Ana Sayfa1 Film 1 YönetmenYönetmen Bernardo Bertolucci ile “Düşler, Tutkular ve Suçlar” üzerine

Yönetmen Bernardo Bertolucci ile “Düşler, Tutkular ve Suçlar” üzerine

HABER MERKEZİ – Yönetmen Bernardo Bertolucci, “Düşler, Tutkular ve Suçlar” filmiyle sokakların protestocularla dolup taştığı Paris kentinde siyasetten cinselliğe tüm sınırları zorlayan özgür ruhlu üç karakterin kendini keşfetme yolculuğunu yansıtır. İdealizmi en iyi şekilde 1968 yılında Paris’te geçen bir filmle gösterebileceğini düşündüğü için böyle bir film çektiğini belirten Bertolucci, dünya genelinde hala hayal eden gençlerin var olduğunu vurgulayarak “Bugünün çocuklarının kendilerini ‘Düşler, Tutkular ve Suçlar’daki çocuklarla özdeşleştirmesini istiyorum” diyor.


Çeviri-Derleme: Tolga Er


1968 ilkbaharında, aşk, politika ve sinemanın bir aradalığıyla statüko sarsılır. Paris’te Cinémathèque’in kurucusu Henri Langlois’nın görevden alınmasıyla başlayan protestolar hükümeti düşürme yolunda ilerleyen bir halk isyanına dönüşür. Sokaklarda barikatlar kurulur, polislerle çatışma yaşanır.

Yönetmen Bernardo Bertolucci’nin Düşler, Tutkular ve Suçlar (The Dreamers) filmi de sokakların protestocularla dolup taştığı Paris kentinde siyasetten cinselliğe tüm sınırları zorlayan özgür ruhlu üç karakterin kendini keşfetme yolculuğunu yansıtır.

Filmin senaristi de olan Gilbert Adair’in Kutsal Masumlar (The Holy Innocents) isimli kitabından beyaz perdeye uyarlanan filmin hikayesi, sinema tutkusunun peşinden Paris’e giden Matthew karakterinin gözünden aktarılır.

Kendini Cinematheque’in kapısına zincirleme numarası yapan Isabelle’ye tanışan Matthew, çabucak Isabelle ve ikizi Theo ile yakınlaşır.

Isabelle ve Theo, sanki oyuncakmışcasına Matthew ile oynar: Yaşam eski filmlere ve Seberg, Garbo, Astaire ve Dietrich gibi yıldızlara atıflarla yeniden canlandırılır. Hangisinin daha iyi olduğu tartışılır. Chaplin mi yoksa Keaton mı?

İdealizm, edebiyat, sinema ve kozmik uyum hakkında konuşulur ve Matthew’un Isabelle ve Theo’nun ilişkisine duyduğu hayranlık katlanarak artar. Üçü kendilerini eve kilitleyerek sokaklardaki protestolardan soyutlanır ve seksi odağa alarak fantezilerinin izinden gider. Çıplaklık norm halini alırken, onlar ne kadar ilerleyebileceklerini dener.

Yönetmen Bertolucci’nin Düşler, Tutkular ve Suçlar filmi, ilgi çekici olduğu kadar sinematik açıdan etkileyicidir ve provoke edici mesajlar taşır.

Aşağıda okuyacağınız söyleşide ise yönetmen Bernardo Bertolucci, kendisini Düşler, Tutkular ve Suçlar filmini çekmeye iten nedenleri anlatıyor ve Mayıs 68 ile bugünkü protestolar arasındaki ilişkiyi yorumluyor.

Yönetmen Bernardo Bertolucci

“Düşler, Tutkular ve Suçlar” adlı filminiz 1968 yılında Paris’te geçiyor ve hem filmlere hem de birbirlerine takıntılı üç öğrencinin hikâyesini anlatıyor. Film o dönemin siyasetinin içinde geçiyor. Konu bu yüzden mi ilginizi çekti?

Filmlerimin hepsi benim hayatımın bir parçası. Az sayıda film yaptım, en sonuncusu 1998 yılındaydı. Yeni bir filmle yüzleşmek benim için kolay değil. Kendimi Düşler, Tutkular ve Suçlar’a adamadan önce 1945’te sonlanan 1900‘ün devamını çekmeyi düşündüm. 1900‘ü 1974 yılında yapmıştım. İtalya’da büyülü anların yaşandığı zamanlardı. Yeni bir şeye duyulan kolektif inanç çok kuvvetliydi ve 1900‘ün üçüncü bölümünün ilgi çekici olabileceğini düşündüm. Ancak yanıldım; İtalya ve genel olarak bugünün dünyası siyasi tükenmişlik içerisinde. 70’lerin tersine insanlar belli bir ideale bağlı değil. O türde bir iyimserliği kaybettiler. 1900‘ün üçüncü bölümünü yapmış olsaydım, bu bir tür sahtecilik ve çakma bir şey olurdu. O yüzden saati 1968 yılına geri aldım.

