Ana SayfaDünyaIŞİD’den kurtarılan Tabkalı kadınlar anlatıyor: ‘Çok zulüm gördük ama artık özgürüz’

IŞİD’den kurtarılan Tabkalı kadınlar anlatıyor: ‘Çok zulüm gördük ama artık özgürüz’

HABER MERKEZİ – Toplu infaz gösterileri, katliamlar, kaçırılan kadınlar, zorla el koymalar… Demokratik Suriye Güçleri’nin IŞİD’den kurtardığı Tabka’daki kadınlar IŞİD zulmünü anlatıyor.

Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) IŞİD işgali altındaki Rakka kentinin kurtarılması için “Fırat’ın Gazabı” adıyla 10 Aralık’ta başlattığı operasyon devam ederken, operasyonun  21 Mart’ta başlatılan Tabka ayağı neredeyse bitti.

Şu ana kadar kentteki birçok mahalle ve yerleşim alanı IŞİD’den kurtarılmış durumda.

DSG güçlerinin şimdiki hedefi ise Tabka (Fırat) Barajı. Barajın yarısını kontrol altına alan savaşçılar, operasyonlar kapsamında binlerce sivili de IŞİD’den kurtardı.

Kurtarılan sivillerden bazıları IŞİD esareti altındaki zamanları anlattı.

“Çocuklarımızı birer ölüm makinesine dönüştürmeye çalıştılar”

dihaber’den Nazım Daştan’a konuşan Tabkalı kadınlar DSG’nin kenti kurtarması için “Özgürlüğün kapısı aralandı” diyor.

6 kızı olan 54 yaşındaki Fatima Abdullah kurtarılan sivillerden biri.

IŞİD esareti altında yaşamanın zorluklarını anlatan Fatima, her gün kızlarından birinin kaçırılacağı korkusu ile yaşadığını anlatıyor.

Çocuklarının çoğu zaman dışarı çıkmasını yasakladığını, kızlarını bir arada tutamadığını, onları akrabalarının yanına gönderdiğini söylüyor Fatima.

IŞİD’in her şeylerine el koymaya çalıştığını belirten Fatima, bu durumun savaş süreçlerinde yoğunlaştığını da ifade ediyor.

Eşini Halep’te yaşanan bir bombardıman sonucu kaybettiğini dile getiren Fatima, şunlar anlatıyor:

Yaptıkları ve uyguladıkları şeyleri bize dayandırıyorlardı. Bu şekilde kültürümüz asimile ediliyordu. Arap kültürü ya da İslam bu değildir. Kadına yaşamı yasaklayan bir anlayış, hiç kimseye bir şey veremez. Onlar neredeyse kültürümüzü yok edeceklerdi.

Çocuklarımızı birer ölüm makinesine dönüştürmeye çalıştılar. Bunu kabul etmeyen gençlerin kentin en işlek yerlerinde ya kafaları kesiliyordu ya da gençler çeşitli şekillerde infaz ediliyordu. En son kendilerine katılmadıkları için 17 genci kent merkezinde kurşuna dizdiler. Günlerce cenazeleri ortalıkta kaldı. Kimsenin yaklaşmasına izin vermediler. Bu gençlerin çoğu da DSG’ye karşı savaşmadıkları için öldürüldüler. Benim bir amcamın oğlu da onlara karşı çıktığı için şimdi ortalıkta yok. Yaklaşık 5 aydır hiçbir haber alamıyoruz.

‘Aydınlık günler için bir fırsat yakaladıklarını’ da dile getiren Fatima, Tabka halkının güne rahatça gözünü açtığını, bu durumu yeniden hissetmenin güzel bir duygu olduğunu belirtiyor:

Özgürlüğün kapısı aralandı. Yeniden yaşama döndük. Zulüm ve korku günleri bitti.

“Çok zulüm gördük, çok acık çektik”

Emine Salih ise IŞİD zulmünden dolayı iki oğlunun ve eşinin kaçmak zorunda kaldığını söylüyor. Sevinçten ağlayan Emine ise şunları anlatıyor:

Çok zulüm gördük, çok acık çektik. Bunun sevinci ile çok bir şeyi söyleyemiyorum. Onlardan dolayı hem eşim hem de çocuklarım sürgün oldular. Yıllardır onları göremiyoruz. Buradan onlara sesleniyorum. Artık özgürüz. Çetelerden kurtulduk. Şimdi buradan size selam bile gönderiyoruz. Bir an önce gelin. Artık korkmayın. Biz de korkmuyoruz.

“İnsanlık dışı katliamlara tanıklık ettik”

28 yaşındaki Esman Mihemed ise Demokratik Suriye Güçleri’nin kente gelmesinin ardından ‘renkli elbiselere büründüklerini’ anlatıyor.

Esma, okulların kapatıldığını, camilerde çocukların çete olarak yetiştirildiklerini söylüyor.

IŞİD varken dışarı çıkamadıklarını da anlatan Esma, dışarı çıkanların başına mutlaka bir şeyler geldiğini, bu şekilde birçok kadının ortalıktan kaybolduğunu dile getiriyor. Esma da şunları anlatıyor:

Akıbetleri bir daha bilinmiyordu. Biz bunu yaşamamak için evde hapis olmayı kabul ettik. Şu anda gördüğünüz gibi QSD geldikten sonra renkli elbiseler giymeye başladık. Cezalandırma uygulamalarını toplu bir şekilde yapıyorlardı. Bunu yapmadan önce kent içinde anonslar yapıyorlardı. Herkesin gitmesi zorunluydu. Gitmeyen de cezalandırılıyordu. Onun için anlatmak istemiyoruz ama birçok insanlık dışı katliamlara tanıklık ettik. Gözlerimizin önünde insanların kafalarını kesiyorlardı. Ve dünyaya da sanki bu bizim kültürümüzde varmış gibi meşru göstermeye çalışıyorlardı. Bu doğru değil. Biz böyle bir kültüre sahip değiliz.