Ana SayfaGüncelZeytin üreticileri anlatıyor: Bizi yok saydılar, ekolojik dengeyi altüst edecekler

Zeytin üreticileri anlatıyor: Bizi yok saydılar, ekolojik dengeyi altüst edecekler

HABER MERKEZİ – Zeytin ve zeytinciliğin “idam fermanı” olarak adlandırılan tasarının Meclis Komisyonu’nda kabul edilmesine tepki gösteren zeytin üreticileri, değişikliğin hileli bir şekilde yapıldığına dikkat çekerken, “Bizi yok saydılar, ekolojik dengeyi altüst edecekler” diyor.

Türkiye’deki zeytinliklerin sanayileşmeye açılmasına neden olacak ‘Üretim Reform Tasarısı’ Meclis Komisyonu’nda kabul edildi.

Eğer tasarı yasalaşırsa zeytinlik sahalarında “alternatif alan bulunmaması halinde” maden ocağı ve sanayi tesisi yapılabilecek.

Bu durum ise zeytin üreticilerini tedirgin ediyor.

Ege Bölgesi’nin zeytincilik faaliyetlerinin yoğun olarak yapıldığı kuzey kısımlarında uluslararası ödüllü zeytinleri ile ünlü İzmir’in ilçesi Bergama’ya bağlı Zeytindağ mahallesinde yaşayan halk, çimento fabrikasının yeniden gündeme gelmesinden endişeli.

Yüzlerce yıllık zeytin ağaçları ile bilinen Aliağa’daki Zeytinli Park da “kamu yararı” adı altında hedefteki alanlardan sadece biri.

Peki, üreticiler yasa için ne diyor? Bergama’daki zeytin üreticileri yasaya tepkili.

dihaber’den Cihan Başakçıoğlu’na konuşan ve söz konusu yasanın zeytincilere ve zeytinciliğe vereceği zararlara dikkat çeken zeytin üreticisi Oktay Konyar, yasa ile yalnızca doğanın değil, insanlık onurunun da aşağılandığını söylüyor. Konyar, tasarıyı “ölüm fermanı” olarak tanımlıyor:

Aşağıladılar, tükürdüler, yok saydılar ve bizi inkar ediyorlar. Düşünebiliyor musunuz, toplumda kutsal görülen 5 bin yıllık, 4 bin yıllık zeytin ağaçları var. Ekolojik dengeyi altüst edecekler, her yeri imara açacaklar, sanayi bölgeleri yapacaklar. Bu kadar onursuzca bir davranış biçimini ne üretici hak etti ne insanlık.

Zeytin üreticilerine çağrıda bulunan Konyar, “Ben yaptım oldu yasası” olarak tanımladığı yasayı kabul etmeyeceklerini söylüyor.

Zeytin üreticilerinin zeytinlere saygı ile yaklaştığını ve ağaçlarını torunlarına miras olarak bıraktığını belirten Konyar, yasaya karşı direneceklerini dile getiriyor.

“Kolay değil bunlarla mücadele etmek; ama biz zoru seçeceğiz ve başaracağız” diyen Konyar, bedel ödemeden zeytin ağaçlarının ne kendilerine ne de torunlarına kalmayacağını ifade ediyor.

“Üreticinin ölümü anlamına geliyor”

Servet Ali Çınar da ülke tarım politikasında “ölümü gösterip sıtmaya razı etme” gibi bir anlayışın hakim olduğunu, yapılan değişikliğin de tam anlamı ile bu manaya geldiğini söylüyor.

Söz konusu yasa ile hem üreticinin geçim kaynağının hem de tarihi zeytin ağaçlarının yok edileceğini belirten Çınar, değişikliğin hileli bir şekilde yapıldığına dikkat çekiyor.

Komisyonda ilk olarak tasarının kabul edilmediği gibi bir algı ile birkaç maddenin değiştirildiğini belirten Çınar, şu noktalara dikkat çekiyor:

Bu, zeytinliklerin yok edilmesi anlamına geliyor. Üreticinin ölümü anlamına geliyor. Bunu geçmişte Bergama’da Efemçukuru’nda gördük. Bunu, eskiden beri yapıyorlardı, şimdi yasal bir kılıfa oturttular. Biz dedelerimizden bile duyardık. Büyük Roma İmparatorluğu döneminde dikilmiş olan zeytinler bölgede yaşıyor. 2 bin yıllık tarihi yok ediyorlar.

Çınar, yasaya karşı muhalefetin net tavır alarak somut adım atması ve üreticilerin de yasaya karşı mücadele etmesi gerektiğini vurguluyor.

“Üreticiyi zaten düşünen yok”

Caner Özcan ise zeytin ağaçlarının ve doğanın bu ülkenin geleceği olduğunu, kimsenin zeytin üreticisini düşünmediğini belirtiyor.

Yasa karşısında ne yapacaklarını bilmediklerini dile getiren Özcan, şöyle devam ediyor:

Zeytin ağaçları yaşamdır. Bakım isteyen ağaçlar. Bu ağaçlar bu ülkenin geleceğidir. Yıllardır aynı yasalar gündeme geliyor. Arazileri ranta açma planından başka bir şey değil. Biz turizme karşı değiliz. Ancak, bunlar madencilik yapıyorlar. Birçok ağacı yok edecekler. Dolayısıyla üretici de bundan etkilenecek. Üreticiyi zaten düşünen yok.