Quentin Tarantino ile “Ucuz Roman” üzerine
HABER MERKEZİ – Yönetmen Quentin Tarantino’nun üç farklı hikayeyi benzersiz bir olay örgüsüyle bir araya getirdiği “Ucuz Roman” filmi, kimi zaman öngörülenin beklenmedik şekilde gerçekleştiği bir hikaye anlatıcılığı deneyimi sunar. Asıl sorumluluğunun izleyiciden çok filmindeki karakterlerde olduğunu belirten Tarantino, “Romanlar neredeyse her zaman her bir hikayeyi uygun gördüğü şekilde anlatma özgürlüğüne sahiptir. Benim yapmaya çalıştığım da o” diyor.
Çeviri-Derleme: Tolga Er
Rezervuar Köpekleri (Reservoir Dogs) gibi başarılı ve uçarı bir filmle çıkış yapmanın en büyük tehlikesi belki de sıradaki filmlere dair beklentilerin sürekli yüksek olmasıdır. Ancak yönetmen Quentin Tarantino, Ucuz Roman (Pulp Fiction) filmiyle neredeyse imkansızı gerçekleştirir: Olağandışı olanın üstüne koyar.
Yetenekli ve başarılı bir sinemacının tepe noktasına ulaştığında ne yapabildiğini ortaya koyan film, vahşi bir yolculuktur.
Üç hikayenin kesiştiği film, sanki polisiye roman yazarları Dashiell Hammet ile Raymond Chandler’ın hikayelerinin yankılandığı dönemin Los Angeles’ında geçer. Yönetmen Tarantino, kara film ile çete hikayesini birleştirerek bunu 90’lı yıllara taşır ve her açıdan etkileyici bir hikaye sunar.
Uma Thurman, John Travolta, Samuel L. Jackson ve Bruce Willis gibi isimlerin yer aldığı filmde her bir detay incelikle işlenmiştir. En küçük durumlarda bile ironiler baş gösterir, ölümde bile komediye yer verilir. Geçmiş yapıtların yaratılarını orjinal fikirlerle birleştiren Tarantino, Ucuz Roman’ı öngörülenin beklenmedik şekilde gerçekleştiği bir doğrultuda ilerletir.
Quentin Tarantino, her katmanıyla zenginleşen Ucuz Roman filminde, ilişkisiz gözüken insanların hikayelerini tuhaf, komik ve benzersiz hikaye örgüsüyle bir araya getirerek bir başyapıt sunar.
Aşağıda okuyacağınız söyleşide ise yönetmen Quentin Tarantino, Ucuz Roman filminde kullandığı dikkat çekici hikaye anlatıcılığına değiniyor, sinemadaki şiddetin toplumsal şiddetle bağı olup olmadığı sorusuna yanıt veriyor.
Ekrandaki şiddet ile toplumdaki şiddet arasında bir korelasyon olduğunu düşünüyor musunuz?
Yanıtım dünyada verilebilecek en basit yanıt. Benim için bu sadece bir film ve ben böyle hissediyorum! İnsanların bir film görmesiyle dışarı çıkıp, gerçek hayatta onu uygulayacağına ilişkin hiçbir şekilde korelasyon olmadığına inanmıyorum. Ancak örneğin; insanlar şöyle diyor: “Borgia ailesine ne demeli? O zamanlar film yoktu.” Daha da önemlisi Tokyo’ya ne demeli? Şu ana kadar gittiğim en güvenli şehir ve aynı zamanda gördüğüm en şiddet dolu sinemaya sahipler. Yine de toplum ve görüntünün ne kadar ilişkili olduğuna yönelik bir cevabım yok. Ancak 11 yaşındayken tek seferde The Wild Bunch (Vahşi Belde) ve Deliverance (Kurtuluş) filmlerini izleyerek büyüdüm ve iyi bir insan olduğumu biliyorum.
Sözün özü; benim bir numaralı sorumluluğum geniş bir topluma değil, karakterlerime. Sorumluluğum onlara dürüst olmak. Bir aptalın filmi izledikten sonra ne yapacağını durup düşünmek zorunda kalırsanız hiçbir şey yapamazsınız.
Temsilcinle görüştüm, bana zaman akışını anlattı ve hatalı olduğunu anladı. Sonra ikimiz düşünmeye başladık ve ikimizin de kafası karıştı. Hikayede zaman paradoksu var mı? Kronoloji, imkansızlığı içeriyor mu?
Hayır, imkansızlık yok. Bunu kesin olarak biliyorum. Bu konuda çok dikkatliyim. Demek istediğim; benim yaptığım şekilde bir film yapıp, yanlışlık yaparsanız bu bir bakıma aptallık ve olabilecek en özensiz şey olurdu.
Her şey dikkatlice yazıldı. Bu aynı Bunuel’in aynı bölümü oynaması için iki farklı aktöre rol vermesi gibi. Böyle bir şey yaparsanız tamamıyla net olmanız gerekir. Yapabileceğiniz en kötü şey izleyicinin kafasını karıştırmaktır. Pulp’ta bir an için kafanız karışabilir, ancak filmi izlerken arayı kapatmak için yeterli ipucu size verilmiştir.
Sizinle ilgili söylenen şeylerden biri romansı teknikler kullanmanız ve bunu film yapımında ve sinemada kullanmanız.
Amerika’nın olayı… Amerika’yı unutun. Hollywood’un olayı bunu dünyadaki herkesten daha iyi yapmasıydı. Gerçekten iyi hikaye anlatıyorduk. Avrupa, karakter temelli, duygu temelli filmlerin olduğu yerdi, ancak Amerika’da iyi hikayeler anlatırdık. Şimdi bu konuda en kötüsü biziz.
Biz bir hikaye anlatmıyoruz, durum anlatıyoruz. Hollywood’a karşı değilim, çünkü her yıl Hollywood sistemini meşrulaştıracak sayıda iyi film sistem içerisinden çıkıyor. Ancak çıkan filmlerin büyük bir çoğunluğunun ilk 10-20 dakikasının ardından neredeyse göreceğiniz her şeyi önceden biliyorsunuz. Bu hikaye değildir. Hikaye sürekli genişleyen bir şeydir. Bahsettiğim hızlıca sola veya sağ dönmek veya büyük bir sürpriz olması değil. Burada genişlemekten bahsediyorum.
Sözün özü; benim hikaye akışım her yerdedir, ileri geri gider. İşin doğrusu Ucuz Roman‘ı bir roman olarak yazmış olsaydım ve programınıza çıksaydım, [romanın] yapısını ucundan da olsa gündeme getirmezdiniz. Çünkü roman bunu hiçbir sorun olmadan yapar. Romanlar neredeyse her zaman her bir hikayeyi uygun gördüğü şekilde anlatma özgürlüğüne sahiptir. Benim yapmaya çalıştığım da o.
Ucuz Roman (1994)
Yönetmen: Quentin Tarantino
Oyuncular: Samuel L. Jackson, John Travolta, Ving Rhames, Uma Thurman, Bruce Willis
Tür: Suç, Dram
Puanlamalar: IMDB: 8.9, Metascore: 94, Rotten Tomatoes: 96