Ana SayfaGüncel10 EKİM DAVASI | ‘Alanda hiçbir güvenlik önlemi yoktu’

10 EKİM DAVASI | ‘Alanda hiçbir güvenlik önlemi yoktu’

HABER MERKEZİ – 10 Ekim Ankara Katliamı davasının 3. duruşması bugünden itibaren 5 Mayıs’a kadar devam edecek. Duruşması öncesi açıklama yapan aileler ve müşteki avukatları, katliamın siyasi sorumluluğuna dikkat çekti. Avukat Tugay Bek, “Bu cinayetler siyasi, IŞİD ve AKP arasındaki ilişkileri ortaya koyuyor” dedi. Duruşmada 10 Ekim’de Gar önünde çay ocağı açan ve katliamdan yaralı kurtulan Engin Kuyubaşı, “Sabah 05.30 sularında alana gittim, hiçbir güvenlik önlemi yoktu” dedi.

10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Garı’nda yapılmak istenen Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi’ne IŞİD tarafından düzenlenen ve 101 kişinin hayatını kaybettiği canlı bomba saldırısına ilişkin açılan davanın 3’üncü duruşması 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşmayı Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri ile EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş da izledi.

Sanıkların ve müştekilerin kimlik tespiti ile başlayan duruşmada, 10 Ekim soruşturması kapsamında son yakalanan Metin Akaltın’ın eşi Hatice Akaltın’ın ifadesi alındı.

IŞİD sanığından eşine müdahale

Metin Akaltın, ifade veren eşine müdahale ederek “Cevap vermek zorunda değilsin cevap verme” dedi. Hatice Akaltın ise, bu müdahaleden sonra sorulan sorulara “Cevap vermiyorum” dedi.

Hatice Akaltın’ın avukatı “Diğer sanıkların bulunması nedeniyle sorulara cevap veremiyor. Diğer sanıklar dışarı çıkarılsın” talebinde bulundu. Mahkemenin onay vermesi üzerine diğer sanıklar salondan çıkarıldıktan sonra sorguya devam edildi.

Akaltın’ın avukatı Oğuz Akman, Hatice Akaltın’ın çocuklarının hayati tehlikesi sebebiyle kaygılandığı için sorulara cevap verememiş olabileceğini belirterek, “Çocuklar için koruma önlemleri alınmasını istiyorum” dedi. Avukat Akman, “Olayın çözülmesi için Hatice’den rica ediyorum, bildiklerini anlatsın” dedi.

Müşteki avukatlar, Hatice Akaltın’ın tüm deliller toplanana kadar tutukluluk halinin devam etmesini talep ederek, Akaltın’ın çocuklarının devletin korumasına alınması gerektiğini ifade etti.

Mahkeme Hatice Akaltın’ın ifadesinden sonra duruşmaya ara verdi.

‘Oğlum sesiyle gülen bir insandı’

Duruşmaya aranın ardından devam edildi. Önceki duruşmalarda konuşamayan 10 Ekim ailelerinin ve davada müşteki olan kişilerin beyanları alındı.

Katliamda hayatını kaybeden Avukat Uygar Coşgun’un annesi Nuray Coşgun şunları söyledi:

Oğlum sesiyle gülen bir insandı. Olaydan sonra duyduklarım bunu doğruladı. İnsanın kendinden bir parçanın yok olduğunu kabul etmesi o kadar zor ki. Benim evladım çevresindekilere yardım etmekten başka ne yaptı. Hep insancıldı. Şuradakiler benim çocuğumu tanısalardı… İnsanlıktan nasibini almamışlara laf anlatmak çok zor. Avukatlık yaparken oğlumu izlemeyi çok istedim. Buradaki avukatların hepsi benim birer evladım. Onlarla gurur duyuyorum. Benim oğlum barış için geldi. Hatice evlatlarından söz ediyor. O evlatlarını görebilecek. O düşünsün bakalım 32 yaşına kadar onu yetiştirip görmemenin ne demek olduğunu biliyor mu? Biz bu acıdan hiçbir zaman yoksul olmayacağız bunu sadece buradaki acılı aileler bilebilir. Hiçbir annenin evladının ölmesini istemiyiz. Biz çocuklarımızı sevgi dolu yetiştirdik. Onlar bizim çocuklarımızın gelecek hayalini çaldı, torunumun hayalini çaldılar. Hepsinden davacıyım. Evlatları yanında olanlar o günlerin kıymetini çok iyi bilmeli. Biz bundan sonra mutlu olmak istesek de olamıyoruz. Burada hakim ben adalet adalet adalet diyorum.

Katliamda yaşamını yitiren Ata Önder Atabay’ın ablası Pınar Özgür Acun kardeşinin Antep’te beden eğitimi öğretmeni olduğunu, çocuklara çok emek verdiğini söyledi. Acun, kardeşinin kurduğu spor takımının Antep’te şampiyonluk yaşadığını söyledi.

