Ana SayfaÖzelKÖRFEZ’de KRİZ | Kürkçü değerlendirdi: AKP endişeli, Erdoğan’ın kuşkuları var

KÖRFEZ’de KRİZ | Kürkçü değerlendirdi: AKP endişeli, Erdoğan’ın kuşkuları var

HABER MERKEZİ – Körfez’de giderek derinleşen krizi değerlendiren HDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Müslüman Kardeşler ve Hamas’ın Katar’da bulunması nedeniyle Katar’ın başlayan baskılar karşısında yenilgiye uğrayarak bu hareketleri sınır dışı etme olasılığı olduğuna dikkat çekerek bu durumun AKP’yi endişeye sevkettiğini söyledi. Kürkçü ayrıca AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘kuşkularına’ da şu sözlerle dikkat çekti: “ABD ile ters düşenin başına benzer bir çorabın örülebileceği korkusu, giderek müttefiksiz kalmış ve olası müttefikleri ile de çatışma haline girmiş bir siyasetin liderliğinin zihninde ister istemez kuşku bulutlarına yol açmış olabilir.”


Haber: ALTAN SANCAR


Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) dış politika tutumunu, Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisi (AKPM) kararını ve Körfez ülkelerinin Katar’a ilişkin aldıkları tutumu Gazete Karınca’ya değerlendirdi.

AKP’nin ‘çapraşık siyaset’ anlayışının Türkiye’nin eski ve olası müttefikleri ile çatışma yarattığına dikkat çeken Kürkçü, dünya sisteminin Türkiye’yi sistem içinde tutmaya çabaladığını belirtti.

Batı’nın AKP’nin politikaları nedeni ile gerilen ilişkilere rağmen Türkiye ile bağları koparmadığını ve AKP’yi ‘ıslah etmeye’ çalıştığını belirten Kürkçü, Erdoğan’ın diplomasi tarzına yönelik eleştirilerde bulundu.

Körfez ülkelerinin Katar’a ilişkin aldığı kararlara da değinen Kürkçü, IŞİD ve El Kaide konusunda ABD, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin Katar’dan masum olmadıklarını ifade etti.

HDP Milletvekili Kürkçü’nün Karınca’ya yaptığı değerlendirmeler şöyle:

Batı, bağları koparmaktansa AKP’yi ıslah etmeye gayret ediyor

Erdoğan nerede ne yapacağı belli olmayan bir dış politika izliyor. AKP’nin çapraşık siyasetleri, onu durmaksızın eski ve olası müttefikleri ile çatışma haline sokabiliyor. Türkiye’nin eski dünyanın merkezinde durması, önemli enerji nakil koridorları ve su yolları üzerinde bulunması ve bu nedenle sahip olduğu önem nedeniyle kurulan bağlar, AKP’nin vahim hatalarına rağmen hemen kopmuyor.

Batı, AKP yüzünden Türkiye ile olan bağları koparmaktansa, AKP’yi ıslah etmeye veya geçici anlaşmalarla durumu korumaya gayret ediyor. Ancak AKP’nin yönsüzlüğü, gönülsüzlüğü ve ne yapacağının kendilerince bile öngörülemeyişi büyük bir diplomatik buhranı ortaya çıkarıyor.

Diplomatik çevreler ile görüşmelerimizde, Erdoğan’ın dış siyasetinden artık cangıldaki maymun siyaseti diye söz ediliyor. Hangi sarmaşığı yakalarsa ona tutunan ve tam düşecekken bir başka sarmaşığa atlayarak, öngörülemeyen olasılıklara bağlı sürdürülen bir diplomasi yürütülüyor. Ne zaman nerede ne olacağı tamamen şansa bağlı bir diplomasi ve onun bir türevi olan iç politika her alanda büyük bir kaos oluşturuyor.

Türkiye müttefiksiz kalmış durumda

Türkiye dış politikası nedeni ile müttefiksiz kaldı. Dünya sistemi Türkiye’yi sistem içinde tutmak için çaba harcıyor. Tablonun tamamına baktığımızda İlişkilerin sadece AB ülkeleri ile değil komşular ve Sünni bloku ile de iyiye gitmediğini görebiliyoruz. Yine Rusya ile ilişkiler bir yandan düzeltilirken, bir yandan da Suriye ve Rojava nedeni ile sorun yaşanabiliyor. Sonuç olarak herkesle sorunlu ve müttefiksiz kalmış bir Türkiye var. Ancak dünya sistemi Türkiye’yi haydut devlet durumuna düşmeden sistem içinde tutmaya da çaba harcıyor.

