Ana SayfaManşet‘Türkiye’nin yaptığı İsrail’in yaptığıyla aynı’: Leyla Halid’le Afrin üzerine

‘Türkiye’nin yaptığı İsrail’in yaptığıyla aynı’: Leyla Halid’le Afrin üzerine

ANKARA – Filistin kurtuluş mücadelesinin sembol isimlerinden Leyla Halid gazetemize konuştu, Türkiye’nin Afrin’e yönelik operasyonuna tepki gösterdi. Türkiye ve İsrail arasındaki koşutluklara dikkat çeken Halid, “Türkiye’nin Kürtlere yaptığı ile İsrail’in bize yaptığı aynı” dedi.  Afrin’e operasyonu “işgal” olarak nitelendiren Halid, “Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?” diye sordu ve şöyle devam etti: “Adaletsizlik olan her yer benim de mücadele edeceğim yerdir, dayanışma büyütülmeli”.


Haber: Çağdaş Kaplan / Tolga Er


Halkların Demokratik Partisi (HDP) kongresine katılmak için Türkiye’ye gelen Filistin kurtuluş mücadelesinin sembol isimlerinden Leyla Halid, Türkiye’deki mevcut siyasi atmosfer ve Türkiye’nin Afrin’e dönük operasyonuyla ilgili Gazete Karınca’ya önemli değerlendirmelerde bulundu.

Kongrede yaptığı ve büyük heyecan yaratan konuşmasında olduğu gibi “Baskıya karşı direniş mutlaka yükselecektir” diyen Halid, “işgal” olarak değerlendirdiği Afrin’e yönelik operasyona da büyük tepki gösterdi.

Türkiye’deki baskı ortamına dikkat çeken ve katıldığı HDP kongresini örnek gösterip Kürt siyaseti ve muhalefete dönük baskılara değinen Halid, durumu “iktidarın tahakkümü” olarak nitelendirdi. Halid, “Tahakküm tahakkümdür. Dünyanın her yerinde benzer. Ezilen halklarız; her zaman baskı altındayız” dedi.

“Türkiye’nin Kürtlere yaptığı ile İsrail’in bize yaptığı aynı”

Kürt siyasetine yönelik baskı üzerinden Türkiye ve İsral’in benzerliğine değinen Halid, şunları söyledi:

“Her iki halk da -İsrail’in bize uyguladığı, Türkiye hükümetinin Kürtlere uyguladığı politikalarla- baskı altında. Katliamlar yapıyor, aktivistleri cezaevlerine gönderiyorlar ve binlerce insan şu an cezaevinde. İsrail’in halkımıza yaptığı şey ile aynı.”

“Türkiye’nin Filistin mücadelesini destekleyen söylemlerine inanmıyoruz”

AKP hükümetinin bir yandan Filistin mücadelesini destekleyen söylemler kullandığını diğer taraftan ise İsrail’le bağlarını devam ettirdiğini belirten Halid, işgale ve baskıya karşı durduklarını söyleyenlerin “tahakkümcü ile ilişki sahibi olmaması” gerektiğini söyledi ve şöyle devam etti:

“Türkiye, Filistinlileri desteklediklerinden bahsediyor. Ancak İsrail ile askeri ilişkileri var. İsrail’le bağları koparmadılar. Mavi Marmara katliamının ardından Türkiye hükümeti büyükelçisini çekeceğini ve İsrail ile tüm bağları koparacağını söyledi. Ancak hala İsrailli askeri pilotlar Türkiye’de eğitim alıyor. Bizi desteklediklerini göstermek istiyorlar, ancak aslında İsrail ile iyi ilişkileri var. Biz bunu çok iyi biliyoruz ve ne dediklerine inanmıyoruz.”

“Afrin’e operasyon işgaldir, halka saldırılıyor”

Türkiye’nin Afrin’e yönelik sürdürdüğü operasyona ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Halid, operasyonu “işgal” olarak nitelendirdi ve “Türkiye’nin Suriye’de ne işi var? Neden?” diye sordu.

Türkiye’nin operasyonlarının uluslararası hukuku da ihlal ettiğini belirten Halid, bunun aynı zamanda Suriye’nin egemenliğini de ihlal etmek anlamına geldiğini vurguladı. Halid şu ifadeleri kullandı:

“Sonuçta Suriye komşu bir ülke. Kriz ve savaş öncesi Suriye Türkiye için kapılarını açmıştı. Şimdiyse Türkiye askeri ordusu Suriye’de ve orada savaşıyor. Buna hakkı yok. Teröristlere karşı mücadele ettiklerini söylüyorlar, ancak terörist olan onlar. Çünkü; uluslararası hukuku ihlal ediyorlar, Suriye egemenliğini ihlal ediyorlar ve şimdi sivilleri öldürüyorlar. IŞİD’e veya Nusra’ya saldırmıyorlar, halka saldırıyorlar. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi olarak Türkiye’nin Suriye’deki işgalini net bir şekilde kınadık.”

Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Afrin operasyonuyla asıl hedefinin “Ortadoğu’da güç ve söz sahibi olmak istemesi” olduğunu kaydeden Halid, şöyle devam etti:

“Türkiye, Ortadoğu’da güce sahip olmak istiyor. Irak’tan Mısır’a ve arasında kalan bölgede. Türkiye, ulaşılacak herhangi bir çözümde kendi payını almaya, nüfuzunu genişletmeye çalışıyor. Aynı zamanda İsrail ile bağa sahipler ve bu; İsrail’in Ortadoğu’ya yönelik benzer bir vizyona sahip olmasına yardımcı oluyor. Herkes, bir pay sahibi olmayı istiyor. Türkiye kendi payını istiyor. Çünkü Erdoğan, sultan gibi olmayı ve Türkiye için Osmanlı İmparatorluğu’nu geri getirmeyi istiyor. Biz bunun geride kaldığını, tarihe karıştığını düşünmüştük.

