Ana SayfaÇeviri‘İdlib’in tüm hikayesi’: Türkiye ile El Nusra ortak kontrol noktası oluşturmuş

‘İdlib’in tüm hikayesi’: Türkiye ile El Nusra ortak kontrol noktası oluşturmuş

HABER MERKEZİ – Gazeteci Jenan Moussa, İdlib’de yaşananlara dair gizli kamerayla çekilen görüntüleri “İdlib’in hikayesinin tümü” adıyla yayınladı. Bu görüntülerde Türkiye ile El Nusra’nın ortak kontrol noktası olduğu belirtilen yerlerin varlığına dikkat çekiliyor.

Arapça yayın yapan Dubai merkezli Al Aan televizyonu muhabiri Jenan Moussa, 15-16 Mayıs gecesi sosyal medya platformu Twitter’dan, Suriye’nin El Nusra (El Kaide) kontrolündeki İdlib vilayetinde kimliklerini gizli tuttuğu üç haber kaynağının cep telefonlarıyla yaptığı gizli görüntü kayıtlarına dayanan bir video-haber paylaştı.

Bu video-haberde, Suriye’de cihatçıların kontrolündeki bölgelerden sıkça görmeye alışkın olduğumuz kadın düşmanı ideolojinin göstergesi duvar yazıları ve billboardların yanı sıra önemli bir detay daha var: Türkiye devletinin El Nusra ile ortak bir kontrol noktası oluşturmuş olması.

Türkiye’nin El Nusra dahil El Kaide bağlantılı gruplarla ilişkisine dair iddialar, bu grupların isim değiştirerek uluslararası planda terör listelerinden kurtulmaya çalışması ve ABD’nin Suriye eski büyükelçisi Robert Ford’un 11 Mayıs tarihli ‘tuhaf’ yazısı gündemdeyken, Moussa’nın video-haberi sahadaki gerçekleri yerinden anlatması açısından önemli.

Robert Ford ne diyordu?

Fehim Taştekin’in “Suriye muhalefetinin örgütlenmesi ve silahlandırılmasının mimarlarından” dediği ABD’nin eski Şam Büyükelçisi Robert Ford, Trump yönetiminin YPG’ye ağır silahlar vermesi ve Rakka operasyonunu onlarla birlikte yürütme kararı almasını eleştirdiği yazısında, YPG’nin demokratik olmadığını iddia ediyordu.

YPG’nin ‘cinsiyet eşitliği’ vurgusundan duyduğu rahatsızlığı dile getiren Ford, bu durumun “IŞİD’in fiili başkenti Rakka’nın ve ABD’nin şu an zayıflamış olan IŞİD’den ele geçirilmesine yardım ettiği Arap çoğunluklu diğer kasabaların gelecekteki yönetimi açısından sorunlara yol açacağını” savunuyordu. Ford, şöyle devam ediyordu:

Leyla Muhammed örneğini düşünün. Kendisi PYD’nin Türkiye-Suriye sınırındaki Tel Abyad kasabasından üyesi ve kadın hakları aktivisti. Bir sohbette, üst düzey bir Amerikan yetkili, onun Suriye’deki kadınların kurtuluşuna olan adanmışlığını ne kadar takdir ettiğini söyledi. Rakka’daki bazı Arap toplum önderlerinin itirazlarına rağmen, PYD ve YPG hakimiyetindeki Suriye Demokratik Güçleri (IŞİD’e karşı ABD destekli YPG operasyonları için bir örtmece), Muhammed’i IŞİD gittikten sonra Rakka’yı yönetecek olan konseyin eşbaşkanı olarak açıkladı.

Fakat Rakka, birçok topluluğun kabile bağlarını koruduğu, Fırat nehrinden doğudaki Irak’a doğru Suriye çölüne uzanan muhafazakâr—Şam, Humus ve Halep’ten bile daha muhafazakâr—bir Arap şehri olarak biliniyor.

Moussa’nın haberi

Moussa’nın haberine gelirsek. Gazeteci Moussa haberi Twitter’daki hesabından ‘Son Dakika’ olarak paylaşırken, İdlib’e üç gizli kaynağını gönderdiğini belirtiyor ve “Bölgeyi El Kaide etkili bir şekilde kontrol ediyor görünüyor” diyor.

Moussa bu haberi neden yaptıklarını ise şöyle anlatıyor:

Gazeteci olarak İdlib vilayetine girmek neredeyse imkânsız. Muhabirler ya kaçırılıyor ya da öldürülüyor veya başlarına ikisi de geliyor. Öte yandan muhalif aktivistler de tehlike içinde yaşıyorlar ve silahlı aşırılıkçı grupların sürekli tehdidi altındalar. Bu yüzden tek bir seçenek kalıyor geriye: İçeride gerçekten ne olup bittiğini öğrenmek için gizli bir şekilde İdlib’e gitmek. Kaynaklarımızdan üçü –ki üçü de muhalif- İdlib’e bu tehlikeli yolculuğu yapmayı kabul etti. Birazdan izleyeceğiniz görüntülerin tümü gizlice kayda alındı. Çekimler bazen bulanık ama size İdlib içindeki durumun gerçek bir tablosunu mümkün olduğunca verecekler. Kaynaklarımız 3 ay boyunca İdlib içinde seyahat ettiler. Gizlice bir kasabadan diğerine, bir köyden ötekine giderken video kayıtları yaptılar. Risk büyüktü: Cep telefonuyla gizlice kayıt yaparken yakalanmak öldürülmek anlamına gelebilirdi. Ama her şeye rağmen Suriye’deki El Kaide bağlantılı grup Nusra Cephesi’nin birçok kontrol noktasından geçmeyi başardılar.

