Ana SayfaÇalışma YaşamıKESK ve DİSK ‘kriz’ dedi, taleplerini sıraladı: “İşçi sınıfı alacaklıdır”

KESK ve DİSK ‘kriz’ dedi, taleplerini sıraladı: “İşçi sınıfı alacaklıdır”

HABER MERKEZİ – Ekonomideki kötü gidişata ilişkin açıklama yapan KESK ve DİSK, bunun sorumlusunun iktidar olduğunu vurguladı. KESK asıl nedenin ‘ranta dayalı ekonomik politikaların tıkanması’ olduğunu vurgularken DİSK de “Krizi yüzde 1 yarattı, bedelini yüzde 99 ödemeyecek” dedi. Açıklamalarında her iki sendika da taleplerini sıraladı.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türkiye’de dövizde yaşanan kur dalgalanmalarına yönelik yazılı açıklama yaptı.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarının eleştirildiği ve ekonomideki kötü gidişattan sorumlu tutulduğu açıklamalarda kimi uyarı ve önerilerde bulunuldu.

‘Hiper enflasyon’ uyarısı

KESK açıklamasında, “AKP’nin uyguladığı katıksız neoliberal politikaların kaçınılmaz olarak geldiği nokta krizdir. Bugün yaşanmakta olan kriz, göz göre göre, bağıra bağıra gelmiştir” denildi.

Sendika, yaşananların görünen yüzü her ne kadar tutuklu vatandaşları nedeniyle ABD ile restleşme olsa da asıl nedenin ‘ranta dayalı ekonomik politikaların tıkanması’ olduğunu vurguladı.

‘Hiper enflasyon’ uyarısının yapıldığı KESK açıklamasında, “Enflasyonun hızlı bir şekilde yükselmesinin emekçilere olumsuz etkileri sadece reel ücret zammı alamamaları şeklinde olmamaktadır. Bu ana olumsuz etkiye ek olarak, gelirlerinin önemli bir bölümünü kira, gıda ve ulaşım gibi kalemlere harcayan emekçiler daha da yoksullaşmaktadır” denildi.

“Krizi yüzde 1 yarattı, bedelini yüzde 99 ödemeyecek”

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da yazılı açıklamasında, Türkiye ekonomisinin tehlikeli bir ‘döviz krizi’ ve ‘borç krizi’ ile karşı karşıya olduğunu belirterek, “Kriz kısa sürede ekonominin diğer alanlarına enflasyon, durgunluk, işsizlik ve yoksulluk olarak yansıyacaktır” uyarısında bulundu.

İflas haberlerinin bir süredir gelmeye başladığını anımsatan Çerkezoğlu, “Türkiye’nin bugünkü sorununun kaynağı, ülkeyi yönetenlerin yıllar önce yaptıkları tercihlerdir” dedi.

“Türkiye, neoliberal kapitalizmin yarattığı kriz ile yüz yüzedir” diyen Çerkezoğlu, “Bedel ödeyen sadece işçi sınıfı ve emeğiyle geçinen ülkenin yüzde 99’u değildir. Uluslararası finans kapitalin ve onların kredileriyle beslenen şirketlerin büyük vurgunlarının bedelleri arasında yağmalanan doğa, kuruyan dereler, katledilen ormanlar, rant için betonlaştırılan kentler ve yok edilen tarihsel miras da vardır” dedi.

DİSK Genel Başkanı, “Türkiye borçlu bir ülkedir ama bu borç işçi sınıfının borcu değildir. Aksine işçi sınıfı alacaklıdır” açıklamasında bulundu ve ekledi: “Krizi yüzde 1 yarattı, bedelini yüzde 99 ödemeyecek!”

Açıklanan ‘program’ ve ‘modele’ eleştiri

Geçen hafta açıklanan “Cumhurbaşkanlığı 100 Günlük İcraat Programı” ile Hazine ve Maliye Bakanı’nın 10 Ağustos 2018 tarihinde açıkladığı “Yeni Ekonomi Modeli”ni eleştiren sendikalar, bunların ekonomik krize yönelik bir çözüm sunmadığını da vurguladı.

Her iki sendika da ‘mücadele’ vurgusu yaptıkları açıklamalarında, talep ve önerilerini sıraladı.