Abla Pınar Özgür Acun, Antep’te bu katliamı gerçekleştiren sanıkların soy ismiyle aynı soy ismini taşıyan çocuklara eğitim veren kardeşinin katledildiğini duygulanarak anlattı.

Barış Annesi: Onlar bana kardeş acısını gösterdi

Katliamdan sağ kurtulan ve kardeşi Vahdettin Özgan’ın ablası olan Barış Annesi Gülistan Özgan ise şunları anlattı:

Bomba patladığı zaman herkes kaçtı. Bombalar gelmeye başladı. Ben barış annesiyim, Ankara’da çok gaz yedim, bu gaz onlar gibi değildi. Ben kimyasal attılar dedim. Polis o zamana kadar zaten yoktu. Polis ambulansların alana girip yaralıları almasına izin vermedi. Gazdan bazı insanların öldüğünü gördüm. Biri aradı beni ‘Hacettepe’ye gel kardeşin burada’ dediler. Gittim, kardeşimi göremedim, kardeşimi morgda gördüm. Onlar bana kardeş acısını gösterdi, inşallah onlar da bu acıyı görsün.

Seyyar satıcı Kuyubaşı: Hiçbir güvenlik önlemi yoktu

Miting günü Gar önünde çay ocağı açan ve katliamdan yaralı kurtulan Engin Kuyubaşı da tanıklıklarını anlattı.

Seyyar satıcı Kuyubaşı, şunları aktardı:

Güvenlik görevlilerinden şikayetçiyim. Alandaki çay ocağı benimdi. Sabah 05.30 sularında alana gittim, hiçbir güvenlik önlemi yoktu. Sırt çantalı iki kişi geldi çay içtiler daha sonra öğrendik ki onlar canlı bombaymış. 7 gün hastanede yattım. Sırtımda hala şarapnel parçası var. 105 gün çalışamaz raporu aldım. Etrafımda ölenler arkadaşımdı. Sabah 05.30’da oradaydım. Sırt çantalı 2 kişi çay içip gitti. Daha sonra onların canlı bomba olduğunu öğrendim. Patlayan bomba ile ağır yaralandım. Ağırlık kaldıramıyorum, çocuğumu bile kaldıramıyorum.

Duruşma yarın saat 10.00’da devam edecek.

‘Bu cinayetler siyasi’

Duruşma öncesinde ise adliye önünde katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri tarafından basın açıklaması yapıldı.

Katliamda eşi Uygar Coşgun’u kaybeden 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehtap Sakinci Coşgun burada yaptığı açıklamada, “Bugünden sonra alanlarda olup barış şiarını duyuracağız, sizler de biliyorsunuz ki sizler olmadan adalet gelmeyecek” dedi.

Ailelerin avukatlarından Tugay Bek de, 10 Ekim davasının Hrant Dink davası gibi siyasi bir dava olduğunu, bu davada kamu görevlilerinin ve siyasi sorumların ortaya çıkarılması için çabalayacaklarını söyledi. Bek, şöyle devam etti:

Bir grup katil önümüze konuldu ancak bununla yetinmeyeceğiz. Bu cinayetler siyasi, IŞİD ve AKP arasındaki ilişkileri ortaya koyuyor. Sadece geçen celseden bu yana ortaya konulan haberler bile bunu ortaya koyuyor.

Davanın ikinci duruşmasında ne olmuştu?

Katliama ilişkin görülen davanın bir önceki duruşması sırasında kamu görevlilerinin sorumluluklarına ilişkin müştekilerin taleplerini dikkate alan mahkeme heyeti, duruşmada dile getirilen ve heyete sunulan konuların araştırılması için Memur Suçları Araştırma Bürosuna suç duyurusunda bulunulması kararı almıştı.

Karar doğrultusunda hazırlanan müzekkere 21 Nisan günü Başsavcılığa iletilmişti.

Müzekkerede, istihbaratlara rağmen miting öncesi önlem alınmaması, katliam sonrası yaralılara gaz sıkılması, ambulansların engellenmesi konusunda kamu görevlilerinin sorumluluğun araştırılması talep edilmişti.

Katliamın öncesi ve sonrasında istihbarat, emniyet ve sağlık görevlilerinin görevlerini yerine getirmedikleri yönündeki şikayetlere valilik soruşturma izni vermemişti. Polislere ilişkin mülkiye müfettişlerinin hazırladığı ön inceleme raporunda istihbarat yazılarına rağmen gerekli önlemlerin alınmadığı şüphesi nedeniyle emniyet yetkilileri hakkında soruşturma yapılması görüşü belirtilmiş olmasına rağmen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçlarını Araştırma Bürosu, valiliğin kararına itiraz etmemişti.

Katliam sonrası STK’lerin hazırladığı raporlarda Gar önünde birçok kişinin polis müdahalesi sonrası can verdiği kaydedilmişti.