Ana SayfaÇeviriAraplar ve Türk-İran koalisyonu – Faruk Yusuf

Araplar ve Türk-İran koalisyonu – Faruk Yusuf

 

İran ve Türkiye aynı şeyi yapıyorlar: Suriye adlı Arap ülkesini yok ediyorlar. Bunu ne ile yaptıkları önemli değil. Cephet El Nusra ya da Hizbullah…


Faruk Yusuf *

Çeviri: Mahmut Yolcu


Araplar için olabilecek en kötü şey bir Türk-İran koalisyonudur.

Arap devletlerinden bazıları sanki “en kötü benim” dercesine birbirleriyle yarış halindeler. Bu kişisel bir çıkarım değil. Bilakis bu, ortada olan ve tarihin de kanıtladığı bir durumdur.

Filistin meselesini bir kenara bırakalım… Filistin trajedisi, Arap yöneticileri ve halklarının gerçek yüzlerini sakladıkları bir maske haline geldi. Bugün gerçekleşmekte olan her şey yüzyıllar öncesine dayansa da, tarihi de rafa kaldıralım. Şimdilik sadece son birkaç yıldır Arapların yaşadıkları felaketlere odaklanalım.

Türkiye ve İran, yaşanan her türlü telafisi olmayan şiddet, yıkım ve imhanın kaynağı ve teşvik edicisiydiler.

Büyük bir dünya gücü kendilerine karşı bir savaş yürütmüş olsaydı Araplar, İran ve Türkiye tarafından Arap dünyasına ihraç edilen, finanse edilen, desteklenen ve Arap ülkelerine yaydıkları terörist grupların verdiği zarar kadar zarar veremezdi.

Her iki ülke ya da her biri ayrı ayrı Irak, Suriye ve Lübnan’ı istila etti. Türkiye çok açık bir şekilde olmasa da İran’ın parmak izleri ortadaydı. Ya da bunun tersini de söyleyebiliriz…

Her ikisi de Suriye’yi cehennemin kalbine çevirdi. İran, rejimi koruyan sadık bir dostu olurken Türkiye ise muhalefeti Batı’nın çizdiği yola soktu.

Her iki durumda da Suriye ve halkı İran-Türk masasına yatırılan bir kurbandılar. İran Lübnan, Afganistan ve Irak’tan getirdiği milisleri de savaşa sokarak savaşa mezhepsel bir karakter kazandırdı. Buna karşılık Türkiye de muhaliflere destek kapsamında, topraklarının bir kısmı zaten işgal altında olan Suriye’ye dünyanın dört bir tarafından gelen teröristlere sınırını açarak ülkenin tahribatını daha da hızlandırdı.

Görünüşte İran ve Türkiye, Suriye’de bir vekalet savaşı yürütüyordu ancak iki ülke arasındaki ilişkilerin kötüleşmesi bir yana Suriye’deki savaş sürerken aksine daha da güçlendi. Zaten Rusya öncülüğündeki Astana toplantılarında da bunun izlerini görebiliyoruz.

İşin esasına inecek olursak, İran ve Türkiye aynı şeyi yapıyorlar: Suriye adlı Arap ülkesini yok ediyorlar. Bunu ne ile yaptıkları önemli değil. Cephet El Nusra ya da Hizbullah… Suriye’ye gönderilen silahlı grupların hangi ideolojiyle hareket ettikleri de önemli değil. Önemli olan bu grupların görevlerini yapmalarıdır: Ülkenin yakılması, altyapısının yok edilmesi, halkının yerinden edilmesi ve aralarındaki intikam dilinin yayılması.

Müslüman Kardeşler’in dili aşırı Şii grupların dilinden farklı değil. İran’ın dilinin Türkiye’den farklı olmadığı gibi. Öyle görünüyor ki Suriye’deki deneyin başarısı her iki ülke arasında yeni işbirliğinin kapısını açabilir. Dışarıdan birbirleriyle ideolojik olarak savaşıyormuş gibi görünseler de daha derine inildiğinde onları bir araya getiren değerlerin onları birbirlerinden ayıran değerlerden daha büyük olduğu görülür. Nitekim Katar krizi iki taraf arasındaki derin ilişkiyi ortaya çıkardı.

Sanki bu iki ülke bölge ülkelerine karşı aralarında dayanışmak için bu krizi beklemişler ve krizin ortaya çıkmasıyla da birbirlerine karşı daha da yaklaşmışlar.

Kuşkusuz, ekonomik çıkarlar bu yakınlaşmada büyük rol oynamıştır ancak iki ülkenin siyasi projeleri ve çıkarları Araplar arasındaki çatışmaları daha da derinleştirecektir.

Arapların açıkça kabul etmeleri gereken şey, bir Türk-İran koalisyonu ile karşı karşıya oldukları gerçeği. İşte onların asıl mücadelesi budur.


* Iraklı yazar. Londra’da yayınlanan El Arab gazetesinden Türkçeleştirilmiştir.



Önceki Haber
Ataşehir'in ardından Muğla: CHP'li belediyeler 'denetim' kıskacında
Sonraki Haber
Metroda kız çocuğunu taciz eden erkek serbest bırakıldı