Ana SayfaGüncel‘İnsan hakları anıtını gözaltına alanlar bugün de hak savunucularını tutukladı’

‘İnsan hakları anıtını gözaltına alanlar bugün de hak savunucularını tutukladı’

HABER MERKEZİ – Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Sözcüsü Osman Baydemir, AKP ve MHP’nin içtüzüğü değiştirmesi ile Meclis’in tamamen işlevsizleştirilmek istendiğini vurguladı, “Biz Kürdistan’a Kürdistan, Dersim’e Dersim demeye devam edeceğiz” diye konuştu. İnsan hakları savunucularının tutuklanmasına tepki gösteren Baydemir, Erdoğan’a, şiir okuduğu için tutuklandığında hak savunucularının kendisi için kampanya düzenlediğini hatırlattı. İstanbul’un sular altında kalmasına da değinen Baydemir, “‘Bakın İstanbul’u da Venedik yaptık’ demeleri an meselesidir” sözleriyle kentteki ‘rant politikalarını’ eleştirdi.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) haftalık grup toplantısında konuşan Parti Sözcüsü Osman  Baydemir, gündeme dair açıklamalarda bulundu.

İstanbul’un sular altında kalması

Konuşmasında İstanbul’da bu sabah başlayan sağanak yağış ile meydana gelen sel felaketine değinen Baydemir, şunları söyledi:

20 yıldır kadim şehir İstanbul’u bu hükümet yönetiyor. En büyük afet hükümet eliyle rant politikalarından kaynaklı olduğunu bir kez daha belirtmek istiyorum. İstanbul’da sele bakıp bundan iyi HES çıkar demeleri an meselesidir. Ya da ne ‘Venedik’e bakın İstanbul’u da Venedik yaptık’ demeleri an meselesidir. Fatura bir kez daha İstanbullu vatandaşlarımıza çıkarıldı.

Suruç katliamı

Suruç katliamının üzerinden iki yıl geçtiğini hatırlatan Baydemir, katliam ile savaş döneminin kapılarının açıldığına dikkat çekti.

Suruç katliamının ve katliam ardından Ceylanpınar’da evlerinde ölü bulunan iki polisin ölümlerinin aynı amaçla gerçekleştirildiğini belirtti.

Arka bahçesine dair tek bir gelişme, mesafe kat edilmiş değil. Mahkemeye ‘Ben bu dosyaya müdahil olmak istiyorum’ diyen mağdurlara, ‘Siz nasıl bir zarar gördünüz?’ diye akla ziyan sorular yöneltildi. Bunların zihniyetinde o saldırının mağduru olabilmek için sadece ve sadece hayatınızı yitirmiş olmanız gerekiyor. O günün zihniyeti bugünün yargı zihniyetinde kendisini bir kez daha gösteriyor.

Suruç katliamı bir dönemin kapatılması savaş döneminin açılmasıdır. Aynı zamanda Ceylanpınar’da iki polisin evinde katledilmesinin sürecidir. Katiller aynı saikin ürünüdür.

Kanla gözyaşıyla iktidar devşirenlerin hiçbiri bu iktidardan hayır görmemiştir, sizler de hayır görmediniz, görmeyeceksiniz. Defalarca Suruç ve Ceylanpınar araştırılsın, gerçekler ortaya çıkarılsın dediğimizde, bugünün iktidarı muhalefetin sesine kulak vermek yerine başka darbelerin hesabını yapıyordu.

‘Kravatlı darbe’ nitelemesi

Baydemir, OHAL’in darbe 15 Temmuz’da darbe girişiminin yaşandığı gece hayatını kaybedenlere ihanet olduğunu da belirtti.

AKP’nin başarıya ulaşmayan cunta kalkışmasını hayata geçirdiğini belirten Baydemir sözlerini şöyle sürdürdü:

Cunta hayat bulmuş olsaydı ne tür bir politikanın bu ülkeyi beklediğini 12 Eylül’den biliyoruz ki, başarıya ulaşamayan cunta kalkışmasını AKP adım adım hayata geçirmiştir.

20 Temmuz’da OHAL rejimine geçiş sağlandı. Darbenin başarıya ulaşamadığı dönemde ‘Bu Allah’ın lütfu’ deyip kendi darbesini gerçekleştirdi. Bu parti adına darbeye karşı deklarasyona imza atan liderleri cezaevine atmak, hayatını yitirenlerin ruhuna en büyük ihanetlerden birisidir. Darbe gerçekleşmiş olsaydı eş başkanlarımız yine cezaevinde olacaktı.

Kravatlıdan gelen darbenin de apoletlinden gelen darbeyle aynı sonuca yol açtığı açıktır. Dolayısıyla apoletli darbenin de kravatlı darbenin de, her ikisinin de canı cehenneme!

Darbenin siyasi ayağı nerede? Henüz yanıtlanmamış onlarca soru var. Çıkmış AKP Genel Başkanı, her fırsatta Fethullah Gülen’i suçluyor. Peki, sen Fethullah Gülen’in bu ülkeye gerçekten gelmesini istiyorsan neden her fırsatta asacağım, keseceğim, lime lime doğrayacağım açıklaması yapıyorsun.  Sen bilmiyor musun ki ölüm cezasının tartışıldığı bir ülkede iade olmaz. Yargının bağımsız olmadığı bir ülkede iade olmaz. Çok iyi biliyorsun. Bildiğin için böyle konuşuyorsun. Çünkü onun gelmesini yargılanmasını ve konuşmasını istemiyorsun. Niye istemiyorsun biliyor musun? Sen de biliyorsun, Allah da biliyor.

