Ana Sayfa1915'TEN BUGÜNEErmeni gazeteci Mirak-Weissbach’ın Malatya’dan Amerika’ya uzanan hikayesi

Ermeni gazeteci Mirak-Weissbach’ın Malatya’dan Amerika’ya uzanan hikayesi

HABER MERKEZİ – 1915’ten bugüne uzanan Ermeni portrelerinde bu hafta Muriel Mirak-Weissbach var. Gazeteci ve filantropist Mirak-Weissbach’ın hikayesi Malatya’dan ABD’ye uzanıyor. Annesinin Ermeni Soykırımı’nda yaşadıklarının ayrıntılarını ancak annesinin ölümünden sonra geride bıraktığı anı yazılarından öğrenebilen Mirak-Weissbach, Ermenistan halkına şu sözlerle sesleniyor: “Ülkenin geleceğini güvence altına almak ve genç nesiller için kalıcı refah ortamını oluşturmak için hep birlikte çalışalım.”


Mülakatı yapan: Irina Lamp

Çeviri: Lokman Sazan


John Mirak’ın ismi Massachusetts eyaletinin başkenti Boston’da iyi bilinir. Ermeni Soykırımı’ndan kurtulan John, başarılı bir iş insanı olmuştur ve filantropiye bağlılığından ötürü hem ülkelerindeki hem de Diaspora’daki Ermenilerin saygısını kazanmıştır. Kurduğu John Mirak Derneği Ermenistan genelinde eğitim ve kültürel projelere yatırım yapmaktadır.

“Babam ‘Amerikan Rüyası’nın bir örneğidir. Gerçekten dürüst olup sıkı çalışırsan başarılı olabileceğine gerçekten inanan biriydi. Bizim için bir rol modeldi” diyor John’un kızı Muriel. Muriel Almanya’da yaşıyor. Üç yıl önce eşiyle Ermeni gençler ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamak ve destek amaçlı kurulan Mirak-Weissbach Vakfı’yla ilgileniyor.

Muriel Mirak aynı zamanda Ermeni Mirror-Spectator’ün muhabirliğini yapmasının yanında birkaç kitabını da yayınlamıştır. New England’da doğan ve büyüyen Muriel, Wellesley’de İngiliz Edebiyatı okuduktan sonra Fulbright burs programıyla İtalya’da Milan Üniversitesi’nde okur. “Gerçek şu ki, 1970’lerin ilk yıllarında İtalyan üniversiteleri oldukça politik alanlar haline gelmişti ve bunun hayatıma çok etkisi olmuştur” diyor Muriel ve ekliyor: “O sebeple özellikle Arap dünyasında uzmanlaşarak politik bir gazeteci oldum.”

1991’de Irak’taki ‘Çöl Fırtınası Operasyonu’ döneminde BM’yle işbirliği içerisinde “Iraklı Çocukları Kurtarma Komitesi” adı altında insani programa öncülük yapar. “O dönem Iraklı çocukları ABD’ye tedavi olmaları için yolluyorduk. Ailemi ziyaret ederken anneme savaşta yaralanan insanların fotoğrafını gösteriyordum. O fotoğraflar içinde sakladığı birçok şeyin açığa çıkmasını tetikledi ve ilk defa o zaman nasıl hayatta kalmayı başardığının hikâyesini bana anlattı” diyor Muriel.

“Dehşet veren ayrıntıları üç erkek kardeşimle birlikte annem ve babam vefat ettikten sonra öğrendik. Annemin anılarını okumak şok edici olmasının yanında bir çeşit kimlik krizi yaşamamıza neden oldu diyor” Muriel. “Çocukken, entegre ve asimile olarak Amerikalı olmak istemiştim. Ne sınıf arkadaşlarımın ne de öğretmenlerimin Ermenilere dair bilgisi vardı ve Ermenistan’ın nerde olduklarını da bilmiyorlardı. Haftada bir ailem oldukça önemsediği için Ermenice ders alıyordum” diyor Muriel.

