Ana SayfaÇeviriAmazon Ormanları kendi yağmurunu kendisi üretiyor

Amazon Ormanları kendi yağmurunu kendisi üretiyor

HABER MERKEZİ –  Kaliforniya Üniversitesi’nden bilim insanlarının yaptığı çalışma, Amazon Ormanları’nın ağaçların yapraklarından terleme yoluyla çıkardığı su buharını kullanarak ‘kendi yağmurunu kendi ürettiğini’ ortaya koydu. İlk defa kesin kanıtlarla yağmur sezonunun ne zaman ve nasıl başladığını ortaya koyan çalışma, ormansızlaşmanın bu bölgede nasıl daha az yağmur oluşmasına sebep olduğunu da açıklıyor.


Çeviri – Derleme: Ezgi Gül


Yağmur mevsiminin ekvatorun güneyinde bulunan Amazon Ormanları’nda neden ‘belli bir zamanda’ başladığı uzun süredir gizemini koruyordu.

Daha tropik bölgelerde yağmur sezonlarını iki dinamiğin etkilediği biliniyor: Yaygın rüzgarlarda sezonsal yön değişimleriyle görülen muson rüzgarları ve ekvatorun etrafında sezona göre kuzeye ve güneye kayan rüzgarlardan oluşan İntertropikal Yakınsama Bölgesi (ITCZ).

Fakat yağmuru kontrol eden bu iki olay da Aralık ya da Ocak ayına kadar gerçekleşmiyor, yağmur sezonu ise bunlardan iki ya da üç ay önce, Ekim’in ortalarında başlamış oluyor.

Peki o zaman bu bölgelerde yağmurdaki artışın sebebi ne?

Amazon Ormanları kendi yağmurunu kendi üretiyor

Kaliforniya Üniversitesi’nden araştırmacılar, NASA’nın Aura Uydusu’ndan Troposferik Emisyon Spektrometresi (TES) ile elde edilen su buharı verilerini ve diğer uydu ölçümlerini inceledi.

Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’nin (PNAS) dergisinde yayınlanan çalışmaya göre, kuraklık sezonlarının sonunda Amazon Ormanları’nın güneyinde oluşan yağmur bulutları tamamen ormanın kendisinden yükselen su ile oluşuyor.

Araştırmayı yöneten Kaliforniya Üniversitesi’nden bilim insanı Rung Fu, 2004’te yayınladığı bir makalede ‘yapraklardan bitkilerin terlemesiyle yükselen su buharının yağmurların nedeni olabileceğini’ yazmıştı.

Yeni yapılan araştırmanın da öncülerinden olan Fu, ‘Uydudan elde ettiğimiz veriler ışığında atmosferdeki nemin bitki örtüsünden geldiği yorumunu yaptık. Çünkü uydu ölçümleri kuraklık sezonlarının sonunda bitkilerin daha yeşil olduğunu gösteriyordu. Bitkilerin daha yeşil olması büyük ihtimalle terlemenin ve bitki büyümesinin göstergesiydi, fakat kesin kanıtımız yoktu’ diyor.

Hidrojen ve dötaryumu ayıracak teknik geliştirildi

Ayrıca renk ölçümleri ne kadar su buharının bitkilerden atmosfere karıştığını, hatta atmosferde yeterli yüksekliğe çıkıp bulut olarak yağmur olabileceğini gösteremiyordu.

Dolayısıyla bu zamana kadar tahminler sadece spekülasyondu.

NASA’dan John Warden, TES’in veri toplama tekniklerini nemin kaynağını kesin olarak belirleyebilecek şekilde geliştirdi.

Bu teknik sayesinde hidrojen ve daha ağır izotopu olan ve oksijenle birleştiğinde daha ağır su molekülleri oluşturabilen döteryum birbirinden ayrılıyor.

Daha hafif olan izotoplar ağır izotoplara göre çok daha kolay buharlaşıyor.