Körfez krizi

Erdoğan’ın siyasetini yakından takip eden biri olarak, ‘Erdoğan kadar vefasız bir politikacı ve lider olamaz’ diyesim var. Gerçi vefakarı var mı o da ayrı mesele. Ama Katar ile ilişkinin Körfez ülkeleri ve ABD’den gelen bunca basınca rağmen vefa dolayısıyla korunmaya çalışıldığını söylemek iyice imkansız. Buradaki esas mesele, Türkiye’nin Katar’da askeri üs edinmek için sürdürmekte olduğu gayretlerin yanısıra uluslararası sermaye akışı açısından Katar sermayesinin kazandığı büyük önem.

Bugün Meclis Genel Kurulu’na Katar ile yapılan anlaşmalar gelecek örneğin. Kriz patlar patlamaz Katar’la anlaşmaların gündeme gelmesi, bütün Körfez ülkeleri ile tam boy çatışmaya girmeden Katar’la menfaatleri hukuki bağlarla teminat altına alma gayreti ile ilgili aslında.

Özellikle Müslüman Kardeşler ve Hamas’ın Katar’da bulunması nedeniyle Katar’ın başlayan baskılar karşısında yenilgiye uğrayarak bu hareketleri sınır dışı etme olasılığı da AKP’yi endişeye sevkediyor. Çünkü onların tek güzergahı olarak Türkiye kalıyor. AKP tüm bu nedenlerden ötürü Katar ile diğerleri arasında arabulucuk yapmaya çaba harcıyor.

Erdoğan’ın kuşkuları var

Gündemde olan, ancak ihtiyatla yaklaşılması gereken bir diğer boyut ise yandaş medyada çokça taraftar buluyor. Bu Katar operasyonunun aslında Türkiye’ye yapıldığına dair bir değerlendirme. Erdoğan’ın ‘bu işin içinde iş var’ demesine yol açan bu olasılık. ABD ile ters düşenin başına benzer bir çorabın örülebileceği korkusu, giderek müttefiksiz kalmış ve olası müttefikleri ile de çatışma haline girmiş bir siyasetin liderliğinin zihninde ister istemez kuşku bulutlarına yol açmış olabilir.

“Trump’ın kılıcı” kesti

Son olarak Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan ile ABD’nin IŞİD ve El Kaide konusunda Katar’dan masum olmadıklarını da belirten Kürkçü, kararı ‘Trump’ın kılıcı böyle kesti’ sözleri ile değerlendirdi.

Parmak basmak gereken bir diğer önemli konu da  Katar üzerindeki baskılar başlamadan önce, Katar yönetimine atfen kaynağı belli olmayan birçok ‘fake news’ ortaya atılmış olması. Gerek Trump’a gerekse Körfez ülkelerinin yöneticilerine karşı Katar yönetimine atfen hakarete varan haberlerin ortada dolaşmaya başladığı ve Katar’ı boykot kararının bu haberlerin ardından alındığı söyleniyor. Ancak gerçekte bu haberlerin doğrudan doğruya Katar yönetiminden kaynaklanmadığı anlaşılıyor. Erdoğan’ın ‘bu işin içinde bir iş var’ demesinin anlaşılabilir bir diğer yanı da bu olabilir.

Sonuç olarak bizim açımızdan meselenin özü şu: İslami şiddet ve selefilik yani El Kaide ve IŞİD ile ilişkiler söz konusu olacak ise ne Körfez ülkelerinin ve Suudi Arabistan’ın ne de ABD’nin bu hareketlerin doğmasında Katar’dan daha masum olduğu söylenemez. Hatta belki de Katar’dan önce kendilerinin suçlanması gerekirdi, ancak görünen o ki, Trump’ın kılıcı böyle kesti.




Önceki Haber
Booker ödüllü Arundhati Roy’dan yirmi yıl sonra ilk roman: 'Mutlak Mutluluk Bakanlığı'
Sonraki Haber
I. ve II. Körfez Savaşı'ndan III. Körfez 'kapışması'na: Hedefte kimler var?