Ana SayfaYazarlarEmre CakaSportif Lezbon: ‘Sınır’ımız, sınırsızlığımızı zedelemeye çalışanlara koyduğumuz sınırdır

Sportif Lezbon: ‘Sınır’ımız, sınırsızlığımızı zedelemeye çalışanlara koyduğumuz sınırdır

HABER MERKEZİ –  26. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası’nın teması olan “Sınır”ı, Türkiye’nin ilk LGBTİ+ takımı olan Sportif Lezbon’un oyuncularıyla konuştuk. Kaptansız, hırssız, küfürsüz, nefretsiz bir futbol alanı yaratmayı umduklarını belirten oyunculardan Berivan C., “’Sınır’ kavramından sınırsızlığımızı zedelemeye çalışanlara koyduğumuz sınırı savunmayı anlıyorum” diyor ve ekliyor: “Biz kendi sınırlarımızı çizip içimizdeki sınırsızlığın sesini yükseltmek istiyoruz.”


Röportaj: Emre Caka


Bu sene 25 Haziran–1 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşecek 26. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası’nın temasının “Sınır” olduğu açıklandı.

Her sene farklı tarihlerde düzenlenen Onur Haftası’nın bu yılki teması olan “Sınır”ı, Türkiye’nin ilk LGBTİ+ takımı olan Sportif Lezbon’un oyuncuları Hande İmbat, Esma A. ve Berivan C. ile konuştuk.

Konuyla ilgili konuşan Sportif Lezbon oyuncularından Berivan C., “’Sınır’ kavramından sınırsızlığımızı zedelemeye çalışanlara koyduğumuz sınırı savunmayı anlıyorum” diyor.

2015 yılında kurulan Sportif Lezbon kimlerin fikriydi ve nasıl ortaya çıktı? Sizi böyle bir oluşum kurmaya yönlendiren neydi?

Hande: Aslında Sportif Lezbon fikrinin arkasında, Özgür Lig kurulmadan önceki dönemde bizlerin yaptığı yaklaşık 40 kadının 4 takım olarak yer aldığı bir turnuva vardı. Sadece arkadaşlık ilişkilerimizle 40 kadını toparlayıp 4 takım arasında harika bir turnuva yaptık.

Bu tarz bir oluşuma bizi yönlendiren en büyük etken, kendi aramızda sohbet ederken herkesin küçükken top oynamaya çok hevesli olduğu, bundan çok keyif aldığı fakat yaşımız ilerledikçe toptan, futboldan çeşitli baskılarla uzaklaştırılmış olmamız ortaklığıydı. Bizden alınanı kendimize hediye etme kararıydı bu. Erkek egemen bir spor dalını, erkek egemen bir alanı varlığımızla rahatsız etmek, oraya çomak sokmak ve bir şekilde başka bir şeye dönüştürmeye çalışmak takımımızın varoluşsal misyonları arasında diyebiliriz.

Bu sebeple de kadınları futbola yakınlaştırmak, top oynamak isteyen ama cesaret edemeyen kadınları topla buluşturmak için her hafta Çarşamba günleri kadınlara açık antreman ve dostluk maçları yapıyoruz. Ben topa değmek, eğlenmek istiyorum diyen tüm kadınlar bize Sportif Lezbon’un Facebook sayfasından mesaj atarak ya da [email protected] adresine mail atarak ulaşabilirler.

Özellikle futbol medyasında oldukça cinsiyetçi söylemler, yazılar, başlıklar görülür ve bu örnekleri oldukça artırabiliriz… Bunun nedeni nedir? Yoksa futbol ülkenin ufak bir parçası, minyatürü müdür?

Hande: Futbol hem ülkenin minyatürü diyebiliriz, hem de erkeklik performansının en yüksek sergilendiği alan bence. Erkeklerin erkekliklerini en erkekçe şekilde birbirlerine sergiledikleri garip bir alan halini almış durumda. Bu nedenle aslında alternatif spor medya organlarına çok fazla ihtiyaç olduğunu düşünüyorum ben. Fatih’in Aslanları, Potanın Perileri, Filenin Sultanları gibi saçma sapan kulağımıza yapışan benzetmelerden de kurtuluruz belki zamanla. Spor medyası yalnızca futbol medyası demek neredeyse. O da erkek futbolu. Erkek futbolu dışında herhangi bir spor alanından haber almak, takip edebilmek çok zor. Tamamen erkek futboluna odaklanmış bir medya mevcut. Dileğim bunun değişip dönüşmesi tabii.

