Ana Sayfa1 Film 1 YönetmenYönetmen Icíar Bollaín ile “Yağmuru Bile” üzerine

Yönetmen Icíar Bollaín ile “Yağmuru Bile” üzerine

HABER MERKEZİ – Yönetmen Icíar Bollaín, “Yağmuru Bile” filmiyle 16. yüzyıl Avrupa emperyalizmi ile modern kapitalizm arasında koşutluk kurarak yerli halkların sömürüye maruz bırakılmaya devam edilmesini konu alır. Yerli halkların filme katılım süreciyle ilgili karar mekanizmasına değinen Bollaín, yerli halkların eşitsizliğin önüne geçmek için aldığı tedbirlere dikkat çekerek “Bize iyi bir ders olacak bir şey yaptık ve bu ders bize onlar tarafından verildi” diyor ve filmini şu sözlerle anlatıyor: “‘Yağmuru Bile’ bir şiir gibi. Şiirler de çoğunlukla sosyal sorunların tam ortasında yer alıyor.”


Çeviri – Derleme: Tolga Er


Yönetmen Icíar Bollaín’in Yağmuru Bile (También la lluvia) filmi, 16. yüzyıl Avrupa emperyalizmi ile modern kapitalizm arasında koşutluk kurarak yerli halkların sömürüye maruz bırakılmaya devam edilmesini çarpıcı bir şekilde beyaz perdeye taşır.

Film, bir oyuncu grubunun ve bir film ekibinin Kristof Kolomb’un ‘keşfettiği’ Karayip kıyılarının uzağında yer alan Bolivya dağlarına çekim için gelmesiyle başlar. Yapımcı Costa (Luis Tosar) yerlilerin figüran olarak günlük 2 dolara çalıştırılabilmesiyle övünür, masrafları kısmak amacıyla haç dikmek için onları kullanır.

Kolomb’un yüzyıllar önce yaptığı gibi, yerel halkların köleliğe maruz bırakılmasına karşı çıkan Bartolomé de las Casas’ın hayatını konu alan filmin yapımında da yerli halk sömürüye maruz bırakılır. Bu, yönetmen Sebastian’ın (Gael Garcia Bernal) yaklaşımından kolayca anlaşılabilir. Ucuza çalıştırılan oyunculara sempati duyar gibi gözüken yönetmen Sebastian için de film her şeyden önemlidir.

Ancak Bolivya’da çekilen filmde önemli bir yardımcı oyuncu da vardır: Daniel (Juan Carlos Aduviri).

Daniel, yalnızca setteki bir oyuncu değildir, aynı zamanda hükümetin suyu özelleştirmesine karşı düzenlenen protestoların lideridir.

Costa, Daniel’in protestoyu bırakıp film yapımını riske etmemesini talep ederken, Sebastian ise Kolomb’un hikayesini yenilikçi bir şekilde dünyaya sunma gayesinin esiri olur ve şöyle der: “Protestolar unutulacak ancak film sonsuza kadar yaşayacak!”

Ancak Daniel, yanıtını çoktan vermiştir: “Su hayattır!”

Senaryosunu Paul Laverty’nin yazdığı Yağmuru Bile filmi, üç olay üzerinden sömürüyü yansıtır: Yerli halkların İspanyollar tarafından 16. yüzyılda köleliğe maruz bırakılmasını, Bolivya yönetiminin gerçek hayatta ülkenin su arzının kontrolünü Britanya ve ABD merkezli bir şirkete vermeye çalışmasını ve film yapımcılarının Quechua halkına yaptıkları iş karşılığında yalnızca günde 2 dolar vermesini.

Yönetmen Bollain, Yağmuru Bile filmiyle yaratıcı ve etkili bir anlatımla yerli halkların dünya genelinde devam eden sömürüsünü dikkat çekici bir şekilde sunar izleyicilere. Film, yalnızca Latin Amerika’da süregelmekte olan sorunların genelini yansıtmaz, aynı zamanda sorunların insani tarafını da gözler önüne serer.

