sankari adında Suriyeli eşcinsel bir mülteci öldürüldü, şu an dava süreci ne aşamada bilmiyoruz. Hande Kader isimli trans kadın yakılarak öldürüldü, dava süreci ne aşamada bilmiyoruz.

Eğer insan hakkı talep ediyorsanız sizinle uğraşmazlar. Ama hak ihlalleri söz konusu olduğunda sizinle uğraşıyorlar; sokaktaki şiddet artmış durumda.

“Bu korku rejiminde, neyin referandumu, neyi oyluyoruz?”

Mesela trans kadınlara dönük inanılmaz bir kolluk kuvvetleri kaynaklı ihlal meselesi var insanlar bir korku rejimi içerisinde, şimdi böyle bir tabloda neyin referandumu neyi oyluyoruz?

Yani tartışma evet ya da hayırı tartışmaktan başka bir yerde bizim için. Ortada demokratik bir düzen yok ve demokratik olmayan bir düzende demokrasiyi çok yakından ilgilendiren belki de demokrasiyi rafa kaldırma ihtimali taşıyan bir anayasa değişikliğini oylamamız bekleniyor.

LGBTİ’ler nasıl bir anayasa değişikliği talep ediyor?

Haliyle bizim her zamanki talebimiz geçerli: Demokrasi, asgari demokrasinin ilkeleri, insan hakları ve özelde de LGBTİ haklarının güvence altına alındığı bir anayasa talep ediyor ve bekliyoruz. Tartışmamızı ne olursa olsun bu koldan; insan haklarını ve LGBTİ haklarını hatırlatarak sürdürmeyi tercih ediyoruz.