Ana SayfaDünyaMacaristan’da seçime sayılı günler var: Doğu ve Orta Avrupa’da yükselen aşırı sağ

Macaristan’da seçime sayılı günler var: Doğu ve Orta Avrupa’da yükselen aşırı sağ

HABER MERKEZİ – Macaristan’da parlamento seçimlerine sayılı günler kala ırkçı ve aşırı sağ söylemleriyle öne çıkan mevcut Başbakan Viktor Orban’ın seçimden galip çıkacağı düşünülüyor. Sadece Macaristan’da değil, Doğu ve Orta Avrupa’da bulunan diğer ülkelerde yaygınlık kazanan aşırı sağ söylemleri değerlendiren Political Capital Enstitüsü’nden Krekor bu durumu şöyle değerlendiriyor: “Sağcı popülizm genç, zayıf ve kırılgan demokrasilerde daha tehlikeli. Çünkü bu, demokratik kurumları zayıflatabilir, hatta yıkabilir.”


Çeviri-Derleme: Tolga Er


Macaristan’da halklar 8 Nisan’da sandığa gidiyor.

Seçime sayılı günler kala 199 sandalyeye sahip Macaristan Ulusal Meclisi’ne 5 partinin yüzde 5’lik barajı aşarak girmesi bekleniyor.

Bu partiler şöyle sıralanıyor: Mevcut Başbakan Viktor Orban’ın yönettiği Fidesz (Macar Yurttaş Birliği), liderliğini Gabor Vona’nın yaptığı ve aşırı sağ politika izleyen Jobbik partisi, hali hazırda ana muhalefette bulunan Macaristan Sosyalist Partisi (MSZP), Macar Yeşiller Partisi ve yakın bir tarihte kurulan Avrupa Birliği (AB) yanlısı Demokratik Koalisyon (DK).

Kamuoyu araştırmalarına göre mevcut hükümette bulunan Fidesz (Macar Yurttaş Birliği) ve Hıristiyan Demokratik Halk Partisi (KDNP) koalisyonunun yaklaşık yüzde 45 oranında oy alarak birinci geleceği tahmin ediliyor.

Bu sonuçlar Brüksel tarafından ‘bête noire’ yani sevilmeyen adam olarak ilan edilen Başbakan Viktor Orban’ın koltuğunu koruyacağı anlamına geliyor.

Peki, aşırı sağ partilerin yüzde 65’e varan oylar aldığı Macaristan’daki seçimlere ilişkin bu öngörü ne anlama geliyor?

Aşırı sağ yaygınlık kazanıyor

II. Dünya Savaşı’nın sonundan itibaren sadece az sayıdaki aşırı sağ gruba ait olan söylemler şimdi Orta ve Doğu Avrupa’da gittikçe yaygınlık kazanıyor.

Hırvatistan Cumhurbaşkanı, II. Dünya Savaşı’nın ardından Nazilerin yanında yer alanları ülkeye kabul eden Arjantin’e teşekkür ediyor, Bulgaristan’da da üst düzey bir politikacı azınlık olan Romanları “azılı insansılar” olarak nitelendiriyor.

8 Nisan’da parlamento seçimleri için halkların sandığa gideceği Macaristan’da da seçimin favori ismi Viktor Orban, Avrupalıların “renklerinin” Afrikalı veya Araplarla karışmaması gerektiğini dile getiriyor.

Bulgaristan merkezli İnsan ve Sosyal Çalışmalar Kuruluşu’ndan tarihçi Tom Junes, bölgede değişen politikayı şöyle anlatıyor:

“Bölgede aşırı sağ düşüncelerin yaygınlaştırmayı başardığı vatansever, muhafazakar anlatıyı üreten şey düşünülenden daha kapsamlı.”

Viktor Orban’ın mülteci karşıtı politikaları

Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaşın ardından milyonlarca Suriyeli’nin Avrupa’ya geçmesi AB’li sağcı ve muhafazakar partilerin ve söylemlerin yaygınlık kazanmasına yol açtı.

Macaristan da bu durumun yaşandığı ülkelerden.

8 Nisan’daki parlamento seçimlerinde kazanmaya yakın olduğu düşünülen mevcut Başbakan Viktor Orban ve partisi Fidesz, mülteci karşıtı politikalarla bir hayli fazla seçmenin ilgisini çekti.

Hatta Orban, Macaristan halkının “kendi renk, gelenek ve ulusal kültürünün başkalarıyla karışmamasını” istediğini öne sürdü.

Orban daha önce mültecilerin sınırı geçmesine engel olmak için Macaristan sınırına jiletli teller yaptırmış, göçün devam etmesi durumunda Batı’nın ırksal ve medeniyet anlamında “intihar edeceği” gibi ifadeler kullanmıştı.

Doğu ve Orta Avrupa’da yükselen aşırı sağ

Söz konusu bölgelerde aşırı sağ ve popülist söylemler geçerlilik kazanırken, bölgede yaşayan Romanlar, Müslümanlar, Yahudiler ve diğer azınlıklar gelecekleri hakkında kaygı duyduklarını belirtiyor.

Ancak milliyetçiler destekledikleri düşüncenin “nefret” olmadığını savunuyor.

Onlar, küreselleşmeye ve asimile olmayan yüksek sayıdaki göçmene karşı Hıristiyan yaşam tarzını ve ulusal bağımsızlıklığı koruduklarını iddia ediyor.

90’larda etnik çatışmanın yaşandığı Balkanlar’da da durum aynı.

Özellikle Sırbistan ve Hırvatistan’da milliyetçilik ve aşırı sağ hızla yükseliyor.

Avrupa Birliği’ne katıldığı 2013’ten itibaren Hırvatistan’dan bazı yetkililer Holokost’u inkar ediyor, on binlerce Yahudi, Sırp, Roman ve antifaşist Hırvatı öldüren Nazi yanlısı Ustaşa rejimini övüyor.

AB’nin dönem başkanlığını elinde bulunduran Bulgaristan hükümeti de Nazi selamı veren ve azınlıklara hakaret eden Birleşik Vatanseverler ile yapılan koalisyondan oluşuyor.

Araştırmacılara göre ülkedeki nefret suçları da hızla artış gösteriyor, ancak Batı buna tepkisiz kalıyor.

Uzmanlara göre Batı’nın Bulgaristan’a kayıtsız kalmasının nedeni kamu borçlarını kontrol altında tutması ve Polonya ile Macaristan’ın aksine Batı’nın temel aldığı düşüncelere karşı çıkmaması.

Macaristan merkezli Political Capital Enstitüsü’nden Peter Krekor şöyle diyor:

“Sağcı popülizm daha genç, zayıf ve kırılgan demokrasilerde daha tehlikeli, çünkü bu, demokratik kurumları zayıflatabilir, hatta yıkabilir.”


Haberde Euronews ve AP’den yararlanılmıştır.
Previous post
Ashgar Farhadi’nin filmi 'Everybody Knows'tan ilk fragman
Next post
8 öğrenciyi istismar ettiği gerekçesiyle yargılanan erkek serbest bırakıldı