Aşağıda okuyacağınız söyleşide ise yönetmen Icíar Bollaín, filmde dikkat çekici bir performans sergileyen Juan Carlos Aduviri’yi anlatıyor ve yerli halkların filme katılma süreciyle ilgili karar alma mekanizmasına değinerek “Bize iyi bir ders olacak bir şey yaptık ve bu ders bize onlar tarafından verildi” diyor.

Yönetmen Icíar Bollaín

“Yağmuru Bile” filmi su krizi konusu nedeniyle mi çağdaş bir film, yoksa çokuluslu şirketlerin yerli halkları suistimal etmeye devam etmesine ilişkin olduğu için mi öyle? Bu konuda bir düşünceniz var mı?

Bir keresinde çalıştığım yazar Julia Llamazares, filmin kendi döneminin bir tanığını olduğunu söylemişti. Ben bunun doğru olduğuna inanıyorum. Bir film, kendi içinde her zaman belgeselci bir yön barındırır. Bazen insanlar hiçbir şeyi ele almak istemez ve o zaman elimizde bir şey hakkında olmayan ve tamamıyla şen şakrak olan tarih dönemleri olur. Bazı zamanlarda ise filmler silah olarak kullanılır. Bazı filmler süregelen bir şeyi ele aldığı için çağdaş olma özelliğinin fazladan bir unsurunu taşır. Ben bu filmin öyle olduğunu düşünüyorum. Hikayeyi okuduğumda 21. yüzyıla gelindiği zaman suyun merkezi bir öneme sahip olduğunu düşündüm. Şimdiden temiz suya erişimi olmayan milyonlarca insanı etkiliyor. Bu film tek bir mücadeleyi gösteriyor ancak devam eden daha nicesi var. Su kesintilerinden ötürü ciddi sorunlar yaşanacak. Yağmuru Bile aynı zamanda çağdaş, çünkü geriye bakıp, geçmişten öğrenen ve geçmişi bugüne yansıtan bu dönemin insanları hakkında. Bu anlamda Yağmuru Bile bir şiir gibi. Şiirler de çoğunlukla sosyal sorunların tam ortasında yer alıyor.

Aynı filmde Gael ve Luis’e yer vermek tabii ki harika, ancak Juan Carlos Aduviri’nin performansının inanılmaz olduğunu söylemeliyim. Aduviri’yi yönetmenin nasıl olduğunu anlatabilir misiniz?

Bolivya’da çok fazla oyuncu olmadığı için oyuncular arasında ’o’nu bulamayacağımızın erkenden farkına vardık. Bir profil oluşturmamıştık. O yüzden sokakta, evden eve giderek ve ağızdan ağıza yayarak oyuncu seçmeye başladık. Juan Carlos çekirdekten yetişme bir marangoz. Kendisi bir oyuncu değil. El Alto’da yaşıyor ve uzun zamandır sinemaya ilgi duyuyor. Sinema kariyeri için ödeme yapabilmesi amacıyla marangozluk işinden para biriktirmeye başlamış. O doğrultuda eğitim almış. Sonra El Alto’daki çocukların sinema okumak için asla fırsat bulamayacağının farkına varmış ve biraz hükümet parası ile finanse ederek kendi başına bir film okulu kurmuş. Getirdiği diğer kişilerle beraber El Alto’daki genç çocuklara sinema öğretiyor.

O bu projeyle uğraşırken, biz Yağmuru Bile filmi için oyuncu seçimi yapmak üzere El Alto’ya geldik. Bizi duymuş, ancak denemeye katılmamıştı, çünkü şöyle düşünmüş: “Benimle hiçbir ilgisi yok.” Ancak sonra biri onu gelmesi için ikna etmiş ve o da geldi. Ondan etkilenmiştim. Doğaçlama yaptı ve neredeyse filmdeki gibiydi. Belli bir görünüşü var. Küçük bir adam ancak asla onu ezemezsiniz, hiçbir şekilde! Öyle bir onuru var. Onunla birkaç deneme yaptık ve onu o rol için istediğimi söyledim. Bana, “Emin misin? Ben oyuncu değilim. Bunu yapamam” dedi. Ben de “Eminim. Yapmana yardımcı olacağım, çünkü senin için zor olacak. Ancak sana yardım edeceğim” dedim.

