Ana SayfaManşetSon KHK’deki düzenleme: ‘Fişleyerek askere gönderme var, bütün muhalifler etkilenebilir’

Son KHK’deki düzenleme: ‘Fişleyerek askere gönderme var, bütün muhalifler etkilenebilir’

HABER MERKEZİ – OHAL kapsamında çıkarılan 691 sayılı yeni KHK’de yer alan Askerlik Kanunu’ndaki değişikliği değerlendiren avukat Davut Erkan, düzenlemede geçen ‘irtibat ve iltisak’ sözcüklerinin ucu açık ifadeler olduğunu belirterek, bu sebeple ‘düzenlemenin muhalifleri fişleyerek zorla silah altına alma riski taşıdığına’ dikkat çekti. Erkan, “Fişlenerek askerliğe sevk edilecek kişiler hayati tehlike ile de karşı karşıya olacak” dedi.


Haber: Altan Sancar


OHAL kapsamında çıkarılan 691 sayılı yeni Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile askerlik kanununda yapılan değişiklik tartışılmaya devam ediyor.

Yapılan değişiklikle Askerlik Kanunu’na eklenen yeni maddede şu ifadeler yer alıyor:

Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan ve askerliğe elverişli oldukları anlaşılan yükümlülerden, yoklama kaçağı ve bakayalar dahil bu Kanunda yazılı geçerli mazereti olmayanlar, Millî Savunma Bakanlığınca belirlenecek celp ve sevk esaslarına göre silah altına alınırlar.

Kimi hukukçulara göre düzenlemeyle ‘darbe girişiminden sonra emniyetten ihraç edilen polislerin silah altına alınması planlanıyor, hukukçuların bir kısmı ise düzenlemedeki ifadeler nedeniyle ‘iktidar muhalifi olan ve askerlik yapmamış tüm kişilerin silah altına alınma riski’ ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekiyor.

Vicdani Ret Derneği avukatlarından Davut Erkan, düzenlemeyi Gazete Karınca’ya değerlendirdi.

Erkan’a göre ise düzenlemeyle ‘muhalifler askere alınarak kontrol altında tutulmak isteniyor’.

OHAL sürecinin keyfi olarak ilerlediğini belirten Erkan, mahkeme kararına ihtiyaç duyulmadan insanların örgütler ile idari olarak ilişkilendirilebileceğini söylüyor.

‘Düzenleme devletin kendi çelişkisinden kaynaklanıyor’

Düzenlemenin devletin kendi iç çelişkilerinden kaynaklandığını belirten Erkan, bir yandan askerliğin zorunlu kıldığını bir yandan da vatandaşlarının bir bölümünün “düşman” ilan edildiğini ifade ediyor:

Düzenlemenin ve KHK’nin gerekçesi henüz ortada yok, ancak anladığımız kadarı ile devlet ‘terörist’ olarak tanımladığı kişilere normal biçimde eline silah vererek bana askerlik yap diyemiyor. FETÖ’nün terör örgütü ilan edilmesi ile birlikte, devletin terörist havuzu çok fazla doldu ve artık FETÖ’cüleri de kedisine yönelik eylem gerçekleştirebilecek insanlar kategorisinde görüyor. Şimdiye kadar devrimciler, anarşistler ve sosyalistler vardı, ama şimdi FETÖ gibi toplum içerisinde örgütlenmiş bir yapılanmayı da terör örgütü olarak görüyor.

Bahsettiğimiz kişilerin zorunlu asker olarak ordunun içerisinde olmasından dolayı da devlet kendini güvende hissetmiyor. Devlet bu nedenle bu kişileri askere gönderirken, fişlemeyi ve sonrasında askere göndermeyi hedefliyor. Bu düzenleme devletin kendi çelişkisinden kaynaklanıyor aslında. Bir taraftan askerliği herkese zorunlu kılarken, bir yandan da vatandaşlarının bir bölümünü düşman ilan ediyor. Kendi düşmanını kendi ordusunun içine alıyor ve bunu bir nevi truva atı olarak görüyor. Bahsettiğimiz durumu da ortadan kaldırmak amacı ile getirilmiş bir düzenleme anladığımız kadarı ile.

‘Ucu açık ifadeler bütün muhalifleri etkileyecektir’

KHK’lerde yer alan ‘irtibat ve iltisak’ sözcüklerinin ucu açık ifadeler olduğuna dikkat çeken Erkan, bu sözcüklerin tüm muhalifleri etkileyeceğine vurgu yapıyor.

Zorunlu askerlik sırasında yaşanan şüpheli ölümleri de hatırlatan Erkan, fişlenerek askere alınacak insanların hayati tehlikelerinin de olabileceğini belirtiyor:

Bütün OHAL sürecinde ve KHK’lerin uygulanması sürecinde OHAL’in amacı dışında bir keyfiyet ile hareket edildi. Barış İçin Akademisyenler, Eğitim-Sen’liler, muhalifler, sosyalistler ve Kürtler OHAL’in verdiği yetkilerden faydalanılarak mağdur edildiler. OHAL ile yapılan bütün düzenlemelerin OHAL’in amacına uygun yapılması gerekirken, tam tersi yapıldı. Yani bir darbe teşebbüsü varsa ve bunu da FETÖ adı verilen örgüt gerçekleştirdi ise alınan önlemlerin de o amaca yönelik olması gerekirdi. Ama öyle olmadığını, bütün muhalefeti sindirmek için kullanıldığını gördük.

OHAL uygulamalarının aynısı burada da geçerli, yani mahkeme kararına gerek duyulmayacak. OHAL döneminde nasıl ki insanlar ‘irtibat ve iltisak’ söylemi üzerinden görevlerinden atıldıysa, pasaportları iptal edildiyse bu yuvarlak cümleler bütün muhalifleri etkileyecektir. Bu durum askeriye içinde yaşanan ölümlere kadar uzanabilir. Çünkü idarenin belirleyeceği biçimde fişlenerek askerliğe sevk edilecek kişiler hayati tehlike ile de karşı karşıya olacak. Ordunun içinde diğer askerler tarafından şiddete ve saldırıya maruz kalabilirler, ancak ayrı bir şekilde askere alınacaklarsa komutanlar tarafından hak ihlallerine maruz kalabilirler. Yine bu şekilde askere alınacak insanların kendilerine verilecek görevler nedeni ile yaşam tehlikesi, şiddet görme ve hak ihlallerine uğrama durumu ile karşılaşabilirler.

‘Baskıların daha da artacağı bir döneme giriyoruz’

Düzenlemeden vicdani ret açıklaması yapan yurttaşların da etkilenebileceğini belirten Erkan, vicdani retçilerin devlet tarafından belirlenen sevk esaslarına da uymayacaklarına vurgu yapıyor:

Tüm vicdani retçiler için söyleyemeyiz, ama Kürt ya da devrimci olduğu için vicdani ret açıklaması yapan insanları da devlet herhangi bir örgüte yamayarak askere sevk etmeye çalışabilir. Vicdani retçiler öyle ya da böyle askerlik yapmamayı kafasına koyan insanlar oldukları için devletin sevk esaslarına da uymayacaklardır. Ancak düzenlemeyi gördükten sonra vicdani retçiler dahil olmak üzere asker kaçakları üzerindeki baskıların daha da artacağı bir döneme gireceğimizi söyleyebiliriz.