Ana SayfaGüncelTutuklu hak savunucuları: Rehin olarak tutuluyoruz, insan haklarını savunmak dışında bir suçumuz yok

Tutuklu hak savunucuları: Rehin olarak tutuluyoruz, insan haklarını savunmak dışında bir suçumuz yok

HABER MERKEZİ – CHP milletvekilleri, Büyükada’da gözaltına alınarak tutuklanan hak savunucularıyla cezaevinde görüştü. Görüşmede “Rehin olarak tutuluyoruz” diyen Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser, “İnsan haklarını savunmak dışında bir suçum yok” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ve Grup Başkanvekili Özgür Özel, İstanbul Büyükada’da düzenledikleri toplantıya yapılan polis baskınıyla gözaltına alınıp tutuklanan 8 hak savunucusundan Nalan Erkem, Özlem Dalkıran, İdil Eser, Veli Acu ve Günal Kurşun ile Silivri Cezaevi’nde görüştü.

Cumhuriyet’te yer alan habere göre CHP’liler, Almanya vatandaşı Peter Staudtner ve İsveç vatandaşı Ali Gharavi ile görüşme başvurularına Adalet Bakanlığı’ndan yanıt alamadı.

Heyet görüşmelerin ardından izlenimlerini ve aktivistlerin anlattıklarını rapor haline getirdi.

Raporda tutuklu hak savunucularının görüşmelerdeki aktarımlarına da yer verildi.

Tutuklu hak savunucularının heyete aktardıkları şöyle:

‘İnsan haklarını savunmak dışında bir suçum yok’

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser: Sağlığım iyi sayılır ancak dışarıdayken kanser şüphesiyle takip ediliyordum. Bu takibin devam etmesi gerekiyor. OHAL kuralları ve KHK kısıtlamaları uygulandığı için birinci derece yakınlarımla görüşebilirim. Ancak birinci derece yakınım yok. Kimseyle görüşemiyorum. Almanya’ya karşı rehin tutuluyoruz ama biz Alman değiliz. Af Örgütü’nün Türkiye Direktörü’yüm. Af Örgütü’nün Türkiye Şubesi Başkanı Taner Kılıç da başka bir dosyadan tutuklandı, ByLock’çu olduğu ve benim Taner ile telefon görüşmeleri yaptığım söyleniyor. Taner byLock’çu mu bilmiyorum. Af Örgütü’ne FETÖ sızdı diye haksız bir dezenfarmasyon vardı. Şimdi bunu önümüze getiriyorlar. Türkiye’nin durumunu ortaya koyan raporları FETÖ’nün yazdığı iddia ediliyor ama biz rapor yazmayız, bizler veri toplarız. Tutuklanma sebeplerimden biri de Nuriye ve Semih için eylem yapılmasını talep ettiğim bir Whatsapp mesajı. İnsan haklarını savunmak dışında bir suçum yok.

‘Dün başkaları için bugün kendimiz için insan haklarını savunuyoruz’

Yurttaşlık Derneği üyesi Özlem Dalkıran: 5 Temmuz günü polis toplantımızı bastı. Kapı açıktı, toplantı havuzun yanında camlı prefabrik bir yerde yapılıyordu, yani gizli olması mümkün değil. Her kesimden insanın hakkını savunduk. Af Örgütü medya sorumlusu iken Recep Tayyip Erdoğan serbest bırakılsın diye kampanya yapmıştık, başörtüsü için de kampanyalar yaptık. Bizler için haksızlığa uğrayanların kimliği önemli değil. Bizler halk ile devlet arasındaki son halkayız, gitgide daralan küçücük bir tamponuz, mağdurun sesini duyurabildiği son çareyiz. Bunu da ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Dün başkaları için insan hakkını savunduk, bugün kendimiz için savunuyoruz. Gizli tanık olduğu düşünülen tercümanlardan biri çok kötü tercüme ediyordu. Uyardık, kompleks yapıp şikâyet etmiş olabilir ya da bu toplantıdan haberi olanlar bu gizli tanığı buraya yerleştirmeyi başarmış olabilirler. Casus nasıl olunuyor, inanın bilmiyorum.

