Ana SayfaManşetHükümet kendini AİHM’e böyle ‘savundu’: ‘Gazeteci değiller, haber ajansında çalışan örgüt üyeleri’

Hükümet kendini AİHM’e böyle ‘savundu’: ‘Gazeteci değiller, haber ajansında çalışan örgüt üyeleri’

HABER MERKEZİ – Hükümet, Türkiye tarihinde en fazla gazetecinin yargılandığı dava olan “KCK basın davası” ile ilgili AİHM’in istediği savunmaya yanıt verdi. Yargılanan gazetecilerin çalıştıkları basın kuruluşlarını “örgütün amaç ve faaliyetlerine uygun hareket ettikleri tespit edilen bazı medya kuruluşları” gazetecileri de “haber ajansında çalışan örgüt üyeleri” olmakla suçlayan hükümet, tutuklamaları, “Demokratik toplumlarda, demokratik toplumun korunması, barışın sağlanması ve şiddetin önlenmesi için söz konusu müdahalenin orantılı ve gerekli olduğunu düşünüyoruz” diye savundu.


Haber: Çağdaş Kaplan


2011’in Aralık ayında Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem, Azadiya Welat, Demokratik Modernite ve Fırat Dağıtım gibi Kürt basın kurumlarına yapılan operasyonlarda gözaltına alınan 32’si 2 yıla yakın süre tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen 46 basın çalışanı hakkında devam eden yargılamada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİMH), Türkiye’den savunma istemişti.

Daha önce savunma için 3 defa AİHM’den süre talep eden hükümet, 14 Haziran’da AİHM’in sorularına karşı savunma gönderdi.

Hükümet savunmasında yargılanan 46 gazeteci hakkında AİHM’in sorduğu sorulara yanıt verdi.

Savunmada hükümetin 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tamamı “FETÖ soruşturması” kapsamında görevden alınan ve tutuklanan polisler ve savcılar tarafından hazırlanan fezlekeler ve iddianameyi kaynak göstermesi dikkat çekti.

Yasal ama…

Hükümet savunmasında darbe girişimi soruşturmasında tutuklanan savcı tarafından hazırlanan iddianameden örnekler vererek OHAL KHK’si ile kapatılan Dicle Haber Ajansı hakkında şu ifadeleri kullandı: “Dicle Haber Ajansı, yasal görünümlü bir medya kurumudur; lakin Basın Komitesi kapsamında faaliyet göstermektedir”.

Savunmada operasyon yapılan diğer basın kuruluşları hakkında da benzer ifadelere yer verildi.

Hükümete göre gazeteciler ‘Haber ajansında çalışan örgüt üyeleri’

Operasyonun hedefindeki gazeteciler ise hükümetin savunmasında “örgüt üyesi” olmakla itham edildi. Hükümet savunmasında yargılanan gazeteciler arasında yer alan Dicle Haber Ajansı muhabirleri ve editörleri hakkında kullanılan “Dicle Haber Ajansı’nda çalışan örgüt üyeleri” ifade dikkat çekti.

‘Sarı basın kartları yok, gazeteci değiller’

Hükümet savunmasında yargılanan gazetecilerin sarı basın kartları olmamasını da “gazeteci olmadıklarını” dair delil olarak sundu.

Gazetecilerin çalıştıkları medya kuruluşlarını “yasal olsalar da örgütün amaç ve faaliyetlerine uygun hareket ettikleri tespit edilen bazı medya kuruluşları” olarak tanımlayan hükümet yargılanan gazetecileri de “terörle bağlantılı” olmakla suçladı.

Hükümet gazetecilerin tutuklamaya itirazlarını görmemiş

Hükümet, mahkemenin “özgürlük ve güvenlik hakkı”nı düzenleyen AİHS’in 5’inci maddesinin ihlalinin olup olmadığı yönündeki sorusuna ise gerçek dışı bir yanıt verdi.

Gazetecilerin tamamının tutuklanma kararına itiraz etmelerine rağmen hükümet savunmasında gazetecilerin bu yola başvurmadığını savunup AİHM’den bu başvuruyu reddetmesini istedi. Savunmada hükümet şu ifadelere yer verdi:

Tutuklama, gözaltı ve gözaltı süresinin uzatılması gibi konularda derhal serbest bırakılmanın sağlanması için Sulh Hakimliği’ne itirazda bulunabileceğini belirtmek istemektedir. Bununla beraber, mevcut başvuruyla ilgili olarak, dava dosyasında Davut Uçar dışında başvuru sahiplerinin bu başvuruyu tamamladığını gösteren hiçbir bilgi veya belge bulunmamaktadır.

Haberler ve canlı yayın bağlantıları ‘terör faaliyetiymiş’

Hükümet savunmasında, tıpkı tamamı darbe girişimi soruşturmasında görevden alınan ve yargılanan yargılamayı yürüten savcı ve hakimler gibi gazetecilerin yazdıkları haberleri ROJ TV ile haber aktarımını içeren canlı yayın bağlantılarını “terör faaliyeti” olarak nitelendirdi.

Hükümete göre tutukluluk süreleri hukuka uygun

Gözaltı  ve tutuklamalarının iç hukuka uygun olduğunu savunan hükümet, “Hükümet, başvuru sahiplerinin tutukluluk sürelerinin, uygulanacak cezanın niteliği, soruşturma dosyasındaki sanıkların sayısı, iddianamenin kapsamı, davanın kompleks yapısı ve mevcut delil durumu açısından makul olduğunu düşünmektedir” ifadeleriyle tutukluluk sürelerinin makul olduğunu ileri sürdü.

‘Demokratik toplumun korunması için gerekli ve orantılı bir müdahaleydi’

Hükümet savunmasında gazetecilere dönük operasyonu ve dava sürecini ise şu ifadelerle savundu:

Bu bağlamda, başvuru sahiplerine karşı terör örgütünün üyesi ya da yöneticisi olmaktan soruşturma açılması ve yasada öngörülen hapis miktarlarına göre başvuru sahiplerinin tutukluluk süreleri makul ve orantılıdır.

Hükümet, demokratik toplumlarda, demokratik toplumun korunması, barışın sağlanması ve şiddetin önlenmesi için söz konusu müdahalenin orantılı ve gerekli olduğunu düşünmektedir.