ABD’li Cumhuriyetçi Senatör: Körfez ülkelerine yeni silah satışına onay vermeyeceğim

HABER MERKEZİ – ABD’li Cumhuriyetçi Senatör Bob Corker, Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerine silah satışını engelleyeceğini açıkladı. Körfez ülkeleri arasındaki anlaşmazlığı da değerlendiren Corker, anlaşmazlığın IŞİD ile mücadeleyi ve İran’a yönelik çabaları baltaladığını belirtti.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Cumhuriyetçi Senatör Bob Corker, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerine silah satışının engellenmesine ilişkin kararını ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’a gönderdi.

Mektubunu ve kararını Twitter üzerinden de paylaşan Corker, “Bölgedeki tüm ülkeler terörizmle mücadeleyi artırmalı, ancak Körfez ülkeleri arasındaki son anlaşmazlık sadece IŞİD’le mücadeleyi ve İran’a yönelik çabaları baltalamaya yarıyor” dedi.

Corker ayrıca, “Anlaşmazlıkların çözümüne ve KİK ülkelerini tekrar birleştirmeye ilişkin izlenecek yol oluşturulana kadar, KİK üyesi ülkelere ölümcül askeri malzeme satışına izin verilmeyeceğini” açıkladı.

KİK; Suudi Arabistan, Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden oluşuyor.

ABD-Suudi Arabistan Silah Anlaşması

ABD’nin Cumhuriyetçi Başkanı Donald Trump, ilk yurtdışı seyahatini Mayıs ayında Suudi Arabistan’a yapmıştı.

Trump ve Suudi Arabistan Kralı Selman arasında 110 milyar dolar değerindeki ‘ABD tarihinin en büyük silah satış anlaşması’ imzalandığı söylenmişti.

Brooking Institution’dan Bruce Riedel’e konuşan ABD yetklilileri, iki ülke arasındaki anlaşmanın bağlayıcı olmadığını, daha çok taraflar tarafından yazılan niyet mektuplarından oluştuğunu ifade etmişti.

Körfez Krizi

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ın aralarında yer aldığı 13 ülke, ‘terörü desteklediği’ gerekçesiyle Katar’la diplomatik ilişkileri kesme kararı almıştı.

13 ülke, ablukanın kaldırılması karşılığında yerine getirilmesini istediği 13 maddelik talepler listesini Katar’a iletmişti.

Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman es-Sani, listenin ‘mantıklı ve uygulanabilir’ olmadığını dile getirmişti.