Ana SayfaEkonomiPatatesler Suriye’de girilen yerlerden getiriliyor: ‘İthalat’ mı, Osmanlı’dan gelme bir model mi?

Patatesler Suriye’de girilen yerlerden getiriliyor: ‘İthalat’ mı, Osmanlı’dan gelme bir model mi?

HABER MERKEZİ – Türkiye, patatesin raflardaki fiyatının 6 lirayı bulmasının ardından, askeri operasyonlar ile girdiği Suriye’de kontrol altında tuttuğu bölgelerden patates getirtmeye başladı. Ekonomi Bakanı bunu ‘ithalat’ olarak tanımlıyor. Peki, bu yöntem için ekonomistler ne diyor? HDP Milletvekili ve ekonomist Erol Katırcıoğlu, patatesin getirtilişini Suriye’de anormal olan piyasa ilişkisi içerisinden düşünmek gerektiğini belirterek, “Sözleşmenin tarafları kimler? Satıcının hakkı var mı? Eğer bir ihlal olursa satıcı nereye, hangi mahkemeye müracaat edecek?” diyor. Prof. Fuat Ercan, Osmanlı’nın geçmişteki ilişkilenme biçimlerini hatırlatarak bugün Bab ya da Azez ile böylesi bir ‘iş yapmanın’ aynı zamanda oradan bu işe dahil edilenleri meşrulaştırdığını vurguluyor. Alp Altınörs ise ‘Suriye bizim iç işimiz’ diyen bir iktidarın varlığının mevcudiyetine dikkat çekiyor.


Haber: Bekir Avcı


2018 Haziran ayı itibarıyla tarımsal ürünlerdeki fiyat artışı sürerken, en belirgin fiyat değişimi patates ve soğan ikilisinde yaşandı. Öyle ki patatesin raflardaki fiyatı 6 liraya, soğanınki ise 6.5 liraya kadar çıktı.

Başbakan Binali Yıldırım, 24 Haziran seçimleri öncesi soğan ve patates fiyatlarıyla ilgili, “Spekülasyondan öte bir şey değil, göreceksiniz birkaç gün sonra böyle bir meseleyi konuşmayacağız” dese de seçimin ardından da fiyatlarda bir değişiklik olmadı.

Türkiye ise ‘çareyi’ askeri operasyonlar ile girdiği ve kimi yerlerde denetim kurduğu Suriye’den patates getirtmekte buldu.

Patatesler Suriye’den

Seçim öncesi “Bu ürünlerin ithalatına müsaade edeceğiz. Soğan ve patatesin Türkiye’ye gireceği miktar ve ülke belli. Soğan, patates fiyatında spekülasyona izin vermeyiz” diyen Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, patatesin getirtildiği yerin Suriye olduğunu duyurdu. Yani Türkiye’nin askeri operasyonlar ile girip Suriye’de kontrol altına aldığı bölgeler.

Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği’ne göre bu yerler şöyle: Bab, Azez, El Rai ve Halep’in bir kasabası olan Ahterin.

‘Fırat Kalkanı’ adı verilen harekât ile girilen bu bölgelerden alınan patatesler Pazartesi’den itibaren İstanbul, Bursa ve İzmir gibi illerde market ve hallere ulaştırılmaya başlandı. Patateslerin ‘sözleşmeli üretim modeli’ ile getirildiği belirtiliyor.

Ekonomi Bakanı bunu ‘ithalat’ olarak tanımlarken, Suriye’deki bu bölgelerden ‘ithalatın serbest bırakıldığını, bu kapsamda TL bazında 4 bin ton patates ithal edildiğini’ açıkladı. Zeybekci de getirilen patatesin pazarda satışa sunulduğunu ve fiyatların 2 lira seviyesine gerilediğini aktardı.

Türkiye’nin bu uygulamayla amacı piyasada yüksek seyreden patates fiyatlarını düşürmek. Uygulamanın patatesin piyasa fiyatının makul seviyelere gerilemesiyle sonlandırılacağı belirtiliyor.

“İthalat” mı?

Adına ‘ithalat’ denilen bu yöntemi ve patates fiyatlarındaki artışı HDP İstanbul Milletvekili ve ekonomist Erol Katırcıoğlu, iktisatçı Alp Altınörs ve Prof. Fuat Ercan’a sorduk.