“’Sınırımız’, sınırsızlığımızı zedelemeye çalışanlara koyduğumuz ‘sınırdır’”

Onur haftasının bu yıl ki teması ‘Sınır’. Sizin sınırlarınız neler? Aslında soruyu şöyle düzeltelim… Bu yıl ki ‘sınır’ temasının metninde şöyle bir ibare var “…Hayatlarımız, bedenlerimiz, duygularımız hakkında bol keseden nefret söylemi üreten özgüvenin sınırsızlığını kaldıracağımıza ve bize ait olanın sınırlarını belirleyebileceğimize dair inancımız tam..” Futbolda bize ait olan sınırlar nedir? Ve futbolda hangi sınırlar aşılıyor?

Esma: Kız gibi oynuyorsunuz denildiğinde sınır çekilir. Kız gibi olmak sınırlıdır, sınırlı olmaktır çünkü. Yapabilecekleriniz bellidir. Bir yere kadarsınızdır. Ama kız gibi oynamak aslında zevk alarak oynamak da olabilir. Oyunu oyun için oynamak. Oynamak dediğimiz şey zevk üzerine kurulmuş çünkü. Kazanmak, rakibi sahaya gömmek vs. erkeklikle alakalı. Ve oyunun zevkini dışarda tutan, ikincilleştiren şeyler. İşte birine yukardaki gibi bir söylemle sınır çekmek, onun sınırını aşmaktır. Bizse oyun için ve zevk için sahaya ayak basarak bu sınırları zorluyoruz.

Berivan: Ben buradaki “sınır” kavramından sınırsızlığımızı zedelemeye çalışanlara koyduğumuz sınırı savunmayı anlıyorum. Futbol alanında da elbette cinsiyetçilik, homofobi, transfobi, bifobi, kadın düşmanlığı gibi birçok konuda bu baskıcı anlayış ofsayta düşüyor. Sahalarda kadın bedeni üzerinden edilen küfürlerden tutun da kazanmak ya da kaybetmek üzerinden takımlara güya buna uygun cinsiyet atanması, bu sözde esprilere ne yazık ki aslında toplumun her kesiminin kahkahalarını katması, en temel olarak da futbolun kazanmak ve hırs üzerinden kurulu bir arenaya çevrilmiş olması tamamen sınır ihlali. Endüstriyel futbol en genel anlamıyla özgür olunması gereken bu alanları zedeliyor. Bizler ise kaptansız, hırssız, küfürsüz, nefretsiz bir futbol alanı yaratmak umudundayız. Tabii ki bu alandaki baskılar yalnızca cinsiyet kimliği ya da cinsel yönelime yönelik değil. Bütün “ötekilere” uygulanan psikolojik şiddetin en görünür olduğu alan bu topraklarda futbol. Biz ise tam da bu alanda kendi sınırlarımızı çizip içimizdeki sınırsızlığın sesini yükseltmek istiyoruz.

Dünyada birçok LGBTİ+ sporcu var ve özellikle 2014 Soçhi Kış Olimpiyatları ve Rio 2016 Olimpiyatlarında önemli başarı elde eden isimler oldu. Türkiye’den profesyonel bir sporcu en azından bildiğimiz kadarıyla yok. Bu durum neyden ötürü böyle? Yoksa isim var da biz mi bilmiyoruz?

Berivan: Elbette LGBTI+fobinin arşta olduğu bir alandan bahsediyoruz. Hetero erkek bir sporcu attığı tek bir golle dahi gündeme gelebilirken LGBTİ+ sporcular çok büyük başarılara imza atsalar dahi toplumun değer yargılarına aykırılıktan, fırsat eşitsizliğinden, gündeme gelmelerinin diğer değişkenleri olan yandaşlıkları, değer yargılarına uygun olmayan fiziki görünüşleri, “oturaklılıkları” gibi kriterleri sağlamadıklarından dolayı gözardı ediliyorlar. Bütün maddi imkansızlık ve fırsat eşitsizliğine rağmen çok başarılı LGBTİ+ sporcular var, bir kısmı profesyonel spor hayatlarını da bu ayrımcılıktan ötürü bırakmak zorunda kalıyorlar.

Dahil olduğunuz bir lig var. Nedir bu lig? Hangi takımlar var, maçlar ne zaman oynanıyor ve siz kaçıncı durumdasınız?

Esma: Özgür Lig. Pazar günleri oynanıyor maçlar. Tüm takımları tam olarak sayamasam da Halep United’dan bahsedebilirim size. Suriyeli arkadaşların kurduğu bir takım. Bu sezon katıldılar. Puan durumunu şahsen çok takip ettiğimi söyleyemeyeceğim. Skor kaygısı gütmeyi de yerleşik futbol anlayışının bir tezahürü olarak görüyorum.