Juan Carlos hakkında inanılmaz olan şey ise tek bir kelime Quechua konuşamaması. O, Aymara halkından. Bu, işe zorluk kattı. Bilmediği bir dili konuşması gerekti.

Sormam gereken bir soruyu soracağım. Çünkü bu film aynı zamanda Bolivyalıların Kolomb’u konu alan filmde sömürülmesinin hikayesiyle de alakalı…

Onlara ödeme yapıldı mı? [Gülüyor] Ne kadar ödeme yapıldı? Onlarla ilgilenildi mi? Evet. Bu konuda fazlasıyla endişeliydik ve herkesin soracağı ilk sorunun bu olduğunu biliyorduk. Tabii ki saatte 2 dolardan çok daha fazlasını verdik. Bizim için gerçekten de iyi bir ders olacak bir şey yaptık ve bu ders bize onlar tarafından verildi. Su savaşlarına katılan asıl kişilerden bazılarıyla iletişime geçtik. Hala suyu olmayan barriolardaki insanları denedik. Hala su için mücadele ediyorlar. İlk olarak topluluklarının liderleriyle iletişime geçtik ve bize şöyle dediler: “Bizim için harika ancak önce onlara sormanız gerekir. Onlara film yapmalarını söyleyemeyiz.” O yüzden gündem maddeleri arasında son sırada yer aldığımız yerel meclislerine gittik. Boruları, okulları tartıştılar, biz beklerken saatlerce “Compañero, compañero, compañero” dediler [Gülüyor]. Ne yapabilirsiniz ki?

Dört saatlik bir toplantının ardından nihayet şöyle dediler: “Bu insanlar bir film yapmak istiyor.” Kendimizi tanıttık ve onlardan ne istediğimizi söyledik, sonra ayrıldık. Bize katılıp katılmayacaklarını tartışmaya devam ettiler. Bu, meclisteki herkes tarafından alınması bir karardı. Şöyle bir karar verdiler: “Evet, katılmak istiyoruz ancak her bir figürana ödeme yapmanızı ve aynı zamanda ait oldukları her bir toplulukla katılmalarını istiyoruz.” Eşitsizlik olmadığından emin olmak istediler. Yani her şeyin birkaç kişiye verilmesini ve herkese dağıtılmamasını istemediler. Yolsuzluğun önüne geçmek için nakit olarak değil, materyallerle ödeme yapmamızı istediler. Biri bizden okulun inşasını bitirmek için 2 bin adet tuğla istediğinde ona 2 bin tuğlayla ödeme yaptık. Diğerleri ise su veya kamyonet için yardımcı olabilecek şeyler istedi. Ve bizim için ders buydu.


Yağmuru Bile (2010)

Yönetmen: Icíar Bollaín

Oyuncular: Gael Garcia Bernal, Luis Tosar, Juan Carlos Aduviri

Tür: Dram, Tarih

Puanlamalar: IMDB: 7.5, Metascore: 69, Rotten Tomatoes: 85


Bu yazıda, Film Ireland’dan ve Roger Ebert’in yazısından yararlanılmış, Micheal Guillen’in filmin yönetmeni Icíar Bollaín ile yaptığı röportajın bir bölümü Türkçeleştirilmiştir.
Previous post
Bağış Erten: Dünya Kupası bir karnaval ancak sahada post-kolonyal bir durum var
Next post
Sürreal kabusların yaratıcısı şizofren bir zihinden çok daha fazlası: Foma Jaremtschuk