John ve Artemis’in düğününden, 1932

Kaderin birleştirmesi

Muriel’in annesi 1914 yılında Arabgir’in (Malatya) Tsack köyünde dünyaya gelir. 1915’te köyün bütün erkekleri infaz edilirken kadınlar ve çocuklar kilisenin içerisinde tutulup birer birer tarlaya öldürülmeye götürülür. Artemis ölüme götürülürken kurşun onu yaralar ve sonrasında Türk bir çoban onu bir camiye götürür.

Uzakta yaşayan akrabaları Artemis’i yıllar boyunca onu büyüten şefkat sahibi bir askerden geri alır ve Amerika’ya getirir.

Soykırım olmasaydı Zaven ve Artemis Arabgir’de tanışabilirlerdi. Öyle ki Zaven de 1907 yılında Arabgir’in Masgerd köyünde dünyaya gelir. Babası, annesi ve kuzenleri öldürüldüğünde sekiz yaşındadır. Sadece o, annesi ve bebek kardeşi kurtulur. Dört gün boyunca askerler Ermenileri bir kilisede kilitli tutar. Zaven meydanda öldürülmek için götürüldüğünde askerin elinden kaçıp evlerinin ahırında saklanır ve daha sonra Türk komşusunun yardımıyla kurtulur.

“Yaklaşık olarak bir ay sonra beni kurtaran komşumla birlikte köy meydanının yakınında bir yerlerdeydik. Bütün bölgenin lideri olan Topal Nuri atıyla köye geldi ve beni yakalayıp bağırmaya başladı, ‘Kurtulan bir tek sensin’ dedi. Beni kurtaran Türk kadın ‘Yeterince öldürmediniz mi? Çocuğu rahat bırak. Büyük annesi ölmek üzere ve küçük kardeşi var’ dedi” diye yazacaktır sonradan Zaven.

Asker, Zaven’in gitmesine izin verir ve çocuk kurtulur. “Bir hafta içinde büyük annem vefat etti. Beni kurtaran kadının eşinden babaannemin cenazesini defnetmesi için yardım istedim… Bir hafta sonra bu sefer bir yaşından küçük kardeşimin açlıktan ölmesi sonucu bedenini defnetmesini istedim. Köyde tek Ermeni ben kalmıştım” diye yazar Zayen.

1917’ye kadar Türk komşularıyla yaşar ve onlar için çalışır Zaven. Teyzesi Anna tehcir sırasında kaybolan üç Ermeni çocuğunu ararken Zaven’i bulur ve Arabgir’e götürür. “Sahip olduğumuz tek yiyecek Amerikalı kurum Near-East Relief’in haftalık olarak yolladığı yiyeceklerdi. İki kişi için almaya gittiğim yiyecekler bir hafta yetiyordu bize. Near East Relief’in başındaki Sayın Knapp’ın tanrı olduğunu düşünürdük” diye yazar Zaven. Bir yıl sonra da teyzesiyle birlikte Halep’teki akrabalarının yanına giderler ve sonrasında yıllar önce ABD’ye giden amca Garabed’in yanına geçerler.

Araba satışından destek vermeye

“Zaven” Boston’da “John” ismini alır ve liseye başlar. 16 yaşında olduğundan başka bir işte de çalışmak zorundadır. Gündüzleri bir otelde bulaşık yıkayan John akşamları da teknisyen olmak için okula gider ve sonrasında üç arkadaşıyla birlikte oto galerisi açar. Orada da muhasebecileri olan ve ölene dek birlikte olacağı Artemis’le 1932’de evlenir.