Hande: Özgür Lig Passolig’ten sonra endüstriyel futbola, ırkçılığa, cinsiyetçiliğe ve her türlü ayrımcılığa karşı olarak kurulan bir lig. Biz ligin içerisinde Lezbon olarak cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığının da karşısında yer alan bir takımız. Aynı zamanda futbolun cinsiyetçi yapısının değişmesi için emek veriyoruz.

Ligde yaklaşık 18-20 takım oluyor. Biz de genelde her yıl ilk 5’te yer alıyoruz. Puan durumu bizi çok ilgilendirmese de arada ne durumdayız diye bakıyoruz. Maçlarımız Pazar günleri Dikmen Halısaha’da oynanıyor. Bekleriz.

“Özgürlük diye bağıran bütün siyasiler adına aslında utanç”

Malum bir seçim dönemindeyiz ve dahil olduğunuz ligin içerisindeki takımlardan tanıdığınız isimler ve takım arkadaşlarınız; özetle bu ligin adaylardan beklentisi, ‘sınır’ı nedir?

Berivan: Benim sınırım özgürlük sınırı. Özgür Lig’in sınırı da budur bence. Ama bu noktada aslında birçok elden çıkacak fikirlerle konuşulmalı. Özgür Lig toplumun farklı kesimlerinden insanların bir araya geldiği bir spor zemini. Dolayısıyla hepimizin ayrı ayrı ve beraber daha güçlü şekilde talep edeceğimiz çok fazla beklentimiz var. Adaylardan beklenti kalıbını da aslında “Yapmaları gerekenler nelerdir?” diye düzeltmek gerekir bence. Bütün taleplerimiz “lütuf” olamayacak kadar hayatidir. Trans cinayetleri, homofobi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ırkçılık, milliyetçilik, mezhepçilik, savaş çığırtkanlığı, baskı, zulüm, katliam bitsin istiyoruz. Bütün problemlerin çözümü ise bizi daha da ötekileştirmek değil bize kulak vermektir. Bu topraklardaki en büyük baskıya maruz kalıyor olmamıza ve nefret cinayetlerine rağmen milletvekilliği adaylıklarında dahi kendimize listelerde yer bulamamış bir toplam olmamız özgürlük diye bağıran bütün siyasiler adına aslında utanç vericidir. En öncelikli taleplerimiz ise elbette yaşam hakkı ve fırsat eşitliğidir bence.

Takıma katılma başvurusu nasıl oluyor? Ya da başvuruları siz hangi kriter ile değerlendirip kabul ediyorsunuz?

Esma: Bunu açıklamak için kendi takıma giriş sürecimden söz edebilirim. Geçtiğimiz yıl takıma dahil oldum. Daha öncesinde takımla tanışmıştım ve birlikte maçlar yapmıştık. Her ne kadar takıma dahil olmayı can-ı gönülden istesem de kadın oyuncuların diğer takımlarda da yer alıp, bu erkek ağırlıklı takımların kendi içlerinde oluşturdukları dinamikleri biraz kurcalamaları gerektiğini düşündüğüm için başka bir takımda top koşturuyordum. Ancak daha sonra, enerjimi Sportif Lezbon’a aktarmaya karar verip, takıma haber yolladım. Takım toplandı, daha önceden birlikte oynadığımız ve politik olarak takıma uyum sağlayabileceğimi düşündükleri için takımda oynamaya başladım. Sanırım herkes buna benzer bir süreçle takıma dahil oluyor. Kriterler olarak, motivasyon ve politik duruşa dikkat etmek ve elbette kadınlara öncelik vermek diyebiliriz sanırım.

Berivan: Sözlü olabilir, internet üzerinden olabilir, bazen de biz teklif ediyoruz. Aslında bir kriter listesi saymak zor. En başta bir süre tanışmak istiyoruz elbette. Yanında rahat olmak ve yanımızda rahat olmasını bekliyoruz. Tabii ki aramızda LGBTİ+ fobisi olan, egemen anlayışlara sahip olan, dikey hiyerarşiyi benimseyen bireylerin bulunması mümkün değil. Bunu kriter olarak dahi saymıyorum.

Takıma katılanlar en çok hangi mevkide oynamak istiyor? Takımındaki oyuncuların hangi mevkide oynayacağı dağılımı nasıl oluyor?

Berivan: Maçlarda kadronun hangi mevkilerde eksiği olduğuna bağlı. Diğer takımların aksine aslında defansta oynamak isteyen arkadaşların sayısı daha fazla bizde. Bu da sanırım özelden genele içinde bulunduğumuz durumla alakalı. Görünür kahramanlar değil, görünmez “sınır” savunucuları olma isteğiyle bağdaşık bana kalırsa.




Önceki Haber
Paris Komünü'nden özgürlüğe kanat çırpış: Louise Michel
Sonraki Haber
Antropolojik bir perspektifle "Kültür Denen Şey" nedir?