KESK’in talepleri

  • İç ve dış politikada çatışma ve savaş söylem/pratiği terk edilmeli ve barış politikası savunulmalıdır. Barışın refah ve huzur getirdiği, savaşın yıkım ve yoksulluk getirdiği görülmelidir. Savaş sadece silah tüccarlarının arzu edebileceği ve tüm halklara zararı olan bir politik tercihtir.  Türkiye’nin refahı barıştadır. Krizden çıkış barışın tesisiyle mümkündür.
  • Kamu kurumlarında evrensel hukuk hükümleri, anayasa ve yasalarla koruma altında olan haklara yönelik saldırılar derhal durdurulmalıdır. OHAL fırsatçılığıyla hukuksuzca ihraç edilen kamu emekçileri derhal işlerine iade edilmeli, geriye dönük tüm kayıpları karşılanmalıdır.
  • Kamu hizmetlerinde, atama ve terfilerde, disiplin hükümlerinin uygulanmasında “olağan hukuka geri dönülmelidir”. OHAL rejimi ihraçları, kayyumları, medya gaspları vb. tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmalıdır. Yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti ilkesi yeniden tesis edilmelidir.
  • 2018 ve 2019 Yıllarını Kapsayan 4. Dönem Toplu Sözleşmede, ücret hükümleri önceki enflasyon gerçekleşmesi, yeni enflasyon hedefi ve son döviz krizi nedeniyle geçersizleştiğinden güncel ve reel değerlere göre yeniden düzenlenmelidir. Geriye dönük kayıplar karşılanmalı, enflasyon hedefinin üzerinde gerçekleşen enflasyon verileri dikkate alınmalı, reel kayıplarımız karşılanmalı, büyümeden pay verilmelidir.
  • Döviz kuru etkisi nedeniyle benzin ve mazotta ÖTV üzerinden uygulanan ‘zamların yansıtılmaması’ uygulaması özellikle ilaç fiyatlarındaki belirsizliğin gittikçe artan düzeyde halk sağlını tehdit eder düzeye geldiği gözetilerek sağlık gibi alanlarda da uygulanmalıdır.
  • Kamu kurum ve kuruluşlarında liyakatsiz, yandaş ve israfa yol açan yönetim anlayışı derhal terk edilmeli ve kanun dışı harcamalar idarecilere rücu edilmelidir.
  • Varlık fonu, Kredi Garanti fonu, Savunma Sanayi Fonu gibi kamuoyu denetimi dışına ‘kaçırılmış’ uygulamalar sonlandırılmalı ve derhal kamuoyu denetimine açılarak kamusal hizmet ve üretim amacıyla kullanılmalıdır. Varlık fonu adı altında yapılan harcamalar sorumlulara rücu edilmeli ve geçen süre içerisindeki faaliyet raporu kamuoyuna açıklanmalıdır.
  • ‘Saray rejimine yönelik devasa bütçe, örtülü ödenek ve kanun dışı mali kaynak kullanımı derhal durdurulmalıdır.
  • Kamudaki ‘taşıt ve bina kiralama’ işlemleri azaltılmalı, var olanlar kamuoyu denetimine açılmalıdır.
  • İşsizlik sigortası fonu sadece işsizlere verilmelidir. İşsizliğin artışı engellenmelidir.
  • Rantçı sermayeyi destekleyen ‘yatırım ve istihdamı arttırmayan’ teşvik sistemi lağvedilmelidir. İstihdam ve üretim artışı sağlayacak adımlar atılmalıdır.
  • Vergi sistemindeki adaletsiz bölüşüme son verilmeli ve dolaylı vergilerin payı azaltılmalıdır. Rant, faiz ve sermaye gelirleri vergilendirilmelidir.

DİSK’in talepleri

  • En acil talep olarak, son 15 yılın en yüksek enflasyonu karşısında eriyen ücretlerin acilen telafi edilmesini, başta asgari ücret olmak üzere tüm ücretlerin artırılarak alım gücünün erimesinin önüne geçilmesini istiyoruz. Krizle kemer sıkarak değil alım gücü korunarak ve artırılarak mücadele edilebilir.
  • Toplu işten çıkarmaların yasaklanmasını istiyoruz. Krizin yaratabileceği işsizlik riskine karşı kamu istihdamı artırılmalıdır.
  • Vergideki adaletsizliğe son verilmesini, çok kazanandan çok vergi alınan, asıl olarak karın/rantın/faizin vergilendirilmesine dayanan bir vergi sistemi kurulmasını istiyoruz. Türkiye’nin en büyük şirketlerinin, en zengin ailelerinin, partili/yandaş patronların vergi borçlarını büyük oranda sıfırlayan kararların derhal iptal edilmesini istiyoruz.
  • Devlet idaresindeki akıl dışı harcamaların ve savurganlığın son bulmasını istiyoruz.
  • Ülke kaynaklarının betona gömülmesine hayır diyoruz. Başta Kanal İstanbul olmak üzere ciddi kaynak israfına ve borçlanmaya yol açacak faydasız yatırımların durdurulmasını istiyoruz.
  • Yargı bağımsızlığı ve işleyen bir hukuk devleti ekonomik krizi tek başına çözmese de çok önemli bir role sahiptir. Otoriter rejim ekonomik krizi derinleştiren bir rol oynuyor. Demokrasi ve hukuk devleti yolunda ciddi adımlar atılmalıdır.

Gazete Karınca

PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Bursa'da köylülerin enerji santraline karşı direnişi jandarmaya geri adım attırdı
Sonraki Haber
Bir sanatçı öldü geçen gün