Artemis dört çocuğuyla beraber, 1943

1930’larda ‘Büyük Buhran’ baş gösterdiğinde John işyerini elden çıkarmak zorunda kalmasına rağmen inancını yitirmez. “Babam dindar biriydi. Tanrıya mutlak inancı vardı. Her zaman ‘Hayatta kaldıysam eğer bunun bir sebebi var ve bunu Tanrı istedi. Her şey tekrar daha iyi olacak’ derdi” diyor Muriel. Ve öyle de olur. Bir destekçinin sayesinde John ve ortakları Arlington’da yeni bir galeri açar ve daha sonra Chavrolet’nin bayiliğini alarak Boston’da başka bir galeri açarlar.

İşte ne kadar başarılı olursa bağış yapmaya olan motivasyonu o kadar artar. “Şükran, şaşkınlık ve muhtemelen hayatta kalmanın yarattığı suçluluktan kurtulup, topluma bağış yoluyla hizmet ediyordu” diye yazar oğlu Robert “Soykırımdan Kurtulanlar, Toplum Kurucuları: John ve Artemis Mirak Ailesi” adlı kitabında. Tarihçi Robert, Harvard’da okuduktan sonra Oxford’da “İki Toprak Arasında Yarılma: 1890’dan Birinci Dünya Savaşı’na Kadar Amerika’daki Ermeniler” doktora tezini yazar.

John Mirak ve ABD’nin BM nezdindeki büyükelçisi Set Momjyan, Ellis Adası, 1978

John sayısız sağlık, eğitim ve kültür kurumlarına bağışta bulunur. Yönetim Kurulu Üyesi olarak Harvard Trust ve Arlington National gibi bankalara önemli danışmanlıklar yapar. John aynı zamanda ateşli bir (ABD Başkanı) Franklin Delano Rosvelt taraftarıdır ve onun siyasi kampanyalarına da maddi destekte bulunur. Boston Belediye Başkanı John Collins ve eşi sürekli olarak Mirak ailesinin evini ziyaret eder. Robert şöyle anlatıyor:

“Johnny Mirak Ermeni kökenlerini hiç unutmadı. ABD’deki Ermeni kiliseleri, Lübnan’daki Ermeni Tubercular Senatorium ya da Ermeni Çalışmaları ve Araştırmaları Ulusal Derneği (NAASR) gibi kurumlara maddi destekler verdi. Yaptığı yardımlardan dolayı birçok yerden ödül de aldı.” 

John, kendi adını verdiği vakfı 1972’de kurmadan önce Ermeni Kültür Vakfı’nın (Armenian Cultural Foundation) başkanlığını yapar. “Daha önce hiç üniversiteye gitmemesine rağmen eğitim, müzik ve kültüre olan ilgisi takdire değerdi. Ermeni olan her şeyi korumakta kararlıydı” diyor Muriel. “Eve gelip koltuğunda oturur Ermenice müzik dinleyip gazete okurdu. 1993’te ölümü hepimiz için çok büyük bir kayıptı” diyor üzülerek Muriel ve “Bizim için o, gücün ve cesaretin kaynağıydı” diye ekliyor.

Bugün, Robert ve Muriel babaları John’un mirası olan hayırseverlik faaliyetlerini devam ettirerek onu onore ediyor. Vakıf sadece son dönemlerde Ermenistan’daki bir okula 300 bin dolar bağışta bulundu. Muriel son olarak şöyle sesleniyor:

“Büyük güçlerin jeopolitik oyunlarında kendi gerçek anavatanımızı kaybettik. Kentini kaybedenleri yeniden talep edenlere şunu söylemek istiyorum: Unut gitsin! Bu sadece bir yanılsama. Bizim gelişmesi gereken bir ülkemiz, ulusumuz ve egemen olan bir devletimiz var. Ülkenin geleceğini güvence altına almak ve genç nesiller için kalıcı refah ortamını oluşturmak için hep birlikte çalışalım.”


Kaynak: Aurora Prize

PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Tele-1’in D-Smart yayını yeniden açıldı
Sonraki Haber
İnce'den gece mitingi: Büyük şemsiye altında buluşalım; barışalım, uzlaşalım