Ana SayfaGüncelHDP: CHP’nin yürüyüşü geç de olsa doğru ama tutuklu tüm vekilleri sahiplenmeliler

HDP: CHP’nin yürüyüşü geç de olsa doğru ama tutuklu tüm vekilleri sahiplenmeliler

ANKARA – CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun vekilleri Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının ardından Ankara’dan İstanbul’a başlattığı ‘Adalet Yürüyüşü’nü değerlendiren HDP Milletvekili Mithat Sancar, CHP’nin başlattığı yürüyüşün ‘geç de olsa doğru bir tepki olduğunu’ belirterek, bu doğruyu sürdürmenin şartının ise sadece belli bir partinin milletvekillerine değil tüm tutuklu vekillere ve bütün olarak demokrasi iradesine sahip çıkmak olduğunu vurguladı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri TBMM’de bir araya gelerek düzenledikleri basın açıklamasında, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanması üzerine yaşanan gelişmeleri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı ‘Adalet Yürüyüşü’nü ve tutuklu HDP’li vekillerin durumunu değerlendirdi.

HDP Anayasa Komisyonu üyesi Mithat Sancar yaptığı konuşmada, dokunulmazlıkların kaldırılmasının darbe mekaniğine bağlı olduğunu belirttiklerini ancak uyarılarının yankı bulmadığını dile getirdi.

CHP’nin başlattığı yürüyüşün doğru bir tepki olduğuna dikkat çeken Sancar, doğrunun sürdürülmesi için demokratik siyasete sahip çıkma iradesinin gösterilmesinin önemine vurgu yaptı.

“Ülke adım adım kaosa doğru yürüyor”

HDP’liler adına ilk olarak konuşan HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Türkiye’de siyasi bir darbe sürecinin yaşandığını belirterek, bu sürecin 30 Ekim 2014 tarihinde düzenlenen Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) planlanıp kararlaştırıldığını söyledi.

Türkiye’nin bir kaosa sürüklendiği uyarısında bulunan Yıldırım, yaşanan sürecin faturasını 80 milyon insanın ödediğine dikkat çekti. Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

Her ne kadar son günlerde yeniden milletvekillerinin tutuklanması üzerinden ülke gündemi yeniden buna kanalize olsa da, mesele demokratik siyaseti ortadan kaldırmaya çalışan bir darbe mekaniği ve mantığıdır. Mesele, sadece 4 Kasım 2016’da, milletvekillerinin tutuklanmasıyla başlayan bir süreç değildir. Mesele, demokratik siyaseti ortadan kaldırmaya çalışan, bir darbe mekaniğidir. En uzun süren MGK toplantısında planlanan bir darbe mekaniğidir. Planlama, 10 saat süren MGK’da yapıldı. Sonra 7 Haziran seçim sonuçları beklendi, 7 Haziran’la birlikte düğmeye basıldı. 22 Temmuz’da 2 polisin öldürülmesiyle darbe devreye sokuldu.Bunu, dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu itiraf etmişti.

20 Mayıs 2016 günü darbenin özellikle demokratik siyaset açısından parlamento zeminine dönük bir kararlaşma yaşandı ve tek adam rejiminin darbesi devreye kondu. Bir ülkede darbe sadece bir gece tartışılarak ve sadece askerlerle yapılmaz. Askerlerle yapılması sonucu idari atmosfer değişir ama siyasi darbeler derin dehlizlerde planlanır.

4 Kasım’a böyle geldik. Önce Yüksekdağ’ın milletvekilliği ve Eş Genel Başkanlığının düşürülmesi konusundaki müdahalede olduğu üzere, tahliye edilen arkadaşların tekrar tutuklanması üzere, en son bir CHP milletvekilinin tutuklanması üzere gördük ki darbe mekaniği devam ediyor. Bunda siyaset kurumunun rolü var.

13 ay önce 20 Mayıs günü parlamentoda darbe yapılırken dokunulmazlıkların kaldırılması sürecinde savunma hakkının herkes için tanınması gerektiğini söyledik. Siyaset kurumu gözlerini kör, kulaklarını sağır etti. Sürecin ve tarihin bizi haklı çıkarmasının üzüntüsünü yaşıyoruz. Siyaset kurumu bundan sonra da buna sahip çıkmaz, toplumsal muhalefetle birlikte mücadeleye girişmezse ve bu işi sadece seçim hesabı üzerinden kurgularsa bu ülkede darbe mekaniği ortadan kalkmaz, siyaset demokratikleşmez. Ülke adım adım kaosa doğru yürüyor.

Bir avuç azınlığın yaptı yanlışın politikasını 80 milyonun ödememesi için yürüttüğü çabanın mücadelesini sürdüreceğiz. Sayımız ne olursa olsun. Bu ülkeyi oluşturan bütün bileşenlerin sesi olmaya çalışacağız.

