Prof. Kaboğlu: Soylu’nun polise talimatı ile son KHK arasında paralellik var

HABER MERKEZİ – İçişleri Bakanı Soylu’nun polislere ‘ayak kırma’ talimatı vererek, “Sorumluluk bana ait” demesini hukuksal açıdan değerlendiren Anayasa profesörü Kaboğlu, 696 sayılı KHK’nin 121. Maddesi ile getirilen ve ‘iç savaş’ maddesi olarak değerlendirilen ‘cezasızlık’ değişikliğine dikkat çekerek, “Onunla bunun arasında sanki bir paralellik var” dedi.

Polise ‘ayak kırma’ talimatı verip, “Gereğini yapın, sorumluluk bana ait” diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sözlerini değerlendiren Anayasa profesörü İbrahim Kaboğlu, ‘cezasızlık’ getiren son Kanun Hükmünde Kararname’ye (KHK) dikkat çekti.

Soylu’nun sözlerinin hukuksal açıdan ne anlama geldiğini değerlendiren Kaboğlu, Anayasa’nın 137. Maddesi’nin ‘kanunsuz emir’ dediğini hatırlatarak, “Anayasaya göre İçişleri Bakanı suç işlemiştir. Böyle bir emir verilemez. Bu emri yerine getiren de suç işlemiş olur” dedi.

Kaboğlu, 2017’nin son haftası çıkan ve sivillere yargı muafiyeti getiren KHK’den bir hafta sonra İçişleri Bakanı’nın kolluk güçlerine ‘ayak kırma’ talimatı vermesi arasında bir paralellik olduğunu da belirtti.

Polislere ileride yargılanmaları durumunda ‘Bakan talimat verdi’ diyerek işkence suçundan kurtulamayacakları uyarısında bulunan Kaboğlu, “Soyadınız Soylu da olsa bunlar bir gün hukuk karşısında hesabının sorulacağı sözler şeklinde yüzleşme vesilesine dönüşebilir” dedi.

Artı Gerçek’ten Erdal İmrek’e konuşan Kaboğlu’nun konuya dair değerlendirmesi özetle şöyle:

“Birinci nokta; Anayasa’nın 137. Maddesi. ‘Kanunsuz emir’ diyor. Kanunsuz emir; Amirin verdiği emir yerine getirilir ama konusu suç teşkil ediyorsa hiçbir biçimde yerine getirilmez, yerine getiren de sorumlu olur. Eğer İçişleri Bakanı böyle bir emir verdiyse Anayasaya göre İçişleri Bakanı suç işlemiştir. Böyle bir emir verilemez. Bu emri yerine getiren de suç işlemiş olur.

“İkinci nokta ise belki biraz daha genel çerçevede, yıl biterken çıkarılan 696 sayılı KHK ile şiddet kullanan yurttaşın sorumsuz tutulmasına dair düzenleme. Onunla bunun arasında sanki bir paralellik var gibi. Orada o vesileyle olan tartışmalar için ‘hayır biz bunu 15-16 Temmuz günleriyle sınırlı tuttuk’ biçiminde açıklamalar ısrarla vurgulanıyor iken hemen yılın ilk günlerinde ise İçişleri Bakanının kolluk kuvvetlerine ‘siz vurabilirsiniz, kırabilirsiniz, dökebilirsiniz’ demesi kolluk güçlerine bir asimetrik paralellik arz ediyor.

“Yöneticilerimiz açısından ve bu sözler esasen bir devletin en üst görevlisi bakanın bu sözleri söyleyebilmiş olması bırakın Anayasası’nda ‘hukuk devleti’ yazan bir devleti, böyle bir kaydın yer almadığı devlet adı verilen örgütlenmede dahi düşünülemez. Bu sadece mafya babalarının söyleyebileceği bir sözdür. Hani birkaç ay önce en zirvedeki bayın kullandığı ‘racon kesme’ gibi bir şey ama bu tür racon kesmeler sorumluluktan kurtaramaz. Her ne kadar soyadınız Soylu da olsa bunlar bir gün hukuk karşısında hesabının sorulacağı sözler şeklinde yüzleşme vesilesine dönüşebilir.”

Soylu ne demişti?

Geçtiğimiz günlerde uyuşturucu ile mücadeleye ilişkin değerlendirmede bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, polislere ‘ayak kırma’ talimatı vererek, “Uyuşturucu satıcısını gören güvenlik görevlisi ne yaparsa yapsın sorumluluk bana ait” diye konuşmuş, şunları söylemişti:

Benim ülkemin gencinin canına mal olacak bir kişiye gereğini yerine getirme görevidir. Suçunu bana atsın. Bunun suçu neyse, 5 yıl içeride yatmaksa yatarız, 10 yıl içeride yatmaksa yatarız, 20 yıl içeride yatmaksa yatarız. Çok net söylüyoruz.

Hükümetten gelen açıklamalarda Soylu’nun arkasında durulurken, Başbakan Binali Yıldırım, Soylu’nun söz konusu ifadeleri “duruma dikkat çekmek için kendince bir üslupla kamuoyu gündemine taşıdığını” iddia etmişti.

CHP Milletvekili Tur Yıldız Biçer ve İstanbul Barosu ise polislere ‘ayak kırma’ talimatı veren Soylu hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.