Ana SayfaGüncelAltan kardeşler ve Ilıcak’ın yargılandığı davada tahliye çıkmadı

Altan kardeşler ve Ilıcak’ın yargılandığı davada tahliye çıkmadı

HABER MERKEZİ – Aralarında Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın da bulunduğu 17 kişinin yargılandığı ’15 Temmuz darbe girişimi medya davası’ olarak bilinen davanın ikinci duruşmasında savunma yapan Nazlı Ilıcak, ‘Menfaat peşinde olmadığım için içerdeyim’ dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Ilıcak’a, “Bildiğiniz menfaat peşinde olanların isimleri var mı?” diye sordu. Ilıcak ise heyet başkanına “FETÖ ile göbek bağı olanların hepsi dışarda” yanıtını verdi. Ahmet Altan ise savunmasında “Devleti silahlı çeteden ayıran yargıçların varlığıdır” dedi. Mehmet Altan da “Savcılık tarafından Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanmayan, yani suç olmayan bir “suçlamayla” gözaltına alınmam, tutukluluğumun niteliğinin hukukla hiçbir ilgisi olmadığını başlangıç itibariyle zaten ispatlıyor” ifadelerini kullandı. Tutuklulara tahliye kararının çıkmadığı dava 13 Kasım’a ertelendi.

Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın da aralarında bulunduğu 17 kişi yargılandığı ’15 Temmuz darbe girişimi medya davası’ olarak bilinen davanın ikinci duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’ndeki 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşmaya tutuklu gazeteci Ahmet Altan SEGBİS ile katılırken, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak ve tutuklu bulunan 3 kişi hazır bulundu.

Dava kapsamında bir kişi tutuksuz yargılanırken 10 kişi hakkında yakalama kararı bulunuyor.

Duruşmayı, İtalya Başkonsolosu, İsveç Konsolosluğu yetkilileri, HDP Milletvekili Altan Tan, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve AKP Milletvekili Nurettin Yaşar, gazeteci Hasan Cemal, RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ile sanıkların yakınları izledi.

Ilıcak: FETÖ ile göbek bağı olanların hepsi dışarda

Duruşmada ilk olarak gazeteci Nazlı Ilıcak savunma yaptı.

Ilıcak, “Tutukluluğumun devamına karar verirken ‘somut delilleri’ gerekçe gösterdiniz. ‘Somut deliller’ konusunda hiçbir açıklama yapmadınız. Ben 3 aydır soruyorum kendime ‘somut deliller’ nelerdir. Sizi tereddütte sevk eden düşünceler varsa söylemelisiniz” dedi.

Savcının kendisine yöneltilen iddiaları ispatlamak zorunda olduğunu dile getiren Ilıcak, şunları söyledi:

Nazlı Ilıcak darbeyi önceden biliyordu, iddiasını kanıtlamak zorunda iddia makamı. ‘Nazlı Ilıcak darbeyi biliyordu ve buna zemin hazırlamak için yazılar yazıyordu’ iddiasını da kanıtlamak zorundasınız. Ben Sulh Konseyi üyesi mi olacaktım? Ben bakan mı olacaktım? Bank Asya’dan para alıp villa mı aldım ben? Bunları kanıtlamak zorundasınız. Kaç yaşında bir insanım hiçbir zaman menfaat peşinde olmadım. Menfaat peşinde olmadığım için içerdeyim.

Bunun üzerine mahkeme heyeti başkanı Ilıcak’a, “Bildiğiniz menfaat peşinde olanların isimleri var mı?” diye sordu. Ilıcak ise heyet başkanına “FETÖ ile göbek bağı olanların hepsi dışarda” sözleri ile yanıtladı.

Salonda izleyicileri “ayakta kalanı dışarı atarım” şeklinde uyaran mahkeme başkanı, duruma müdahale etmek isteyen avukatı ise “Avukat bey müdahale etmeyin, sizi de dışarıya atmayayım” şeklinde uyardı.

‘Devleti silahlı çeteden ayıran yargıçların varlığıdır’

Ilıcak’ın ardından Ahmet Altan’ın savunmasına geçildi.

“Devleti silahlı çeteden ayıran yargıçların varlığıdır” diyen Altan’ın savunmasından satırbaşları şöyle:

İnsanların bir dinin çevresinde toplanmalarını sağlayan inanç, onların Tanrı’nın dürüstlüğüne olan güvenlerinden kaynaklanır. Tanrı yalan söyleyemez. Yalan söylediğinde Tanrı, tanrılık vasfını kaybeder.

Eski çağlarda bir armut ağacına tapan bir pagan kabile bile o ağacın dürüstlüğüne, söz verdiği vakitte, söz verdiği meyveyi doğuracağına inanırdı. İnsanlık yaratıldığından beri, insanlar dürüstlüğüne güvendikleri bir gücün etrafında toplanır, o güce tapar, kendilerini o güce emanet ederler.

Devleti silahlı çeteden ayıran yargıçların varlığıdır. Bu kadar hayati bir öneme sahip olan yargıcı, yargıç yapan nedir peki? Diploması, cübbesi, kürsüsü değildir. Yargıcı yargıç yapan onun nerede ise tanrısal bir dürüstlüğe sahip olması ve insanların en küçük bir kuşku duymadan bu dürüstlüğe inanmasıdır.

‘Suç olmayan bir suçlama, hukuksal bir skandal’

Ahmet Altan’ın ardından ise Mehmet Altan’ın savunmasına geçildi.

Savunması için kitaplarını getirmesine yine izin verilmediğini söyleyen Altan şunları söyledi:

Savcılık tarafından Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanmayan, yani suç olmayan bir “suçlamayla” gözaltına alınmam, devamında böylesine bir hukuksal skandalın bir Sulh Ceza Hâkimliği tarafından onaylanması bir yılı aşan tutukluluğumun niteliğinin hukukla hiçbir ilgisi olmadığını başlangıç itibariyle zaten ispatlıyor.

Darbe olacağını çok önceden, 2 Nisan 2016 tarihinde ısrarla yazan Fuat Uğur neden soruşturmadan azade? Savcı, “darbeyi bildiğimizi” neden ispat etmiyor, somut kanıt, belge göstermiyor? Gösteremez, çünkü böyle bir vakıa söz konusu değil. Darbeyi konuştuğumuz da koca bir yalan, bir algı operasyonu gayreti.

Yırtık, eski seyahatlerden kalan 1 dolara beyhude bir anlam yükleme çabası var.

Ben örgüt üyesi olmadığıma göre, F serisi 1 doları neden, niçin, hangi maksatla saklayacağım?

Duruşma 13 Kasım’a ertelendi

Savunmaların ardından savcı açıkladığı mütalaasında sanıkların “kaçma şüpheleri” olduğu iddiasıyla tutukluluklarının devamını talep etti.

Mahkeme ise ara kararında tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 13 Kasım’a erteledi.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Musa Anter Gazetecilik Ödülleri’nin sahipleri belli oldu
Sonraki Haber
Trump: Kuzey Kore’yi tamamen yok etmekten geri durmayız