Gizli haber kaynaklarının Nusra tarafından yakalanmaktan çok korktuğunu, her kayıtlarından sonra Türkiye sınırına yakın bir yere gittiklerini ve cep telefonu sinyali yakalayabildikleri anda internete bağlanarak kendisine video kayıtlarını gönderdiğini aktaran Moussa, “Bana ulaştırdıktan sonra kayıtları telefonlarından sildiler” diyor.

İdlib’deki duvar yazıları

İdlib’deki bazı duvar yazılarını aktaran Moussa, bu sloganlardan birinde “Kadınlar üreme organından ibarettir, tırnakları bile | Demokrasi şirk koşmaktır” denildiğini bildiriyor.

Moussa, bir diğer billboardda ise halka Avrupa’ya gitmemenin nasihat edildiğini aktarıyor:

Darkuş kasabası yakınında, büyük bir Nusra billboardu, Suriyelileri botlarla Yunanistan’a ve ardından Avrupa’nın geri kalanına gitmek üzere ayrılmak yerine ülkede kalmaya ikna etmeye çalışan bir slogan taşıyordu. Billboardda şöyle yazıyordu: “Hesaplaşma günü geldiğinde üstünde ne olsun istiyorsun? Can yeleği mi yoksa askeri yelek mi?”

Türkiye ile ortak geçiş noktası

İdlib ile dış dünya arasında resmi olarak sadece bir adet sınır geçişi noktası olduğunu belirten gazeteci “Ama gizli kaynaklarım İdlib’e Türkiye tarafından oluşturulmuş bir başka geçiş noktası daha kaydettiler” diye aktarıyor:

İdlib resmi olarak dış dünya ile sadece bir sınır geçişine sahip: Bab el-Hava’da Türkiye ile olan sınır geçiş noktası. Fakat kaynaklarımız ikinci bir sınır geçiş noktası keşfettiler ve filme aldılar. Bu geçiş noktası, Ahrar el-Şam ve diğer birkaç grubun üyelerinin aileleri ile birlikte geçişi için özel olarak oluşturulmuş. Bu sınır geçişini kullanmak için bir izin almak için, Türkiye içindeki bir mülteci kampında kayıtlı olmanız gerekiyor. İzin alan insanlar Türkiye’den minibüslerle Suriye sınırına götürülüyor. Türk sınır kasabası Güveççi’ye gelmeden önce, Türk ordusu geçiş yapan herkesi kontrol ediyor. Ondan sonra insanlar sınırda inşa edilmiş duvardaki bir geçiş kapısından Suriye’nin Khirbet el-Couz kasabasına geçiyor.

Moussa, İdlib’te kimin hâkim olduğunu anlamak için, kaynaklarından üç ana güzergahta geçtikleri tüm kontrol noktalarını saymalarını istediğini belirtiyor. Moussa’nın aktardığına göre bu güzergahlardan biri Türkiye sınırından başlıyor:

Size farklı farklı grupların gücünü rakamlarla açıklamak için bir dizi harita hazırladım. Bu İdlib’in bir haritası. Kaynaklarım seyahatlerinde bir dizi kontrol noktasından geçerek üç ana yol güzergâh izlediler. Birinci yol güzergahı Türk sınırındaki Bab el-Hava’da başlıyor ve Cist el-Şuğr şehrine kadar devam ediyor. Güzergahtaki bu kontrol noktalarını aklınızda tutun. Ağırlıklı olarak gördüğümüz kırmızı renkli kontrol noktaları Nusra’ya ait. Bu yol güzergahında kaynaklarımız yeşil ile gösterilen, Ahrar’a ait iki kontrol noktasından ve açık mavi ile gösterilen, Türkistan İslam Partisi’ne ait üç kontrol noktasından geçti. Koyu mavi renktekiler Ceyş el-Fetih’e ait iki kontrol noktasını gösteriyor. Bu güzergahta ÖSO’ya ait hiç kontrol noktası yoktu. Kaynaklarımızın izlediği, Bab el-Hava’dan Han Şeyhun kentine kadar olan ikinci güzergahta, yine kırmızı renk ile gösterilen Nusra kontrol noktalarının hâkim olduğu görülüyor. Bunu Ahrar’a ait yeşil renkteki kontrol noktaları ve ÖSO’ya ait, turuncu renk ile gösterilen sadece bir kontrol noktası izliyor. İzlediğimiz üçüncü ve son güzergâh Maarat el-Nouman’dan Cisr el-Şuğr’a kadardı. Kırmızı renkteki Nusra kontrol noktaları yine ağırlıklı, onu Ahrar kontrolündeki yeşil renkle gösterilmiş kontrol noktaları ve Ceyş el-Fetih için bir, ÖSO için de bir kontrol noktası izliyor. Bununla şunu göstermek istiyorum: Bu üç ana güzergahtaki toplam 38 kontrol noktasından 21’i Nusra’ya ve 6’sı Nusra müttefiklerine ait: Türkistan İslami Partisi ve Ceyş el-Fetih. Ahrar’a ait 10, ÖSO’ya ait ise sadece 2 kontrol noktası var.