Ana SayfaGüncelErdoğan krizin sürdüğü Körfez ülkelerine gidiyor

Erdoğan krizin sürdüğü Körfez ülkelerine gidiyor

HABER MERKEZİ – Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ın aralarında yer aldığı 13 ülkenin “terörü desteklediği” gerekçesiyle Katar’la diplomatik ilişkileri kesmesi sonrası krizin başladığı Körfez ülkelerine ziyarete gidiyor. Ziyaret öncesi açıklama yapan Erdoğan, ilk durağının  Suudi Arabistan olacağını söyledi ve “Körfez bölgesinin ağabeyi olarak Suudi Arabistan’a krizin çözümünde büyük rol düşüyor” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ın aralarında yer aldığı 13 ülkenin “terörü desteklediği” gerekçesiyle Katar’la diplomatik ilişkileri kesmesi sonrası krizin başladığı Körfez ülkelerine ziyaret düzenliyor.

Ziyaret öncesi Erdoğan, Atatürk Havalimanı’nda basın toplantısı düzenledi.

Erdoğan’ın gündeminde  Mescid-i Aksa’nın ibadete kapatılmasını protesto eden Filistinlilere İsrail polisi tarafından düzenlenen saldırı ve yaşananlar vardı.

Erdoğan şunları söyledi:

Mescid-i Aksa’ya karşı son birkaç gündür sergilenen pervasızlıklar, İslam dünyasını derinden üzmektedir. Kudüs’teki Harem-i Şerif, sadece Filistinlilerin değil 1,87 milyarlık İslam aleminin onurudur. Kısıtlamalar ile Müslümanların onurlarının incitilmesi karşısında İslam dünyasının tepkisiz kalması beklenemez. Ülke olarak tepkimizi ortaya koyduk. İslam İşbirliği Teşkilatı olarak gerekli açıklamalarımızı yaptık. Bizler başta Kudüs olmak üzere tüm dinlerin barış içinde yaşamasını sağlamış köklü bir medeniyetin mensuplarıyız.

Mahmud Abbas ve İsrail Cumhurbaşkanı ile telefon görüşmelerim oldu. Dün de Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile durumu ele aldık. Uzun uzadıya bir değerlendirme yaptık. Kim olursa olsun insanların can mal ve ibadet haklarına yönelik saldırıları tasvip etmediğimizi ifade ettik.

Körfez ülkelerini ziyaret programı ile ilgili de konuşan Erdoğan ilk durağının Suudi Arabistan olacağını belirterek şunları kaydetti:

Katar krizinin ilk anlarından itibaren biz istikrar, dayanışma ve diyalogdan yana olduk. Taraflara gerekli telkinleri yaptık. Krizin daha fazla uzamasının kimseye bir faydası yok. Mevcut krizden istifade edenler, kardeş kavgasının alevlenmesi için fırsat kollayan hasım çevrelerdir.

Kuveyt Emiri’nin yürüttüğü arabuluculuk çalışmalarını destekliyoruz. Diğer aktörlerin de bu çabalara destek vermesi gerekiyor. Ziyaretimizin ilk durağı bölgenin büyüğü Suudi Arabistan’dır. Suudi Arabistan ile ilişkilerimizi stratejik bir noktaya oturttuk, Suriye başta olmak üzere bölgesel konularda yakın istişareler içinde olduk. Körfez bölgesinin ağabeyi olarak Suudi Arabistan’a krizin çözümünde büyük rol düşüyor. Bu krizi çözebilecek isimlerin başında Kral Selman geliyor. Ayrıca görevine yeni atanan Prens Muhammed Selman’ı da ziyaret sırasında kabul edeceğim.

İkinci durağımız Kuveyt. Kuveyt bölgede önemli bir rol oynuyor. Kuveyt’in arabuluculuk çabasını destekliyoruz.

24 Temmuz Pazartesi ise Katar’a intikal edeceğiz. Katar ile ilişkilerimizde çok güçlü gelişme gösterdi. 2014 yılında liderler düzeyinde tesis ettiğimiz yüksek stratejik komite işbirliğimizin gelişmesine büyük katkı sağlıyor.

Almanya’ya yanıt

Erdoğan, Büyükada’da gözaltına alındıktan sonra tutuklanan altı hak savunucusu arasında yer alan Almanyalı insan hakları aktivisti Peter Steudtner’in tutuklanması sonrası Almanya ile Türkiye arasında karşılıklı açıklamalarla tırmanan krize de değindi.

Erdoğan şöyle konuştu:

Ben 4500 dosya verdim. Ve bu dosyalar tamamen terör örgütü PKK’ya ait dosyalar. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti devletine darbe girişiminde bulunan FETÖ terör örgütünün bir çok mensubu Almanya’da cirit atıyor. Bunların isimleri verildi. Bunlar bize iade edilmeyecek, siz sürekli olarak iki tane burada bir tanesi tutuklu olmak kaydıyla, bir diğeri şu anda gözaltı süresi henüz dolmadı. Böyle bir süreçte olmasına rağmen kalkıp bunlarla Türkiye’yi sıkıştıracaksınız… Yok böyle bir şey. Türkiye yargının gereği neyse, bunu işletmektedir.

Türkiye her şeyden önce, bir hukuk devletidir. Bu anayasasında zaten amir hükümler olarak yerini bulmaktadır. Türkiye’nin demokratik, sosyal bir hukuk devleti olarak, içişlerine kimsenin karışmaya yetkisi yoktur ve gerek güvenlik gerek yargı süreci içerisindeki atılmış adımları atmaya da kimsenin yetkisi yoktur. Ajan provokatörlük yapanlara karşı Türkiye de elinden geleni yapacaktır. Alman yetkililerine şu ana kadar bir şeyi devamlı söyledim, Bizler NATO’da beraberiz, AB içinde müzakereci bir devletiz. Aramızdaki stratejik ortaklık yeni değil. Bu ortaklığa gölge düşürecek herhangi bir adım atılmamalıdır. Türkiye’den kaçan teröristleri Almanya’da barındırırsanız, bunlar bir de suçlu konumunda olursa, ki Türkiye’de yargılanıp suçlu göründüğü halde adli kontrol şartı ile serbest bırakılanı siz alıp bağrınıza basarsanız. Cumhurbaşkanlığı makamında bunları ağırlarsanız, kusura bakmayın, bizim size bakışımız o kadar rahat olmaz.

: