Ana SayfaGüncelCHP’ye içeriden eleştiri: ‘Kürt siyaseti ile birlikte görünmeme’ anlayışı gözlere inen perde oldu

CHP’ye içeriden eleştiri: ‘Kürt siyaseti ile birlikte görünmeme’ anlayışı gözlere inen perde oldu

HABER MERKEZİ –  Hem hükümetin hem de partisinin Irak Kürdistan Bölgesi’nde düzenlenen referandum sürecinde aldığı tavrı eleştiren CHP Hatay Milletvekili Hilmi Yarayıcı, “Kendi Kürtlerinle ortak yaşama iradesini gösterme, kendi Kürt sorununu çözme, ondan sonra Irak Kürdistanı bizim için ulusal tehdittir deyip sınırda savaş tatbikatlarıyla gözdağı vermeye çalış. Bir halk, bağımsızlık yönünde bir irade ortaya koyuyorsa, o iradeye saygı göstermek görevimdir. Nokta!” dedi. Partisinin dokunulmazlıkların kaldırılması dönemindeki tavrına ilişkin de konuşan Yarayıcı, “‘Kürt siyaseti ile birlikte görünmeme’ anlayışı gözlere inen perde oldu. CHP Kürt fobisini bir kenara bırakmalı” diye konuştu.

Grup Yorum’un eski solistlerinden CHP Hatay Milletvekili Hilmi Yarayıcı, sınır ötesi tezkeresinden, Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki referanduma, milletvekili dokunulmazlıkları konusunda partisinin tutumundan, “CHP’nin solunun nasıl bir siyaset üreteceğine” bir çok konuda çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Artı Gerçek’ten Emre Ünsallı’ya konuşan Yarayıcı, Irak Kürdistan Bölgesi’nde düzenlenen  bağımsızlık referandumu konusunda partisinin tavrının aksine Kürtlerin iradesinin kabul edilmesi gerektiğini söyledi.

‘Bir halk bağımsızlıktan yana irade koyuyorsa saygı göstermek görevimdir. Nokta!’

Referanduma karşı basının tavrını hükümet ve muhalefetten gelen açıklamaları eleştiren Yarayıcı, şunları söyledi:

Yandaş basın her gün savaş diliyle yüz yıllık emperyal niyetlerin gerçekleştirilmesi çağrısında bulunuyor. Kendi Kürtlerinle ortak yaşama iradesini gösterme, kendi Kürt sorununu çözme, ondan sonra Irak Kürdistanı bizim için ulusal tehdittir deyip sınırda savaş tatbikatlarıyla gözdağı vermeye çalış. Bu kabul edilemez bir durumdur. Yapılan, bir halkın iradesinin oylanması ve kendi kaderini belirleme çabasıdır. Buna saygı duymaktan başka hiçbir seçenek doğru değildir. Gelişmeleri sadece Barzani üzerinden okumak da doğru değildir.

Elbette yaşama soldan bakan birisi olarak farklı önermelerim olabilir, ancak bir halk, bağımsızlık yönünde bir irade ortaya koyuyorsa, o iradeye saygı göstermek görevimdir. Nokta!

Bu bakış açısıyla gündeme getirilen tezkereyi bir savaş tezkeresi olarak değerlendirerek, oylamasına katılmayı bile ilkelerime ve savunduğum değerlere aykırı bulduğum için katılmadım.

‘CHP Kürt fobisini bir kenara bırakmalı’

CHP’nin “Kürt fobisini bir kenara bırakıp”, soldan yeni bir siyasetin öncülüğünü yapmanın kaçınılmaz bir görev olduğunu görmesi gerektiğini belirten Yarayıcı bu konuda ise şunları söyledi:

Bu süreçten, Kürtlerin dışlanmasıyla çıkmak da mümkün değildir. İktidarın milliyetçi, sağ bakış açısının ayrıştırıcı dilinin bizi bölmesine izin vermemek sürecin en doğru tavrı olacaktır. Tabi burada CHP’ye büyük bir görev düşmektedir. Kürt fobisini bir kenara bırakıp, soldan yeni bir siyasetin öncülüğünü yapmanın kaçınılmaz bir görev olduğunu görmesi gerekiyor. Sürekli sağdan oy alma adına sağ söylemlere sarılmak sanıldığı gibi iktidarın kapısını aralamayacaktır. İngiltere seçimleri sosyal demokrat söylemlere inanan partimiz için derslerle doludur. Güncel politikaların dışında sol bir söylemin, başarının anahtarı olduğunu göstermiştir.

