Ana SayfaGüncelCinsiyetçi kelimelerine sahip çıkan TDK’den mahkemeye: Görev ve yetkini aşıyorsun

Cinsiyetçi kelimelerine sahip çıkan TDK’den mahkemeye: Görev ve yetkini aşıyorsun

HABER MERKEZİ – Türk Dil Kurumu sözlüğünde yer alan “müsait, boyalı, yollu, taze” gibi kimi cinsiyetçi kelimelerin çıkarılması yönünde mahkemenin verdiği karara kurum tarafından itiraz edildi. Gerekçede “Kelimelerin sözlüklerden yargı yoluyla çıkarılabilmesi yolu açılırsa TDK’nin işlevsiz hale geleceğinden kaygı duyulmaktadır” denildi.

Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş, 2015 yılında Türk Dil Kurumu’na (TDK) kadına yönelik ayrımcı ve cinsiyetçi ifadelere yer verdiği gerekçesiyle dava açmış, TDK’nin başvuruyu reddetmesi üzerine Aktaş’ın avukatları idare mahkemesinde ret işleminin iptali davası açmıştı.

Dava dilekçesinde, “müsait”, “boyalı”, “yollu”, “taze”, “oynak”, “kötü yola düşmek”, “esnaf”, “kötüleşmek”, “serbest” kelimeleri gibi bazı kelimelere yönelik tanımlamaların kadına yönelik şiddeti ve cinsiyet ayrımcılığını arttırdığı ve ön yargıları besleyici etkileri olduğu, bunun anayasaya ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu ifade edilmişti.

Başvuruyu değerlendiren mahkeme de oy çokluğuyla, bu sözcüklerin argo anlamlarının sözlükten çıkarılmasına karar vermişti.

TDK’den itiraz başvurusu

Mezopotamya Haber Ajansı’ndan Berivan Altan’ın haberine göre bu karar üzerine TDK tarafından 19 Mart’ta bir üst mahkemeye itiraz başvurusunda bulunuldu.

Başvuruda “Ankara 6. İdare Mahkemesi’nin verdiği iptal kararının olayla hiçbir şekilde örtüşmediği gibi hak ve hukuk kurallarına da aykırılık sağlamaktadır” denilerek, itiraz gerekçeleri sıralandı.

Dilekçenin girişinde sözlük kelimesinin tanımı yapılarak, “Sözlüklerden asıl olarak bir dilin konuşurları tarafından herhangi bir amaç doğrultusunda kullanılması talep edilen sözleri değil, o dili konuşanların geçmişte kullandıkları veya bugün kullanmakta oldukları sözleri göstermesinin beklenebileceği” belirtildi.

Bu konuda “özürlü” kelimesi yerine “engelli” kelimesinin konulması örneği verilen dilekçede, sivil toplum örgütleri tarafından “engelli” kelimesinin önerildiği ancak bunun sözlüğe girmesinde aynı sivil toplumun etkisinin olmadığı, sadece toplumda yaygınlaştığı için kullanıldığı savunuldu.

Yapılan bu tanımlamanın ardından ise Aktaş tarafından açılan ve argo anlamlarının sözlükten ve internet sitesinden çıkarılmasına karar verilen “müsait”, “boyalı”, “yollu”, “taze”, “oynak”, “kötü yola düşmek”, “esnaf”, “kötüleşmek”, “serbest” kelimelerin tek tek Türkçe Sözlük’teki tarihsel geçmişine yer verildi.

Bunlardan “Kirli” kelimesinin ilk olarak 1945 yılında “aybaşı” anlamı olarak kullanıldığını, 2011’de yayınlanan sözlükte ise ikinci anlam olarak “Aybaşı durumunda bulunan (kadın)” olarak yer alması halk ağzında yaygın olarak kullanılmasına bağladı.

“Müsait” kelimesinin “Flört etmeye hazır (kadın)” anlamının ise, ilk kez 1918 yılında kullanıldığı belirtilerek, bu tanım yazar Ömer Seyfettin’den yapılan kimi alıntılarla desteklendi. Kelimenin teklifsiz yapılan konuşmalarda bu anlama geldiği belirtildi.

Yapılan açıklamaların ardından ise Almanca ve İngilizce sözlüklerde yer alan benzer kelimeler örneklendirilerek, kelimelerin kaldırılması kararından duyulan kaygı dile getirildi.

TDK başvurusunda, “Davaya konu olan sözlerin Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük’ten yargı yoluyla çıkarılacak olmasının doğuracağı ya da konuyu karmaşaya sürükleyeceği iki istikamet daha ortaya çıkacaktır” denildi ve duyulan ‘kaygı’ şu sorularla dile getirildi:

  • Türkçe Sözlük’te yer alan dava konusu kelimelere ilerde yeni kelimeler eklenecek, farklı kişiler veya gruplar tarafından dava açılacak mıdır? Açılacaksa sonuç ne olacak?
  • Dava konusu sözler yargı kararıyla TDK sözlüğünden çıkarıldıktan sonra bu ve benzer sözler Türkiye’deki öteki sözlüklerden, gazetelerden edebi eserlerden, türkülerden, yabancı dil sözlüklerden en mühimi de Türkçeden çıkarılacak mıdır? Çıkarılacak ise de nasıl mümkün olacaktır?

“TDK’yi işlevsizleştirir” savunması

İtirazın sonunda ise argonun anlamı tanımlanarak, şöyle denildi:

“Ayrıca kelimelerin sözlüklerden yargı yoluyla çıkarılabilmesi yolu açılırsa, 1932 yılında Atatürk’ün talimatıyla kurulan asli görevlerinden biri de Türkçenin söz varlığını tespit edip, ilgili başlıklar altında toplayarak, kamuoyunun hizmetine sunmak olan TDK’nin işlevsiz hale geleceğinden kaygı duyulmaktadır. Bu tür kararlar bilimsel yeterlilik gerektirmektedir, hukukçuların da dil ve sözlük alanlarında uzman olmaları beklenemez. Sözlük hazırlama yöntemleri, sözlüklerin amacını, her bir sözcüğün hedefini bilmesi beklenmeyen sadece hukuki alanda uzmanlığı kabul edilen kişilerce karar verilmiş olması toplum ve bilimsel çerçevede karmaşaya yol açacaktır. Karar verirken konuyu hukuki açıdan incelemesi gerekli iken sözlük bilimi açısından fikirler beyan eden Ankara 6. İdare Mahkemesi’nin görev ve yetki alanını aşması sebebiyle kararın bozulması gerektiği kanaatini taşımaktayız.”

Previous post
"Uyanmamız lazım, soyuluyoruz": OHAL'le milyoner sayısı yüzde 60 arttı, fakir daha da fakirleşti
Next post
HDP'den Irak Kürdistan Bölgesi ziyaretine ilişkin açıklama