‘Tecritteyim’

Veli Acu: Tecritteyim, yanımda kimse yok. Yalnız kalma fobim var, evde bile yalnız kalmaya tahammülüm yok. Sol gözüm protez, iki günde bir bakımı yapılması lazım ancak 20 günde bir bakım yapabiliyorum. Bana psikolojik olarak biri lazım. 36 gündür tecrit altındayım. Şöyle bir pazarlığı dahi kabul ederim: Bana her gün birkaç tokat atsalar zorlanmam ama bu tecrit benim akıl sağlığımı zorluyor, bir değil iki yıl kalırım, yeter ki yanıma birini versinler. Hitler’in gaz odalarına götürülen mahkûmlar gibi hissediyorum kendimi. Tek başıma bir odaya sokulmak, gaz odasına sokulmak gibi. Adadaki toplantıya BM Dünya Gıda Programı Gaziantep Ofisi’nde programı yürüten kişi olarak katıldım. Bir BM çalışanını tutuklayamazlar, bu nedenle BM nota verdi. BM’de çalıştığım sırada Kalkınma Bakanlığı’nda çalışan biri beni aramış ve BM’ye iş başvurusu için bilgi almış. Bu kişi işten atılmış ve telefonunda ByLock varmış. Bu nedenle tutukluyum.

‘Uydurma ve yalanlardan oluşan şeylerle suçlanıyoruz’

Nalan Erkem: Uydurma ve yalanlardan oluşan şeylerle suçlanıyoruz. Bana İştar Gözaydın ile 7 kez görüşme yaptığım söylendi. Gözaydın bir süre tutuklu kaldıktan sonra şimdi serbest. Zirve Yayınevi davasının avukatıyım. Davada taraflara sunulmuş ve TBMM’ye de sunulmuş bir belge var. Bu belgenin neden bende olduğunu soruyorlar. Meclis Komisyonu’na da sunulmuş bir belgenin bir avukatta bulunması nasıl suç olabilir? Aynı dosyadan tutuklandığım Özlem ve İdil ile birlikte kalmak istiyorum. Soruşturma sırasında FETÖ’nün adı yoktu. Biz solcuyuz, hapishanede öğrendik ki FETÖ ile ilişkilendirilmişiz. Bizim FETÖ ile ne ilgimiz var? FETÖ ile irtibatlandırılmak kadar absürd ve onur kırıcı bir şey olamaz. KHK kısıtlamaları canımıza okuyor. Sürekli kan kaybediyorum ve cezaevi doktorunun başedemediği bir sorunla karşı karşıyayım. 40 gündür bir uzman hekime ulaşılıp, bu rahatsızlığım durdurulamadı. Kendimi dermansız ve güçsüz hissediyorum.

Ne olmuştu?

Çeşitli insan hakları kuruluşlarından temsilciler, insan hakları savunuculuğu çalışmalarını daha güvenilir, sağlıklı, güvenli ve etkin hale getirmek için bilgi ve tecrübe alışverişinde bulunmak üzere 2 Temmuz 2017 Pazar günü beş günlük bir çalışma için İstanbul Büyükada’da bir araya gelmişti.

5 Temmuz Çarşamba günü, sabah saat 10 sularında bir ihbar olduğu iddiasıyla hak savunucularının toplantısına polis tarafından baskın yapılmış ve çalışmaya katılan insan hakları savunucuları Veli Acu, Özlem Dalkıran, Nalan Erkem, İdil Eser, Ali Gharavi, Günal Kurşun, Şeyhmus Özbekli, Peter Steudtner, Nejat Taştan, İlknur Üstün gözaltına alınmıştı.

10 insan hakları savunucusu yaklaşık iki hafta sonra mahkemeye çıkarılmışlardı.

Hak savuncularından İdil Eser, Ali Ghavari, Peter Steudtner, Veli Acu, Günal Kurşun ve Özlem Dalkıran tutuklanmıştı.

Nalan Erkem, Şeyhmus Özbekli, Nejat Taştan, İlknur Üstün’ün ise “adli kontrol” şartıyla serbest bırakılmasına karar verilmişti.

Serbest bırakıldıktan sonra haklarında yakalama kararı çıkartılan Nalan Erkem ve İlknur Üstün tutuklanmış ve tutuklu hak savunucularının sayısı 8’e yükselmişti.