En uzak coğrafyalardaki zulümlere tavır konuluyor  Kürtlere uygulanan zulüm görmezden geliniyor

Solun tamamına haksızlık etmek istemem ama önemli bir kısmında zulme tavır karşısında bir çifte standart görüyorum. En uzak coğrafyalardaki zulümlere tavır konulurken yanı başımızda Kürtlere uygulanan zulümler her nedense görmezden geliniyor. Bunun en somut örneğini hendek trajedisinde gördük. Hendekler nedeniyle çatışmaların ilk yaşandığı süreçte milletvekili dostum İlhan Cihaner ile birlikte Diyarbakır’a gittik. Yaşanan acılara bizzat tanıklık ettim. Hendek siyasetini doğru bulmamakla birlikte orada yaşanan hak ihlallerine duyarsız kalmamız mümkün değildi.

Roboski, Taybet Ana, bölgede yerle bir edilen ilçeler, tutuklanan parti başkanları, ölüm oruçları sırasında cezaevlerinde katledilen insanlar anlatılmadan bir zulüm tarifi mümkün olabilir mi? Elbette mümkün değil. Roboski’yi Taybet Anayı atlayarak bir zulüm tarifi yapılamaz. Zulmün tarihi de esas olarak bu iktidarla da başlamıyor. Zulüm bir devlet politikası olarak on yıllardır muhalif her kesime uygulanmaktadır. Çorum katliamı da, Maraş katliamı da, Sivas Katliamı da, 90’lı yıllardaki köy yakmalar, faili meçhuller, batıdaki yargısız infazlar da, bugünün Gezi süreci ve Cizre’sine ulaşan bir sürecin kesintisiz devamıdır.

Partisinin dokunulmazlıkların kaldırılması sürecindeki tavrını da eleştiren Yarayıcı, “Ne yazık ki ‘Kürt siyaseti ile birlikte görünmeme’ anlayışı sosyal demokrat duruşumuza, evrensel değerlere aykırılığa, demokrasiye, halk iradesine aykırılığa karşı gözlere inen bir perde oldu” dedi.

Yarayıcı şunları söyledi:

Dokunulmazlıklar konusu gündeme ilk düştüğü anda, solda yer alan milletvekili arkadaşlarımızla buna şiddetle karşı çıktık. Hatta parti organlarımıza bu konu hakkındaki görüşlerimi yazılı olarak ilettim. Ne yazık ki “Kürt siyaseti ile birlikte görünmeme” anlayışı sosyal demokrat duruşumuza, evrensel değerlere aykırılığa, demokrasiye, halk iradesine aykırılığa karşı gözlere inen bir perde oldu.Tasarı meclise geldiğinde de komisyonda, partimizin resmi görüşüne rağmen dokunulmazlıkların kaldırılmasına hayır dedik. Komisyondan geçip genel kurula geldiğinde de 15 civarında milletvekilimiz dışında hayır dedik. Gerçi CHP’li vekillerin tamamı hayır deseydi de sonuç değişmeyecekti. Ama önemli olan ilkesel bir duruş sergilemekti. Bir çok arkadaşım gibi şahıs olarak bu konuda gerekli tavrı ortaya koyduğumu düşünüyorum.

O dönem, parti merkezine sunduğum görüşlerimin haklılığını bugün üzülerek görüyorum. Süreç sadece HDP’li vekillerin tutuklanması, belediyelere kayyım atanarak Kürt halkının iradesinin gasp edilmesiyle tamamlanmayacaktır. Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasıyla partimize dönük irade gasplarının devam edeceğine inanıyorum. Genel başkanımızın dahi tutuklanmayla tehdit edilebildiği bir süreçte birçoğumuzun dokunulmazlıkları kaldırılacak ve tutuklanabileceğiz. İktidarın OHAL rejimiyle fiilen hiçbir işlevi kalmamış olan meclise dahi tahammülü kalmamıştır. 15 yıldır adım adım örülen faşizm, halk iradesi, seçim, demokrasi gibi kavramların içeriğini tamamen boşaltmıştır. Tek adam diktatörlüğünde sıra artık AKP’nin de seçilmişlerine gelmiştir. Belediye başkanlarının zorla istifa ettirilmesinin Kürt belediyelerine kayyım atanmasından çok farkı yoktur.

Söyleşinin tamamını buradan okuyabilirsiniz.

Previous post
Hak savunucularına 15 yıla kadar hapis istemi
Next post
Bir açlık - Akın Olgun