Ana SayfaKültür-Sanat4 kadın fotoğrafçıdan kadın hikayeleri: ‘Kendine Ait Bir Oda’

4 kadın fotoğrafçıdan kadın hikayeleri: ‘Kendine Ait Bir Oda’

HABER MERKEZİ- 4 kadın fotoğrafçının farklı coğrafyalara ait kültürel tariflerle inşa edilen kadın hikayelerini gözler önüne serdiği “Kendine Ait Bir Oda” sergisi 5 Mayıs’a dek ziyaret edilebilecek.

4 kadın fotoğrafçının, 20. yüzyılın en önemli modernist romancılarından biri olarak kabul edilen Virginia Woolf’un aynı isimli kitabından yola çıkarak hazırladığı “Kendine Ait Bir Oda” sergisi İstanbul’da açıldı.

 

Sergi, kültürel tariflerin etkisiyle eve, bedenine ya da belli bir role hapsolmuş kadınları inceliyor.

“Kendine Ait Bir Oda” sergisinde Cansu Yıldıran, kişisel deneyimleri sonucu oluşturduğu “Mülksüzler” isimli projesinde, Karadeniz yaylalarında kadınların mülk sahibi olma hakkından yoksun bırakılması üzerinden cinsiyetler arası sınıf ayrımını inceliyor.

İstanbul’da yaklaşık olarak iki yıl yaşayan Alman fotoğrafçı Charlotte Schmitz de, “Çok Güzelim, Çok” isimli projesinde Balat’ta komşusu olan kadınların özel yaşamlarını belgeliyor.

Ortadoğu’daki sosyal meselelerle, özellikle de kadınlarla ilgili çalışan İranlı sanatçı Tahmineh Monzavi ise adını İran’daki eski bir güzellik yarışmasından alan “Crown Giver-Taç Giydiren” serisinde, kadınların güzellik anlayışını İran’daki sosyal konumları üzerinden yeniden yorumluyor.

Monzavi, Afganistan’da çekmiş olduğu fotoğrafta savaş sırasında harabe haline gelen parlamento binasında “robab” çalan bir kadın üzerinden savaşın mimari ve insan üzerindeki izlerini belgeliyor.

Tahmineh Monzavi

Meltem Işık “Aynı Nehirde Bir Daha” adlı serisinde kişinin bedeniyle ilişkisini, aynı anda hem gören hem görülen olma özelliği üzerinden araştırıyor.

Sıradan olanı mercek altına aldığı işleri, insanın kendisini harici araçların yardımı olmaksızın bir bütün olarak görmesinin imkânsızlığı fikri etrafında şekilleniyor.

‘Kendine Ait Bir Oda’ sergisi, 22 Mart-5 Mayıs 2018 tarihleri arasında bomontiada’da yer alan Leica Gallery İstanbul’da görülebilir.

‘Kendine Ait Bir Oda’ hakkında

Woolf’un 1928 yılında kız öğrenci kabul etmeye başlayan Cambridge Üniversitesi’nde yaptığı konuşmasından hareketle yazdığı ve ülkede kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmelerinden bir yıl sonra yayımlanan bu kitaptaki fikirler, sergide yer alan sanatçıların kimi zaman kişisel deneyim, kimi zamansa tarih ile kurguyu harmanladıkları eserleriyle yeniden hayat buluyor.

Kadının toplumsal konumuna ışık tutabilecek nitelikte olan kitapta Woolf, bir kadının özgürce yazmak için kendilerine ait bir odalarının ve ekonomik bağımsızlıklarının olması gerektiğini söylüyor.