Ana SayfaGüncelHDP Eş Genel Başkanı Kemalbay: Sur’da insanlığın mirası yağmalanıyor, BM sessiz kalmamalı

HDP Eş Genel Başkanı Kemalbay: Sur’da insanlığın mirası yağmalanıyor, BM sessiz kalmamalı

HABER MERKEZİ – HDP Eş Genel Başkanı Kemalbay, milletvekilleri Faysal Sarıyıldız ve Tuğba Hezer’in “vatandaşlıktan çıkartılma” girişiminin kabul edilemez olduğunu söyledi. Kemalbay,  vatandaşlıktan çıkartma konusunun asıl amacının Fetullah Gülen’in “iadesine engel olmaya kılıf uydurmak” olduğunu belirtti. Sur’daki yıkıma da değinen Kemalnbay, “Sur’da insanlığın mirası yağmalanıyor. UNESCO ve BM sessiz kalmamalıdır” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, partisinin grup toplantısında konuştu.

Haklarında soruşturma yürütülen ve şu an yurtdışında olan aralarında HDP Milletvekilleri Faysal Sarıyıldız ile Tuğba Hezer ve HDP’li eski milletvekili Özdal Üçer’in de bulunduğu 130 isim hakkında yayımlanan “vatandaşlıktan çıkartılma ilanına” değinen Kemalbay, “Hezer ve Sarıyıldız halkın vekilleridir, karar hukuksuzdur” dedi.

Kemalbay, vatandaşlıktan çıkartma ilanın ile asıl hedeflenenin Fetullah Gülen’in “iadesine engel olmaya kılıf uydurmak” olduğunu söyledi.

Kemalbay’ın konuşmasından satıbaşları şöyle:

Dün Amed mitingimizin yıl dönümüydü. 5 Haziran 2015’de Amed’de Selahattin Başkan’ın kürsüye çıkmasından kısa bir süre önce mitingde bomba patladı, 5 kardeşimiz hayatını kaybetti. Yüzlerce kardeşimiz yaralandı. Hepsini saygı ve minnetle anıyorum. Onlara sözümüz var, yarım kalan barış ve kardeşlik mücadelelerini biz tamamlayacak ve mutlaka kazanacağız.

‘7 Haziran’da HDP egemenleri korkuttu’

İki yıl önce HDP’nin kazandığı 7 Haziran zaferi AKP’nin tek başına iktidar olmasını engelledi. AKP Genel Başkanı Erdoğan yaptığı bir açıklamada HDP’nin barajı geçmesinin “güven ve istikrarı” bozduğu gerekçesiyle seçimi tekrar ettirdiğini söyledi. Yani halkın iradesini işine gelmediği için tanımadığını bir kez daha itiraf etti…

Gerçek bir demokrasi ve onurlu barış savunuculuğu yaparak milyonların gönlünü kazanan HDP egemenleri korkuttu. İktidarlarını kaybetmekten korkanlar demokrasi ve barış isteyenlere karşı birleştiler. Ve savaş politikaları başlatıldı. Çok geçmeden Sayın Öcalan’ın sık sık dikkat çektiği “çözüm süreci biterse darbe dinamiği devreye girer” uyarısı gerçekleşti ve darbe mekaniği işlemeye başladı.

Bizler 15 Temmuz darbe girişiminin ilk andan itibaren karşısında yer aldık. Ancak bir uyarı da yaptık; “darbe girişimi Cumhurbaşkanı tarafından fırsata çevrilebilir, kaygılıyız” dedik. Maalesef haklı çıktık. 15 Temmuz’a da Saray darbesine de karşıyız.

‘15 Temmuz’a da Saray darbesine de karşıyız’

Bugün OHAL kalkmıyorsa, KHK’lar ile hukuksuzluk baş tacı edildi. Yargı siyasi iktidar tarafından esir alındı. Saray vesayeti varsa bunun adı darbedir. Ve biz 15 Temmuz’a karşı olduğumuz gibi Saray-AKP darbesine de sonuna kadar karşıyız!

