Ana SayfaGüncelAydın’da kadınlardan jeotermal santrallere tepki: ‘Kanser olmak istemiyoruz’

Aydın’da kadınlardan jeotermal santrallere tepki: ‘Kanser olmak istemiyoruz’

HABER MERKEZİ – Aydın’da jeotermal enerji santrallerine yenilerinin eklenmesi geçimini çiftçilik yaparak sağlayan köylü kadınlar, duruma tepkili. Musluca köyünde yaşayan Nimet Güleç, jeotermallerin tarım toprakları ve tarımsal ürünlere zarar verdiğini belirterek, “Biz kanser olmak istemiyoruz. Kanserli köy diye anılmak istemiyoruz” diyor.

Aydın’ın Efeler ilçesine bağlı Umurlu ve Musluca mahalleleri arasına köylülerden habersiz yapılan ölçümün ardından var olan jeotermal enerji santraline (JES) bir yenisi ekleniyor.

İncir ve zeytin üreticiliğinin yanı sıra sebze üretimi ile geçinen bölge sakinleri duruma tepkiyle yaklaşıyor.

Jeotermal kuyularından çıkartılan kaynar suyun, yeraltına geri verilmeyerek, buhar veya su formunda doğaya bırakılması özellikle tarım arazilerinde çalışan kadınlar tarafından endişeyle karşılanıyor.

‘Kanser olmak istemiyoruz’

dihaber’den Ruken Demir’in haberine göre Musluca köyünde yaşayan ve geçimini çiftçilik yaparak kazanan 62 yaşındaki Nimet Güleç, jeotermallerin tarım toprakları ve tarımsal ürünlere zarar verdiğini belirtiyor.

Doğaya ve toprağa zarar gelecek hiçbir şeye izin vermeyeceklerini söyleyen Güleç, jeotermallerden bilinçsizce verilen sıcak su ve buharın topraklarına zarar verdiğini ve yayılan kokuya insanların bile dayanamazken ekinlerin dayanmasının mümkün olmadığına dikkat çekiyor.

“Biz kanser olmak istemiyoruz. Kanserli köy diye anılmak istemiyoruz” diyen Güleç, geçimlerini bu topraklardan sağladıklarını ve topraklarını vermeyeceklerini söylüyor.

‘Meydanları boş bırakmayacağız’

52 yaşındaki Necla Çul da topraklarından düzenli bir şekilde verim almak istediklerini aktarıyor. Santrali yapanların gözlerinin kendilerine ait bir avuç tarlada olduğunu dile getiren Çul, şunları ifade ediyor:

Benimde çoluğum-çocuğum var. Biz kimse gibi saraylarımız yok zengin değiliz. Onların anlayışı bu gelip jeotermal yapacaklar gidecekler, biz kalacağız, istemiyoruz. Hayvanları otlatıyoruz. Hayvanlarımız zehirli otlar yiyor. Biz hep aç kalıyoruz. Kazandıklarımız satıp ihtiyaçlarımızı anca alıyoruz.

“Ağaçlarımız jeotermaller yapıldığından beri mahsul vermiyor” diyen Çul, santral yapılması durumunda meydanları boş bırakmayacaklarını da belirtiyor.

‘Aydın’da Azrail’in adı jeotermal’

Aydın Çevre Kültür Derneği (AYÇEP) Yönetim Kurulu Üyesi Atalay Özdemir ise jeotermallerde bulunan akışkanların ve ağır metallerin derelere bırakıldığını belirtiyor. Zeytin, incir, üzüm ve kestane üretiminde düşüş yaşandığını belirten Özdemir, şöyle devam ediyor:

JES yüzünden derelerimiz kuruyor. Bu JES’in derelere bıraktığı akışkanlar yüzünden suyunu içen hayvanlarımızın, kuşlarımızın yaşam hakkı ellerinden alınıyor. Aydın’ın en güzel nehri Menderes nehri iken şimdi ise en kötü ve en pis nehir olma yolunda ilerliyor. Jeotermallerden hava yolu ile bulaşan gazlar Aydın halkını hasta etmiş durumda. Şunu diyebiliriz ‘Aydın’da Azrail’in adı jeotermal’. Aydın kanser vakaların en fazla olduğu illerden bir tanesidir. Bu nedenle yeni santrallere karşı mücadelemizi vereceğiz. Şu ana kadar 15 adet aktif JES var. En büyük sıkıntımız Valilik eli ile ‘ÇED raporları gerekli değildir’ yönünde kararlarla bu santrallerin kurulmasına izin verilmesi. Dava açtık. Şu ana kadar 5 bine yakın imza topladık.