Bu da demek oluyor ki atmosfere yükselen su buharı suya göre daha az dötaryum taşıyor.

Örneğin, okyanustan atmosfere yükselen su buharında hala okyanusta olana göre daha az dötaryum var.

Diğer yandan bitkilerin terlemesiyle ortaya çıkan su, hala toprakta olan su ile aynı miktarda dötaryum taşıyor çünkü bitkiler suyu topraktan hangi izotop olduğuna bakmadan aynı pipetle çekermiş gibi içiyor.

Bu da demek oluyor ki bitkilerin terlemesiyle ortaya çıkan su buharında okyanustan buharlaşan suya göre daha çok dötaryum var.

Bitkilerin terleme yoluyla ürettiği nem yağmurun ‘yakıt’ı

İki izotopun birbirinden farklı spektral imzalarının TES tarafından ölçülebilmesi, bilim insanlarının yağmur sezonu gizemini çözmesini sağladı.

Ölçülen verilere göre, kuraklık dönemi ve yağmur dönemi arasındaki  bitkilerin terlemesi yoluyla gerçekleşen buharlaşma,  atmosfer için çok önemli bir nem kaynağı haline geliyor.

Ve bu nem, özellikle orta atmosfer yağmur sezonunu başlatmak için gerekli olan yakıt.

Bitkiler yağmur olmasına alışkın oldukları dönemde adapte olarak yağmuru bekliyor

Bulgular başka bir soruyu da gündeme getiriyor: Neden bitkiler kuraklık zamanlarında, daha yağmurda bir artış olamadan büyümeye ve daha çok terlemeye başlıyor?

Fu’ya göre bu hala araştırmanın konusu:

Bu ormanların büyümelerini optimize etme çalışmaları olabilir. Kuraklık döneminin sonunda bitkiler hala güneş ışığı alıyor ve belki de o sezonda yağmur olmasına alışkın oldukları için adapte olarak yağmurun gelişini bekliyorlar.

Yağmur sezonu küresel ısınmaya bağlı olarak bir ay geç başlıyor

Dünyadaki birçok denge gibi, yağmur sezonlarının dengesi de geçtiğimiz on yıllarda bozuldu.

Amazon’un güneyindeki yağmur sezonu 1970’lerde olduğundan neredeyse bir ay sonra başlıyor.

Çalışmanın ortaya koyduğu bir diğer gerçeklik de şu: Eğer Amazon’daki kuraklık sezonlarının süresi beş aydan yedi aya çıkarsa ormanlar artık canlılığını devam ettirecek kadar yağmur alamayacak ve yok olacak.

Amazon’un büyük bir kesiminde yedi aylık bu eşiğe ulaşılmasına sadece birkaç hafta kaldı.

Şimdiye kadar bile ormanlara tersinemez zararlar verildi.

Amazon Ormanları’ndaki kayıplar Teksas’a kadar yağmur düzenini bozabilir

Amazon Ormanları’ndaki kayıplar ekosistemi bozarak Brezilya’yı kuraklığa sürükleyebilir ve hatta Teksas’a kadar yağmur düzenini etkileyebilir.

Yeni çalışma yağmur oranlarında ormansızlaşmanın da etkili olduğunu ortaya koyuyor.

Nem üreten bitkilerin yok olması, otomatik olarak ormanın yağmur üretebilmesi olasılığının da yok olması anlamına geliyor.

Eğer ormansızlaşma bitkilerin terleme yoluyla bir yağmur sezonunu tetiklemesinin önüne geçecek seviyeye ulaşırsa, yağmur sezonu ITCZ yıl sonunda gelene kadar başlamayacak.


Kaynak: phys.org


 




Önceki Haber
Özlemek ölmekten iki harf daha fazla be çocuk - Figen Yüksekdağ
Sonraki Haber
Katliamın tanıkları anlatıyor: 33'lerin düşünü mutlaka gerçekleştireceğiz