‘Gülen’in iadesini istemiyorlar’

Gülen’in iadesini istemiyorlar Saray-AKP darbesi, eski ortaklarının konuşmasından korkuyor. Açıkça görülüyor ki Gülen’in gelmemesi için daha önce gündeme getirilen idamdan çeşitli nedenlerle vazgeçtiler. Şimdi onun yerine vatandaşlıktan çıkarmayı gündeme getiriyorlar. Gülen’in iadesini aslında istemediklerini ilk olarak eş genel Başkanımız Selahattin Demirtaş 9 Ağustos 2016’da tam da bu kürsüde şu sözlerle ifade etmişti: ‘Her şey Gülen’in iade edilmemesi üzerine kurulu. İade edilirse, konuştuğunda ortada Türkiye’de bir şey kalmayabilir, devlet diye bir şey kalmayabilir. Bir bakmışsınız ki, asıl devlet Fettullah Gülen’miş, paralel olanı bunlarmış. O ortaya çıkar.

‘Hezer ve Sarıyıldız bu halkın vekilleridir’

Bir AKP taktiği olarak torba haline getirilen bu vatandaşlıktan çıkarma düzenlemesine milletvekillerimiz Faysal Sarıyıldız ve Tuğba Hezer’in adı da eklendi. Hukukta hiçbir yeri olmayan bu taktik halkların iradesini yok saymaktır. Esas amaç olan Gülen’in iadesine engel olmaya kılıf uydurmaktır. Hezer ve Sarıyıldız bu halkın vekilleridir.

Görülüyor ki her 10 yılda bir demokrasi güçlerini tasfiye için darbe yapılma alışkanlığı devam etmektedir. HDP’nin gücü ve yükselen barış ve demokrasi talepleri karşısında tökezleyenler, demokrasi güçlerini tasfiye etmek için harekete geçtiler. Parlamentoda güçlü bir mücadele yürüten başta eş başkanlarımız olmak üzere vekillerimizi rehin almak için 12 Eylül darbe anayasasını bile çiğnediler. Anayasa Mahkemesinin içtihadına rağmen, milletvekilleri tutuklu yargılanmaz kararına rağmen milletvekillerimiz dokunulmazlıkları sürdüğü halde rehin alınmış durumdadırlar.

‘5 bin 500 HDP’li rehin alınmış durumda’

4 Kasım siyasi darbesinin 215. günündeyiz. Ve an  itibariyle tutuklu milletvekili sayısı 11, tutuklu PM üyesi  5, tutuklu belediye eş başkanlarımız 86 kişidir. Toplam 5 bin beş yüz HDP’li rehin alınmış durumdadır.

‘Zeytinlikleri gözden çıkarmak insanlığa karşı işlenen en büyük suç’

Trump, Paris iklim anlaşmasını imzalamadı. Daha fazla kar için doğanın yok edilmesi umurunda değil. Bizde de Erdoğan zeytin alanlarını tarumar edecek yasaları çıkarma peşinde. AKP, zeytin ağaçlarının yok edilmesine yönelen bütün tepkilere “yıkılacak ağaçlar yerine yeni zeytin ağacı dikeriz” diyor. Tarihin en değerli mirası, barışın simgesi olmuş zeytini, bu coğrafyanın en değerli alanları zeytinlikleri gözden çıkarmak insanlığa karşı işlenen en büyük suçlardan biri olacaktır. Hükümeti uyarıyoruz, bir an önce bu yanlışlıktan dönülmelidir. Bugün emekçilerin hakkını  gasp etmekte sınır tanımayan bu zihniyet, gelecek kuşakların hakkını da şimdiden gasp etme peşinde. Eşbaşkanımız Selahattin Demirtaş’ın kulaklarını çınlatayım:  Bunlar ‘Ağaca bakıp odun görüyorlar’.

