Ana SayfaGüncel‘İmralı raporu’ açıklandı

‘İmralı raporu’ açıklandı

HABER MERKEZİ – Asrın Hukuk Bürosu tarafından açıklanan ‘İmralı raporu’nda, son 6 ayda 56 avukat ve 25 aile ziyareti talebinin reddedildiği belirtildi. “İmralı’yla ilgili gerçeğin gizlendiğinin” belirtildiği raporda, müvekkillerin İmralı Cezaevi’nde tutulduklarına dair tek verinin ise Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yapılan başvurulara verdiği resmi “ret” cevabı olduğu kaydedildi.

Asrın Hukuk Bürosu, “2017 yılının Ocak-Temmuz dönemi İmralı Hapishanesi hak ihlalleri, gelişmeleri ve mevcut duruma ilişkin tespit raporu”nu açıkladı.

Rapor, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde düzenlenen toplantıyla kamuoyu ile paylaşıldı.

Raporda İmralı’da tecrit uygulandığı ifade edilirken, 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından ilan edilen ve halen devam eden Olağanüstü Hal (OHAL) koşullarında bu tecridin ‘derinleşerek sürdüğü’ kaydedildi.

Ulusal ve uluslararası hukuka aykırılığa dikkat çekilen raporda, uygulanan politikalar ve pratikler nedeniyle İmralı’daki durumun ‘hiçbir şekilde haber alamama haline evirildiği’ belirtildi.

Raporda yasaların açıkça tanıdığı haklardan olan avukat ve aile ziyaretlerine, mektup alıp gönderme dahil hiçbir iletişim kurma imkanına müsaade edilmediği de aktarıldı.

Raporda ayrıca Abdullah Öcalan, Hamili Yıldırım, Veysi Aktaş ve Ömer Hayri Konar’ın hala İmralı Cezaevi’nde tutulduklarına dair tek verinin Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yapılan ziyaret başvurularına verdiği resmi “ret” cevabı olduğu da belirtildi.

Avukat İbrahim Bilmez tarafından okunan raporda öne çıkan kısımlar özetle şu şekilde:

  • İmralı Hapishanesi’ne yapılacak ziyaretlerle ilgili keyfilik ve hukuksuzluk devam ediyor.
  • Avukat yasağı yedinci yılına girdi.
  • 2017 yılının ilk 6 ayında yapılan 56 avukat ve 25 aile ziyareti talebi Bursa İnfaz Hakimliği’nin “mahpuslara olağanüstü hal süresince yazılı haberleşme, dışarıyla iletişim kurma ve ziyaretçi kabulü yasaklanmıştır” yönündeki kararı gerekçe gösterilerek keyfi bir şekilde reddedildi.
  • Avukat ve ailenin dışında, aralarında değişik ülkelerden Avrupa Parlamentosu milletvekilleri, sendikacı, akademisyen ve insan hakları aktivistlerinin yer aldığı uluslararası heyetin İmralı’yı ziyaret etmek için Adalet Bakanlığı’dan talep ettiği randevu yanıtsız bırakıldı.
  • Meclis’e sunulan soru önergeleri cevaplanmazken, İmralı gerçeğini gizleme amacı güden açıklamalar yapıldı.
  • Öcalan’la 11 Eylül 2016 yılında yapılan aile görüşünden sonra Öcalan ve diğer üç tutukludan mektup, telgraf ya da faks dahil hiçbir şekilde haber alınamazken, aynı şekilde dışarıdan kendilerine posta yoluyla da ulaşmak mümkün olmadı.
  • Öcalan’ın 11 Eylül’deki aile görüşünde, avukatlarına hitaben bir mektup yazdığını ifade etse de bu mektup avukatlara ulaşmadı, avukatların bu konudaki girişimlerine de olumlu yanıt verilmedi.
  • Avukatların 29 Mayıs 2017 tarihinde müvekkilleri Öcalan’a hem haber almak amacıyla, hem de kendisinin isteği ile Atina İdare Mahkemesi’nde açılmış olan dava hakkında bilgi vermek amacıyla göndermiş oldukları mektup da aynı akıbeti paylaştı. Bu mektuptan da bir cevap alınamadı. Mektubun ulaşıp ulaşmadığına dair bir bilgiye de erişilemedi.
  • İmralı’dakilere diğer hapishanelerdeki on binlerce tutuklu ve hükümlünün yararlanmakta olduğu telefon hakkı ise hiçbir zaman tanınmadı.
  • Son olarak 28-29 Nisan 2016 tarihlerinde İmralı Hapishanesi’ne bir ziyaret gerçekleştiren İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), daha önceki 6 ziyaretin aksine bu ziyaretine ilişkin tespit ve önerilerini içeren raporu 15 ay geçmiş olmasına rağmen Türkiye’nin onayının alınamadığı gerekçesiyle yayınlamadı. Avukatlara göre CPT’nin 29 Ağustos- 6 Eylül 2016 ve 10-23 Mayıs 2017 tarihlerinde Türkiye’deki birçok kapatılma birimini ziyaret edip İmralı Hapishanesi’ne gitmemiş olması İmralı hususunda zımni bir uzlaşı izlenimine işaret.
  • Hiçbir hak tanımaz özel İmralı tecrit rejimi ihdas edilmiş durumda.

Raporda devamla Öcalan ve İmralı’daki diğer tutukluların maruz kaldıkları hak ihlallerine karşı ulusal ve uluslararası mercilere yapılan onlarca başvuru açıklanırken, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde ‘derdest olan’ başvurular sıralandı.

Raporun sonuç bölümü ise şu şekilde:

1999’dan bugüne kadar yaşanan İmralı süreci boyunca tüm ülkede yaşanan deneyimler şunu çok iyi göstermiştir ki, ne zaman ki Kürt meselesine yaklaşım konusunda güvenlik politikaları ön plana çıkarılmışsa İmralı Hapishanesi’nde uygulanan tecrit de bu politikalara paralel bir şekilde derinleştirilmiştir.

Bugün de ülkenin içinde bulunduğu koşullar ile İmralı’daki mutlak tecrit çok açık bir şekilde paralellik göstermektedir. Bir yandan ülke derin bir kaos ve çatışma ortamını yaşarken, diğer yandan da İmralı’da mutlak haber alamama durumu söz konusu olup, her türlü temas engellenmektedir.

Oysa müvekkil Abdullah Öcalan ile en ufak temasın dahi toplumda oluşturduğu olumlu atmosfer net gerçeklik durumundadır. Sn. Öcalan’ın 11 Eylül 2016 tarihinde son olarak kardeşiyle yapabildiği görüşmede bile ısrarla barış çabalarını dile getirmiş olması, mutlak tecrit koşullarında dahi Kürt meselesinde demokratik ve barışçıl bir çözümü yaşam gerekçesi haline getirdiğini bir kez daha göstermiştir.

İnsani, hukuki, politik açıdan kabul edilemez olan, hukukun çöküşü ile inşa edilen mevcut ‘İmralı Sistemi’nin ortadan kaldırılması için bütün kamuoyunu duyarlı olmaya, demokratik tepkilerini dile getirmeye davet ediyoruz.

PKK lideri Abdullah Öcalan ile avukatları en son 27 Temmuz 2011 tarihinde görüşmüştü.

5 Nisan 2015’te HDP heyeti ile gerçekleştirilen görüşmeden sonraki tek temas ise, ancak 50’ye yakın Kürt siyasetçinin gerçekleştirdiği açlık grevinden sonra 11 Eylül 2016 tarihinde yapılan aile görüşmesi olmuştu.