“Bunların yanı sıra, Kürtleri alt etmek için onlara vuruyor. Kobani’de de aynı şeyi yaptılar. Ancak Erdoğan aynı zamanda nüfuz ve bölünmeden elde edilecek paydan da fazlasının peşinde. Halkına, Türkiye ekonomisinin zenginleşmesini sağlayabilecek ve Kürtlerle sorunu bitirecek tek kişi olduğunu göstermek istiyor. Kendi görüşüne göre; Türkiye’de Kürtleri ezmek zorunda.”

“Adaletsizlik olan her yer benim de mücadele edeceğim yerdir, dayanışma büyütülmeli”

Son olarak HDP kongresinde olduğu gibi Türkiye halklarına baskılara karşı direniş ve dayanışma mesajı veren Halid, şunları söyledi:

“Biz her zaman insanlara etrafına bakmaları için çağrıda bulunuyoruz; adaletsizlik, tahakküm ve süregiden işgal gördükleri her yerde dayanışma göstermeleri ve bu dayanışmayı birçok yöntemle büyütmeleri gerek. Sadece konuşmalarla değil, aynı zamanda eylemlerle de. Bu yüzden, adaletsizlik olan bir yer aynı zamanda benim de mücadele edebileceğim bir yerdir. Çünkü adalet her yerde olmalı, sadece bazı insanlar için geçerli olmamalı.”

Leyla Halid kimdir?*

1944 yılında Hayfa’da doğan Leyla Halid, henüz dört yaşındayken İsrail devleti’nin Der Yasin’de yaptığı katliam sonrasında ailesiyle birlikte mülteci durumuna düşer. Lübnan’ın Sur şehrine mülteci olarak gider.

15 yaşındayken, kökleri 1940’lı yıllarda George Habaş tarafından oluşturulan Filistin Halk Kurtuluş Örgütüne katıldı.

Daha sonra Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde tıp eğitimine başladı.

1967 Altı Gün Savaşları’ndan sonra Filistin Halk Kurtuluş Örgütü’nün Filistin ayağında kendisini gösterdi. Daha sonra Kuveyt’de öğretmenlik yapmaya başladı.

1970 Eylül’ünde yaklaşık 8000 kişinin öldüğü ve “Kara Eylül” olarak adlandırılan olayları takip eden yıl, üçü eşzamanlı olmak üzere dört uçak kaçırma eylemine katıldı, 1969 ve 1970 yıllarında katıldığı, liderleri Wadi Haddad tarafından planlanan eylemlerle dikkatleri büyük ölçüde üzerine çekti.

29 Ağustos 1969 günü, FKÖ üyesi Selim ile birlikte, Amerikan TWA uçağını kaçırarak Şam’a indirdi.

Dönemin İsrail Amerikan Büyükelçisi İzak Rabin’in de bulunacağını sandıkları, Roma’dan Tel Aviv’e kalkan uçağa, Arap olmalarından dolayı Tel Aviv yerine Atina aktarmasında, ceplerinde silah ve bombalarla binerek uçuş kabinine girmiş, uçağı doğum yeri olan Filistin’in Hayfa kenti üzerinden Suriye’ye uçurarak, Şam’a iniş yaptırdı.

Uçak yere indikten sonra uçuş ekibi ve yolcuları uçaktan boşalttıktan sonra Boeing 707 uçuş kabinini havaya uçurup Suriyeli yetkililere teslim oldular. 45 gün Suriye’de gözaltında tutulduktan sonra, iki İsrailli pilot karşılığında 31 Filistinli tutuklu ile birlikte serbest bırakıldılar.

İlk eyleminden sonra aynı anda üç farklı yerde gerçekleştirilen ikinci uçak kaçırma eyleminde diğer üç örgüt üyesi ile birlikte İsrail menşeli Amsterdam’dan New York’a uçan 219 sefer sayılı El Al uçağını kaçırmakla görevlendirildi. Eşzamanlı eylemlerdeki diğer iki hedef ise, Almanya’daki Filistinliler için TWA ve İsviçre’deki Filistinliler için Swissair havayolları uçaklarıydı.

6 Eylül 1970 günü, diğer iki örgüt üyesinin uçağa binememesi nedeniyle, bir bomba ve bir silah taşıyan Nikaragualı Patrick Arguel ile birlikte, üzerinde iki el bombasını kullanarak eylemi gerçekleştirirken, Arguel o an uçakta bulunan İsrail askeri istihbarat şefinin 12 koruması tarafından başından vurularak öldürüldü, Halid ise sağ yakalandı.

Uçak Londra’ya indikten sonra tutuklanan Halid, 1 ay içerisinde Dubai’de çalışan başka bir Filistinli işçinin kaçırdığı uçak üzerinden yapılan pazarlıklar sayesinde, 1 Ekim 1970 günü serbest kaldı.


* Leyla Halid portresi bianet‘ten alınmıştır.



Önceki Haber
57 yıl önce İstanbul: BBC’nin 1961’de hazırladığı belgesel ilk kez dijital ortamda
Sonraki Haber
Balıkesir'de 6 köpek fare zehri verilerek öldürüldü