Bu kararınızın Silvio Berlusconi’nin yükselişiyle bir bağlantısı var mı?

Berlusconi’nin 2001’de iktidara gelişi benim canımı sıktı. Daha çok moralimi bozdu, İtalyanların yarısı ona oy verdi. Berlusconi bu ülke için utanç. Şöyle düşünüyordum, bu insanlar idealizmi nasıl bu kadar çabuk kaybetti?

Ve Paris’in işareti verilmiş oldu?

Evet. Bir çeşit idealizmi en iyi şekilde 1968 yılında Paris’te geçen bir filmle gösterebileceğimi hissettim. O zamanlar siyaset kişisel ve aynı zamanda kolektifti.

Biraz yaşım vardı, 1968’de 27 yaşındaydım ancak yine de bana bulaştı. Roma’da Partner isminde bir film çekiyordum. Başrolümdeki Pierre Clementi her hafta sonu Paris’e giderdi. Harika sloganlarla geri dönerdi: “Yasaklamak yasaktır” ve “Gerçekçi ol, imkansızı iste.”

[Filmin] Bugünkü protestolarla bir bağlantısı var mı? Bugünün çocuklarının bu hassasiyete yeniden canlılık kazandırdığını görüyor musunuz?

Büyük bir azınlık. Ne zaman G-8 olsa çocukların bir araya geldiğini görüyorsunuz, küreselleşme olmadan. Seattle’da, aslında 2001 yılında Cenova’da polis çok sertti. Filmin son sahnesi ise polisin hücum etmesi. Biraz Cenova’yı düşündüm. Bu gruplar çok ilgi çekici, çünkü çok farklılar ve azınlıklar. Bazı yönlerden 68 benzeri hayallerle bağlantılılar. Bugünün değerlerinin farklı olmasına rağmen bu böyle. Bugün daha çok dünyadaki zenginliğin bir tür dengesini bulmakla ilgili. O zamanlar başka bir şeydi, ancak dünya genelinde hayal kuran genç insanlar var.

Ancak bugünün çocukları filmlerle aynı şekilde bağ kurmuyor.

Evet, bu oldukça ilginç çünkü ben oradaydım. 68’de her şeyin Cinémathèque ile başladığını bilirsiniz. Polis ilk kez bu kadar sertleşmişti. Onlar sadece öğrenci, film tutkunu ve Paris entelektüeliydi. Her şey orada başladı ve sonra etrafa yayıldı. Roma’ya, Almanya’ya, Berkeley’e, Columbia’ya. Tüm bu istek ve düşünceler sinemayla oldukça bağlantılıydı. Sanki sinematik değeri olan illüzyonun yansımasıydı.

Siyasi farkındalık sahibi bir sinemacı olarak tanınırsınız. Film yapımında bu tür bir hassasiyetin nüfuz etmesini özlüyor musunuz?

Benim şimdiki zamanda olmam gerekiyor. Bu, film yapımını da kapsıyor. Yine de bugünün çocuklarının kendilerini Düşler, Tutkular ve Suçlar‘daki çocuklarla özdeşleştirmesini istiyorum. Düşler, Tutkular ve Suçlar‘ı çekerken gençlik her gün etrafımdaydı. Tamamıyla bulaşıcıydı. Benim gibi yaşlı yaralı bir file bile bulaşmıştı. Bunu söylemek utanç verici ama onlardan daha genç hissediyordum.


Düşler, Tutkular ve Suçlar (2003)

Yönetmen: Bernardo Bertolucci

Oyuncular: Micheal Pitt, Louis Garrel, Eva Green

Tür: Dram, Romantik

Puanlamalar: IMDB: 7.2, Metascore: 62, Rotten Tomatoes: 78


Bu yazıda Urban Cinefile’den ve Roger Ebert’in yazısından yararlanılmış, Matt Saha ve Wilson Morales’in yönetmen Bernardo Bertolucci ile 2003 ila 2004 yıllarında gerçekleştirdiği röportajların bir bölümü Türkçeleştirilmiştir.
Previous post
İstanbul Modern 23 Mayıs'ta açılıyor
Next post
İş merkezindeki asansör yere çakıldı: 4 işçi yaralandı