Demirtaş’ın davasının Yasin Börü dosyasıyla birleştirilmesi: ‘Talimat Erdoğan’dan’

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın yargılandığı dosyanın Yasin Börü dosyası ile birleştirilmesi talimatının AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geldiğini de söyleyen Baydemir, şöyle devam etti:

Eğer ki gerçekten o 53 kişinin bir tanesinin hayatını yitirmesinde HDP’nin, Selahattin Demirtaş’ın miskali zerre kadar dahiliyeti varsa ve sen bunun delilini ortaya koymazsan en büyük siyasi yalancı sensin. Cezaevine konulmuş muhatabın, rakibin, için rahat etmiyor, meydanı da boş bulmuşsun, salladıkça sallıyorsun.

Açlık grevindeki Gülmen ve Özakça

132 gündür açlık grevinde olan tutuklu eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın durumuna da dikkat çeken Baydemir, iki eğitimcinin ‘vicdan duruşunda, vicdan orucunda’ olduğunu belirterek “Allah aşkına, taş eriyor ama bunların duruşunda tık yok” diyerek Hükümeti eleştirdi.

Baydemir,  herkesin cezaevinde fotoğraf çekmeye hakkı olduğunu ancak Gülmen ve Özakça’ya bu hakkın tanınmadığını belirterek “Çünkü Nuriye ve Semih’in bedeninin erimesi onların iktidarının nasıl bir zulmün içinde eridiğinin göstergesi, vesikası olacak, bundan korkuyorlar” dedi.

HDP Sözcüsü, Allah korusun, Nuriye ve Semih’in başına bir şey gelirse sadece onların başına gelmiş olmayacak. Bu ülke 80 milyonuyla en azından iktidarın bu zulmüne sessiz kalanların vicdanı da ölecek. Vicdanların ölmemesi için herkesi çaba göstermeye davet ediyoruz” diye konuştu.

Tutuklanan hak savunucuları

Günlerdir gözaltında olan hak savunucularından altısının tutuklanmasına ilişkin de açıklamalarda bulunan Baydemir, insan hakları savunucularının daha önce Erdoğan’ı savunduklarını hatırlattı:

Önce cumhuriyet tarihinde ilk defa insan hakları anıtı gözaltına alındı. Sadece insan hakları anıtı değil, bugün insan hakları savunucuları da tutuklandı. Onlara sorsan, hükümete sorsan, insan hakları savunucuları teröristtir. Onlar yaşam hakkını, ifade özgürlüğünü, örgütlenme özgürlüğünü savunurlar. Ey AKP Genel Başkanı, hatırlar mısın, sen bir şiri okumuştun, Vallahi öyle pek güzel de bir şiir değildi. O şiiri okumandan dolayı cezalandırıldın. Cezaevine konuldun. Bu tutukladığın hak savunucuları var ya senin fikir hürriyetin için kampanya düzenledi. Ben de onlardan bir tanesiydim. Bugün olsa, insan hakları savunucuları aynı şeyi yine yaparlar. İnsan hakları savunucuları mı terörist yoksa insan hakları savunucularını cezaevine koyanlar mı suçlu? Takdiri halklarımıza bırakıyorum.

‘Bağımsızlık referandumu’

Baydemir dün gerçekleşen Milli Güvenlik Kurulu’nda Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bağımsızlık referandumuna karşı bir bildiri yayınlanmasını da eleştirerek “Sen Kürtleri kardeşin olarak görseydin bağımsızlığı tehlike olarak görmezdin” dedi.

Goebbels benzetmesi

İçtüzükle Meclis’e getirilen kısıtlamalara da değinen Baydemir, Nazi Almanyasının Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in yöntemlerini hatırlatarak da sözlerini şöyle noktaladı:

Meclis tamamen işlevsizleştirilmek isteniyor, iktidarın noteri haline getirilmek isteniyor. Bir fotoğraf göstersem ceza verilecek. Çünkü gerçeğin açığa çıkarılması para cezasıyla yok edilmeye çalışılacak. Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ’ın fotoğrafını göstermek suç sayılacak. Kürt halkı dediğimizde, Kürdistan dediğimizde, Dersim Katliamı, Koçgiri Katliamı Çorum Katliamı dediğimizde bu cezalandırılabilecek. İşçi cinayetleri, kadın cinayetleri dediğimizde cezalandırılabilecek. Unuttukları bir şey var. Dünya yuvarlaktır, dünya kendi etrafında dönüyor diyenleri de yargıladılar. Ama onlar, iddialarından vazgeçmediler. Onlar vazgeçmiş olsalardı, bugün belki dünya düzdür diyenler olacaktı. Dolayısıyla biz Kürdistan’a Kürdistan demeye devam edeceğiz. Kürt halkına Kürt halkı demeye devam edeceğiz, Dersim’e Dersim demeye devam edeceğiz. İnsana insan demeye devam edeceğiz. Yalan söyleyenlerin yalanlarını deşifre etmeye devam edeceğiz.

Bu yol çıkmaz yoldur. Bu yol faşizmin yoludur. Faşizmden hiçbir toplum, hiçbir siyaset kazançlı çıkmamıştır. Goebbels’in yöntemleri politik yalanlarının bu ülkede bir tezahürü olacaktır, ama eninde sonunda faşizm kaybedecektir. Onun için, adalet için, eşitlik için, özgürlük için durmayacağız, faşizmi durduracağız. Susmayacağız faşizmin sesini soluğunu solduracağız.