“CHP’nin başlattığı yürüyüş geç de olsa doğru bir tepki”

Ahmet Yıldırım’ın ardından konuşan HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar ise, HDP’lilerin milletvekilliklerinin düşürüldüğüne dikkat çekerek ‘Bu yönteme devam edeceklerinin işaretleri var’ dedi.

AYM’nin, içtihadına uyarak tutuklu milletvekilleri için bir an önce karar vermesi gerektiğini belirten Sancar, sözlerini şöyle sürdürdü:

Yaşadığımız sürecin darbe planının aşamalarından olduğunu en başından beri söylüyoruz. En kritik aşama dokunulmazlıkların kaldırılması meselesiydi. Burada iki şeyin altını çizdik. Bu yapılanın darbe operasyonunun parçası olduğunu ve demokrasi güçlerinin bir araya gelmesinin zorunlu olduğunu söyledik. O günlerde ana muhalefet partisinin bu konudaki tutumu hepinizin malumu. Yargının çöktüğü bir ortamda iktidara muhalefet milletvekilleri üzerinde sınırsız tasarruf yetkisi tanınmasının darbeden başka bir anlamı olamazdı. Ama biz her şeye rağmen mücadelemizi sürdürdük ve çağrımızı yineledik. Darbe operasyonlarına karşı çıkmanın tek yolu ortak demokratik mücadeledir.

Başka felaketlerde yaşandı bu ülkede, 4 Kasım önemli bir dönemeçti. 4 Kasım’da Eş Genel Başkanlarımız dahil çok sayıda arkadaşımız cezaevine götürüldü. Darbe planı derinleşerek devam ediyor. Şu an biri Eş Genel Başkanımız olmak üzere 2 arkadaşımızın milletvekilliği düşürüldü ve bundan sonra da bu yönteme devam edeceklerinin işaretleri var.

Anayasa Mahkemesi’ne çağrımız bizim sadece kişisel adalet talebimiz değil. AYM’nin içtihadına göre milletvekilleri tutuksuz yargılanmalıdır. Bunu AYM önündeki açıklamalarımızla vurguladık. AYM’nin önüne gitmemizin nedeni adalet mekanizmasını sembolize edecek bir kurum varsa oradan hem hukukçulara hem yargıçlara hem kamuoyuna haksızlıkla mücadeleye devam etmenin kararlılıkla sürdürülmesi gerektiği mesajını verdik. Hakimlerin vicdanlarına seslendiğimiz çağrılar yaptık. Somut sonuç elde edebildiğimizi söyleyemeyiz.

Ama son 1,5 yılda yaşanan bütün bu gelişmeler, bazı kesimlerin kayıtsızlığı hatta bu gelişmelere katkıları, bugün demokratik mücadeleyi birlikte yürütmeye engel değil. Eğer bugün doğru yapılıyorsa geçmişteki hatalar yüzünden bu doğruya çizik atmak doğru değildir. CHP’nin ve genel başkanının Enis Berberoğlu’nun tutuklanması sonrası başlattığı yürüyüş geç de olsa doğru bir tepkidir.

Bu doğruyu sürdürmenin şartı sadece belli bir partinin milletvekillerine yönelecek olması ihtimali değil tüm tutuklu milletvekillerine ve bütün olarak demokrasi iradesine sahip çıkma iradesini göstermeleri gerekir. Eğer bu yürüyüş demokrasi güçlerinin yaşadığımız siyasi darbe operasyonlarına ortak tepki verme iradesini gerçekleştirirse dikta rejimini durdurmak konusunda önümüzde önemli fırsatlar olacaktır.

Yargıya da siyasete de sivil topluma da kamuoyuna mesajlarımızı vermeye devam edeceğiz. Siyasi iradeyi savunmak sadece bir kesimi savunmakla değil demokrasiyi savunmakla olur. Demokrasiyi savunmak için de ilkelerde, değerlerde ve hedeflerde ortak bir bakış açısı oluşturmak gerekir. Kurumsal işbirlikleri şart değildir; ama geniş bir tabanı demokratik ilkeler etrafında harekete geçirecek her türlü çaba bu ülkenin ihtiyaç duyduğu verimli bir çaba olacaktır.

AYM önünde oturma eylemi

HDP milletvekilleri TBMM’de düzenledikleri basın açıklamasının ardından Anayasa Mahkemesi önüne geçerek oturma eylemi gerçekleştirdi.

Mahkeme önünde düzenlenen açıklamada konuşan Ahmet Yıldırım, ‘Haksızlığa boyun eğenler, sadece haklarını değil, onurlarını da kaybederler’ dedi. Anayasa Mahkemesi’nden bir ayrıcalık beklemediklerine dikkat çeken Yıldırım, AYM’nin kendi içtihadına uymasını beklediklerini dile getirdi.

Yıldırım ardından konuşan Mithat Sancar ise, Anayasa Mahkemesi üyelerinin tutuklu HDP’liler hakkındaki kararı geciktirdiğini belirterek, “Belli ki Anayasa Mahkemesi de tüm yargı erki gibi korku içinde ve baskı altında” dedi.