Ana SayfaDünyaAlmanya’da seçimin ‘kazananı’: 5 maddede AfD

Almanya’da seçimin ‘kazananı’: 5 maddede AfD

HABER MERKEZİ – Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in Naziler olarak nitelendirdiği aşırı sağcı AfD partisi, yüzde 12,6 oy alarak Federal Meclis’e üçüncü parti olarak girdi. Peki, daha dört yıl önce kurulan AfD neyi savunuyor ve dünyadaki gelişmekteki olaylara karşın hangi tutumu takınıyor?

Almanya’da düzenlenen genel seçimlerde aşırı sağcı Almanya için Alternatif’in (AfD) Federal Meclis’e üçüncü parti olarak girmesiyle Almanya meclisinde yeni bir dönem başladı.


Almanya’da seçim: Merkel yeniden başbakan, aşırı sağcı AfD üçüncü parti


Hızlı bir yükseliş gösteren AfD, yüzde 12,6 oranında oy alarak Federal Meclis’in üçüncü büyük partisi olurken, sandalye sayısı ise 94 oldu.

Peki, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana meclise giren en radikal sağcı grup AfD bugüne nasıl geldi?

İşte 5 maddede AfD’nin DW Türkçe tarafından derlenen politikaları:

AfD neyi savunuyor?

Almanya İçin Alternatif partisinin eyalet seçimlerinde elde ettiği başarılar, Angela Merkel’in özellikle Suriye ve diğer Arap ülkelerinden gelen mültecilere yönelik olarak yürüttüğü “Hoşgeldiniz” politikasının yarattığı tepkiye dayandırılıyor.

2015 yılından bu yana Almanya’ya gelen mülteci sayısı 1,5 milyon.

2013’te Euro karşıtı bir parti olarak kurulan AfD, Avrupa sınırlarının kapatılması, Almanya ulusal sınırındaki kontrollerin sıklaştırılması ve mülteci kamplarının Almanya dışında kurulmasını talep ediyor.

Parti ayrıca sığınma hakkı reddedilenlerin ülkeden derhal sınır dışı edilmesini istiyor.

AfD’ye göre Almanya’da kalmasına izin verilecek az sayıdaki mülteci Alman toplumuna tamamen entegre olmak zorunda. Parti Alman kültür ve dilinin önceliğini vurgularken, İslam’ın Alman toplumunun bir parçası olmasını reddediyor.

AB’ye yönelik tutumu

Parti kurulduğu 2013 yılında Yunanistan gibi borcu yüksek Avrupa Birliği üyelerine ekonomik yardım yapılmasına karşı çıkıyordu.

AfD, 2013 yılındaki genel seçimlerde yüzde 5’lik barajı geçmeyi başaramadı ancak 2014 yılında düzenlenen Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde yüzde 7,1 oy aldı. Partinin ilk siyasi başarısı buydu.

Parti “Avrupa Birleşik Devletleri” fikrini reddederek birliğe üye ülkelerin ulusal sınırlara çekilmesini ve Euro para biriminin kaldırılmasını istiyor.

AfD’nin Türkiye politikaları

Almanya İçin Alternatif partisi, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkıyor.

Türkiye’ye yönelik sert açıklamalar yapan partinin ilk çıkışlarından biri Türkiye’de 16 Nisan’da yapılan Anayasa değişikliği referandumu döneminde oldu.

O dönem partinin yönetim kurulu üyesi olan ve ardından Alexander Gauland ile partinin eş başkanlığına seçilen Alice Weidel, referandumda ‘Evet’ oyu kullanan Almanyalı Türklerin, ülkelerine geri dönmelerini talep etmişti.

Partinin diğer eş başkanı ve Federal Meclis seçimleri için liste başı adayı Gauland, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olduğunu ve bu bağlamda tüm mali yardımların kesilmesi gerektiğini savunmuş, “Erdoğan, Yeni Osmanlıcı siyaset gütmediği sürece Türkiye’nin NATO üyeliğinin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum” diye de eklemişti.

İslam’a ve Müslümanlara bakışı

Almanya İçin Alternatif partisi, İslam’ın siyasi bir doktrin olduğunu savunuyor.

Alexander Gauland bu görüşlerine, “din özgürlüğünün İslam dininde yeri olmamasını” gerekçe gösteriyor.

Parti, “dini bir emperyalizm olduğu” gerekçesiyle minare ve ezanının yasaklanmasından yana tavır alıyor.

Kendisi de eşçinsel olan AfD eş başkanı Alice Weidel, Müslümanların yoğunlukta olduğu “sorunlu semtlerde” eşcinsellere yönelik şiddet içeren saldırılar düzenlendiğini belirtiyor.

Weidel, özgürlüklerin tehlike altında olduğunu savunuyor.

Partiler AfD için neler söylüyor?

Almanya Başbakanı Genel Başkanı Angela Merkel, partisinin seçimden zaferle çıktığının kesinleşmesinin ardından AfD’nin meclise girmesi sonrası kendilerine “büyük bir görev” düştüğünü belirtti.

Seçimden önce SPD’li Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel ise AfD’nin federal meclise girme olasılığına karşı “O zaman İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez parlamentoya yine gerçek Naziler girmiş olacak” ifadesini kullanmıştı.

Sosyal Demokrat Parti SPD’nin başbakan adayı Martin Schulz, AfD’nin seçimde başarı kazanmasının utanç verici olduğunu ve bu durumun Almanya’nın itibarını zedeleyeceğine dikkat çekmişti.

Hristiyan Sosyal Birlik partisi (CSU) Genel Sekreteri Andreas Scheuer, AfD’nin gerçekte Alman devletini tanımayan ve ona karşı mücadele eden bir yalan partisi olduğunu ifade ederken, Sol Parti Eş Başkanı Katja Kipping de AfD’nin üçüncü parti olması olasılığına yönelik, “Bu ülke için, içeriye ve dışarıya doğru yıkıcı bir işaret olur” demişti.