Suriye’nin işgal altında bir ülke olduğunu hatırlatan Erol Katırcıoğlu, birkaç soru ile konunun muğlâklığına dikkat çekti. “Sözleşmenin tarafları kimler? Satıcının hakkı var mı? Eğer bir ihlal olursa satıcı nereye, hangi mahkemeye müracaat edecek?” diye soran Katırcıoğlu, patatesin getirtilişini Suriye’de anormal olan bu piyasa ilişkisi içerisinden düşünmek gerektiğini belirtti:

“Eğer patates fiyatları içeride yüksekse dışarıdan almak iç piyasadaki fiyatları düşürür. Ancak problem şu: Öyle bir bölgeden patates alırken o coğrafyadaki pazar mı esas alınıyor yoksa bir şey mi empoze ediliyor? Eğer orada bu işin piyasası 20 ise ve bize 10’a veriyorlarsa mesela, bu normal bir ticaret değildir. Bir yandan askeri güce dayanarak yapılıyor olabilir. Eğer askeri güce dayanarak oradaki piyasa fiyatının altında patates toplanıyorsa da bu bir sömürge ilişkisi demektir.

Ve sözleşme ne? Sözleşmenin tarafları kimler? Hangi para birimiyle oluyor bu iş? Satıcının hakkı var mı? Eğer bir ihlal olursa satıcı nereye, hangi mahkemeye müracaat edecek? ‘Sözleşmeli üretim modeli’ deniyor. Sözleşmeye uyulmadığında satıcı kime gidecek? Normal piyasalarda kurallar vardır. Suriye işgal edilmiş bir ülke. Peki, orada normal bir piyasa ilişkisi var mı?”

Osmanlı’dan gelme bir model

Prof. Fuat Ercan ise ‘bildiğimiz çerçevede bir ithalat’ olması gerektiğinin altını çizerek, sınırdan giren her şeyin ödeme dengesinin karşılıklı olması gerektiğini belirtti.

İki noktaya dikkat çeken Prof. Ercan, Bab ya da diğer yerler ile böylesi bir iş yapmanın aynı zamanda oradan bu işe dahil edilenleri meşrulaştırdığını vurgulayarak “Türkiye bir taşta iki kuş vuruyor” dedi. Ercan, Osmanlı dönemindeki benzer ilişki modelini hatırlattı:

“Osmanlı bir yere gidince kısıtlama yerine oradaki şeyi desteklerdi. Osmanlı’nın imparatorluk süreci yeniden dağıtım sistemine dayalıydı. Bir yere girdiğinde orada ona karşı bir mukavemet varsa, oradaki aktörü değiştirir, başka bir gücü ikame ederdi. Ve ona ‘ekonomik olarak seni destekliyorum, sen de bana vergi vereceksin’ derdi. İktidar ilişkisini kendinden yana kurardı. Yani imparatorluk tek taraflı bir ilişki kurmazdı. Yeniden dağıtım sistemi söz konusuydu.”

“Bu, gıdada Türkiye’nin kendine yetersiz olduğu anlamına da geliyor”

Bir diğer ekonomist Alp Altınörs ise ‘Suriye bizim iç işimiz’ diyen bir iktidarın varlığının mevcut olduğunu ifade ederek, “Bu ithalat sayılır mı? Bu noktada para vererek mi alınıyor patatesler yoksa el mi konuluyor buna bakmak lazım. Bunun incelenmesi lazım” dedi:

Öncelikle, patates fiyatlarının neden yükseldiğine dair bir fikri olmayan Tarım Bakanı var Türkiye’de. İkincisi Türkiye’de et ya da gıda fiyatları yükseldiğinde daha fazla ithalat yaparak sorunu çözmeye çalışan bir AKP iktidarı var.

‘Suriye bizim iç işimiz’ diyen de bir iktidar bu. Bu ithalat sayılır mı? Bu noktada para vererek mi alınıyor patatesler yoksa el mi konuluyor buna bakmak lazım. Bunun incelenmesi lazım. Eğer el koyma yöntemi ile alınıyorsa bu meşru değildir. İthalat da ticaret sayılmaz.

Ancak meselenin özü Türkiye’de gıda fiyatlarının kontrolüz biçimde yükselmesi. Bu, doların yükselmesi ile alakalı. Bu da Türkiye’nin gıdada kendine yetersiz bir ülke olduğu anlamına geliyor. Bu ise AKP döneminde oldu. AKP, Türkiye’yi gıda ithal eden bir ülke yaptı. Gıda güvenliği de kalmadı.”


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Yağmur nereye yağarsa tarlasını oraya çekenlere karşı - Akın Olgun
Sonraki Haber
Türkiye'nin engellemelerine rağmen AP'de Afrin konferansı