Ana SayfaGüncelTribünde tek başına gol sevinci yaşayan Gençlerbirliği taraftarı konuştu: Enteresan ve gurur vericiydi

Tribünde tek başına gol sevinci yaşayan Gençlerbirliği taraftarı konuştu: Enteresan ve gurur vericiydi

HABER MERKEZİ – Trabzonspor-Gençlerbirliği maçında tek başına Gençlerbirliği’ni destekleyen ve büyük bir gol sevinci yaşayan Fazlı Nas o anları anlattı. Endüstriyel futbolu da eleştiren Nas, “Türkiye bu oyunda ayrışmayı, kutuplaşmayı ve kavgayı seviyor” dedi ve ekledi: “Futbola evrensel bakan biri olarak, renklerin birbirine karışması, futbolun sadece bütünleştirici ve ilham verici bir oyun olmasının önünü açacaktır ve yine maalesef ki bu bazılarının hoşuna gitmeyecektir”.

10 Eylül’de Trabzon’da oynanan Trabzonspor-Gençlerbirliği maçı 3-1’lik skorla ev sahibi takımın galibiyetiyle sonuçlanmıştı.

Ancak maçın sonucundan çok Gençlerbirliği tribününde yalnız başına olan bir taraftarın gol sevinci görüntüsü konuşulmuştu.

Deplasmandaki Gençlerbirliği’ni tribünde tek başına destekleyen taraftar Fazlı Nas’ın gol sevinci, gündem olmuştu.

O taraftar soL’dan Barış İplikçi’ye o anları anlattı ve Türkiye’deki futbol endüstrisine dair değerlendirmelerde bulundu.

“Stadyumda tek başıma olmak gurur vericiydi”

Gençlerbirliği taraftarı Nas, “Tribünde tek başına olmak nasıl bir histi?” sorusuna şu yanıtı verdi:

Öncelikle, haklarını vermek gerek, ilk yarının sonuna doğru iki kişilik bir aile geldi ve maçı üç kişi tamamladık. Gol, ilk yarının başlarında geldiği için golde ve ilk yarı boyunca yalnız başınaydım.

40 bine yakın kişinin olduğu stadyumda tek başıma olmak, benim için çok enteresan ve gurur verici bir durumdu. Gol sevincimin, tabiri caizse ‘çılgınca’ olmasında, takımın geçirdiği zor günler ve bir Trabzonlu Gençlerbirliği taraftarı olarak tribününde yalnız oluşumun yarattığı baskının etkisi büyüktü.

“Türkiye bu oyunda ayrışmayı, kutuplaşmayı ve kavgayı seviyor”

Nas ayrıca endüstriyel futbola dair eleştirilerini de aktardı. Gençlerbirliği taraftarlarının ciddi çoğunluğunun, hayata baktığı yerden futbolu anlamlandırdığını belirten Nas, şunları söyledi:

Lüks kıyafetlere bürünmek, lüks araçlara binmek, cepte bulunan paranın miktarı, bunlar asla önemli değil bizim için. Bizim hayatlarımızda emek, sevgi, sadakat gibi duygular fazlasıyla ön plandadır ve bu sebeple gözle görülen, elle tutulan bazı somut şeylerin eksikliği bizim için hep gurur kaynağı olmuştur. Bu noktadan futbola baktığımızda, büründüğü mütevazı kimliği, tribün kültürüyle ve onurlu hikayesiyle üzerine titrediğimiz Gençlerbirliği Kulübü’nün, stadyumu uluslararası finans gruplarının büyük (!) hizmetleriyle yapılan, vergi borçları devlet büyükleri tarafından yapılandırılan, belediye ve kodaman destekli takımların bulunduğu sportif organizasyonlarda bizce en büyük başarısı, kendine has duruşudur.

Gençlerbirliği, hikayesi bakımından oldukça özel bir kulüptür. Taraftarlarının aidiyet duygusu fazlasıyla yüksektir. Türkiye’de ilgi odağı olan takımlar, ya endüstriyel futbolun ekonomik ve görece siyasi amaçlarla empoze ettiği futbol kulüpleri ya da semt ve şehir takımları olmuştur. Bu futbol endüstrisinin temeli atılana dek ‘okul takımı’ olarak faal olan Gençlerbirliği, endüstriyel futbolun dönüşüm dinamikleri içerisinde ciddi hasarlar gördü. Bu çarkın dişlileri arasında ayakta kalabilmek için ekonomisi büyük olan takımların eksiklikleri üzerinden (altyapı, oyuncu gelişimi vb.)  pragmatist yaklaşımla ticari faaliyetlerde bulundu.

Bu yüksek standartlar içinde Gençlerbirliği, varlığını korumak için elbette endüstri içerisinde kendine yer bulmuş fakat bunu bir mecburiyet olarak görmüş ve kuruluşuna vesile olan misyonunu korumaya devam etmiştir.

Gençlerbirliği tribününde tek başına takımını destekleyen Nas, Türkiye’de olması gereken futbol ve tribün temennisini de şöyle anlattı:

En büyük sorunların başında elektronik bilet uygulaması geliyor. Hala ne işe yaradığını anlayamadığımız elektronik bilet uygulamasından önce de tribünler, suçlu suçsuz gözetilmeksizin kapatılmıyor muydu?

Ayrıca bu ülke, bu oyunda ayrışmayı, kutuplaşmayı ve kavgayı seviyor. Öyle ki, tribünler kendi içinde ideolojik ve toplumsal sebeplerle gruplara ayrılmış durumda. Benim karamsarlığa büründüğüm için böyle söylediğimi düşünebilirsiniz, ama ülkenin bu anlamdaki gerçeklerini kabul etmek gerekir diye düşünüyorum.

Genel anlamda ise, futbola evrensel bakan biri olarak, renklerin birbirine karışması, futbolun sadece bütünleştirici ve ilham verici bir oyun olmasının önünü açacaktır ve yine maalesef ki bu bazılarının hoşuna gitmeyecektir.

Previous post
Plajda bira içen kadınlara önce taciz sonra gözaltı: 'Çevreye rahatsızlık verdiniz' cezası
Next post
Avrupa Komisyonu: AKP, AB müzakerelerinin çökmesi için zemin yaratıyor