‘Nuriye ve Semih görünmez kılınmak isteniyor’

Nuriye ve Semih görünmez kılınmak isteniyor. Nuriye, Semih ve Veli Saçılık’ın işlerine dönmek için insan hakları heykeli önünde başlattıkları barışçıl eylem polisler tarafından defalarca saldırıya uğradı. Sadece işini isteyen bu insanlar darp edildi, yetmedi terörist ilan edildiler. 90 gündür açlık grevinde olan Semih’i ve Nuriye’yi unutturmak, görünmez kılmak için İçişleri Bakanı ve bütün OHAL aygıtı seferber oldu. Bizler Nuriye ve Semih’in sağlığından büyük endişe duyuyoruz. Bir an önce Nuriye ve Semih’in ve hukuksuzca işsiz bırakılan tüm emekçilerin haklı talepleri karşılanmalıdır.

Barış süreci söylentisi yayıyorlar Gülen cemaatinin tasfiyesinden sonra şimdi yeni tarikatlar sahneye çıkıyor. Bir taraftan savaş ve asimilasyonu sürdürürken öte taraftan sahte muhataplar yaratarak barış süreci başlatacaklarmış gibi söylentiler yayıyorlar. Bugüne kadar her siyasi iktidar böyle boş hayaller vadetmiş, sorunları halının altına süpürmüştür. AKP de aynısını yapıyor. Ama hiç biri muvaffak olamadığı gibi maalesef bu ülkenin çocukları bu yanlış politikaların ağır bedelini ödüyorlar.

Hiçbir insan rakam değildir. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Evet  şehitlerimiz oluyor ama şükürler olsun ki 1’e 10 gidiyor.’ diyebiliyor. Hiçbir bir insan rakam değildir Sayın Erdoğan. Bahsedilen kardeşlerimiz, çocuklarımız, sevdiklerimizdir. Eşya değildirler. Anneler ağıdını hangi dilde yakarsa yaksın hepsi eşit acılardır. Kendi çocuklarını pamuklara saranların halkın çocuklarını eşya gibi saymaya asla hakkı yoktur!

Sur’da insanlığın mirası yağmalanıyor

Hükümet bir taraftan Kürt coğrafyasını operasyonlar, sokağa çıkma yasakları, ablukalar altına almışken, öte yandan Kürt illerinde rant ve yağmaya çıkmıştır. Sur’da insanlığın kültürel mirasını hukuksuzca yıkmakta ve yağmalamaktadır. Şu an Sur’da yaşanan on bin yıllık tarihin ve kültürün yok edilmesidir. Hükümetin Sur’a karşı açtığı savaş sadece Kürtlerin mirasını hedef almıyor, aynı zamanda bir dünya mirasını yok ediyor.

 UNESCO ve BM sessiz kalmamalıdır

 Başlatılan yıkım ve yok etme politikası insanlık tarihinde kara bir leke olarak kalacak. Tarihi ve kültürüyle binlerce yıllık bir hazine olan SUR yok edilirken BM, UNESCO neden hala sessiz? UNESCO sessiz kalarak bu hukuksuzluğa ortak olmamalıdır.

‘Cennet vaat ettiler, cinnet yarattılar’

Bütün toplum Saray’ın iktidar hırsının yarattığı türbülanstan yoruldu. Cennet vaat ettiler, cinnet yarattılar. Kaygı, güvensizlik, telaş sadece muhalif kesimlere değil, bütün topluma zarar veriyor. Büyük bir çürüme ve yozlaşma iktidar katlarını sarmış durumda.  AKP içindeki fraksiyonların rant ve kar mücadelesi, bakanlıkları adım atamaz hale getirdi. Suçlu suçsuz herkesin bir saray fermanıyla, KHK ile geleceksizleştirilmesi bürokrasiyi kimi zaman kilitlenme noktasına getirdi.

Devlet sadece sermaye kesimlerine sağladığı olanaklarla, ekonomik sorunları 2019 sonrasına atmaya çalışıyor. Bir yandan da varlık fonu, BES ile cebimize el atıyor, işçilerin en önemli kazanımı kıdem tazminatınaysa göz dikiyor. Bir yandan da KHK’larla, OHAL’le toplumu esir alıyor.