Ana SayfaKültür-SanatHayal sınırları zorlanırken: Animasyon sektörünün Türkiye’deki hikayesi üzerine

Hayal sınırları zorlanırken: Animasyon sektörünün Türkiye’deki hikayesi üzerine


Haber: Altan Sancar


Dünyada teknolojik gelişmeler hızlandıkça, özellikle sinema ve televizyon alanında animasyonun önemi giderek artıyor. Milyonlarca dolarlık bütçeler ile çekilen animasyon filmler, reklamcılık sektöründe giderek yaygınlaşan animasyon reklamlar ve dünden bugüne devamlı olarak çocuklara hitap eden çizgi filmler ile sektör her geçen gün piyasa payını arttırmayı sürdürüyor.

Dünyada hızla yükselen animasyon trendi, Türkiye’de de etkilerini her geçen gün gösteriyor. Bir yandan TRT’nin çocuk kanalında yayınlanan çizgi filmler için yüksek ücretler ödediği iddiaları gündemde. Diğer yandan Türkiye’de hazırlanan yeni animasyon filmler vizyona giriyor ve televizyonlarda animasyon reklamlar giderek artıyor. Tüm bunlara paralel olarak sektörde yer alan firmaların sayısı da artmaya devam ediyor.

Animasyon sektörü açısından bir diğer önemli alan da bilgisayar oyunları olarak öne çıkıyor ve Türkiye de son yıllarda bu alana ilişkin çalışmalarla sektöre giriş yapıyor.

2017 yılı itibari ile dünya genelinde yaklaşık olarak 250 milyar dolarlık hacme sahip olan animasyon sektörünün Türkiye’deki hacmi yaklaşık olarak 80 milyon dolar olarak karşımıza çıkıyor. Dünyada sinema sektöründe olduğu gibi animasyon sektöründe de Hollywood birinciliği göğüslerken, Türkiye’nin piyasa payı binde 1 oranının da altında. Türkiye’deki animasyon sektörünün 2011-2016 yılları arasında ise yüzde 13’lük bir büyüme gösterdiği de 2017 yılı itibari ile elde edilen veriler arasında.

BEBKA (Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı) tarafından 2017 yılında hazırlanan rapora göre, 2010-2014 yılları arasında en fazla animasyon film üreten ülkeler ABD ve Japonya iken, televizyon için en fazla animasyon içerik üreten ülke ise Kanada oldu. Dünya genelinde 2016 yılı itibari ile en fazla animatör 50 bin 195 kişi ile ABD’de bulunurken, Türkiye’de ise bu sayı 17 bin 879 olarak ifade ediliyor.

Türkiye’de animasyonun macerası

Animasyon senaryosu atölyesi

Türkiye’nin ilk animasyon filmi ise 1947 yılında Vedat Ar ve öğrencileri tarafından hazırlanan ‘Zeybek Oyunu’ olarak kabul edilmektedir. 1970’li yıllara gelindiğinde ise Tonguç Yaşar, Sezer Tansu’yla birlikte hazırladığı “Amentü Gemisi Nasıl Yürüdü” adlı kısa metraj çizgi film ile 1972 yılında 3. Altın Koza Film Festivali’nde özel ödül kazanmıştır. 1980’li yıllar ise Türkiyeli animasyoncuların yurtdışında etkinliklere katıldığı yıllar olmuştur. Hüseyin Gülgen bu yıllara ilişkin şu bilgileri vermiştir:

“1980’de Ateş Benice’nin “Stereo” filmi Zagrep Canlandırma Filmleri Şenliği’nde gösterilmiş, aynı film ertesi yıl Portekiz’in Espinho kentindeki bir yarışma için özel çağrı alarak gösterime girmiş (aktaran Atan 40). Bahattin Alkaç’ın ‘Tombişin Öyküsü’ adlı çizgi filmi 1980’de Almanya’da katıldığı bir yarışmada övgüye değer bulunmuş. Ali Murat Erkorkmaz’ın ‘Quick Case’ isimli çalışması ise 1983’te Annecy Canlandırma Film Festivali’nde 350 film arasında ilk ona girmiş.”

TRT Çocuk ve Zarok TV’li yıllar

 

1990’lı yıllara gelindiğinde ise TRT’de ortaya çıkan yolsuzluk iddiaları animasyon sektörünü derinden etkilemiştir ve bu yıllarda verilen destek tamamen kesilmiştir. Yaşanan bu durum sektöre ağır bir darbe indirmiş ve gelişimini sekteye uğratmıştır.

2000’ler ise gelişen teknoloji ve artan bütçe destekleri ile animasyonun hızla yükselişe geçtiği, bağımsız filmlerin ortaya çıktığı, reklamcılığın geliştiği, internet sitelerinin düzenlendiği yıllar olmuştur. Bu yıllarda Türkiye’nin farklı üniversitelerinde animasyona ilişkin bölümler açılmış ve öğrenci alımları başlamıştır. 90’lı yıllarda desteğini çeken TRT, tamamen bu alana yönelik olarak açtığı TRT Çocuk kanalı ile sektörden büyük alımlar gerçekleştirmiş, yüksek miktarda ödemeler ile adından söz ettirmiştir. Türkiye’de bu dönemde ortaya çıkan bir diğer çocuk kanalı ise Kürtçe ve lehçelerinde yayın yapan Zarok TV olmuştur. Kanal defalarca cezalara çarptırılmış, yayınları durdurulmuştur. OHAL döneminde kapanan kanal, tepkiler üzerine yeniden açılsa da cezalar kesilmeye devam etmektedir.

Dünya bu yıllarda animasyon filmler ile gişe rekoru kıran şirketleri konuşurken, Türkiye bu alana oldukça geç giriş yapmıştır. Sektörün ortaya çıkardığı ve adından en fazla söz ettiren film ise Kötü Kedi Şerafettin olmuştur.

‘Türkiye’de son yıllarda firmaların tanıtımlarını animasyonlarla yaptırma trendi var’

Tüm bu bilgiler bağlamında alanda faaliyet gösteren Animative şirketinin kurucusu ve sahibi Onur Demirsoy ile görüşerek sektörün reel durumu hakkında bilgiler aldık.

Ankara’da bulunan animasyon şirketlerinden biri olan Animative ağırlıkla reklamcılık alanında faaliyet gösteriyor. Türkiye’de animasyon sektörü denildiğinde ilk akla gelen isimlerden olan Grafi2000’de de görev almış bir isim olan Onur Demirsoy, gazetemize hem sektör hakkında bilgi verdi hem de bizler için bir çizim yaparak üretim aşamasını bizlere anlattı:

Sizin animasyon maceranız nasıl başladı?

17 yaşındaydım ve üniversiteyi kazanmadan önce Grafi200 ekibi ile tanıştım. Grafi2000 Türkiye’de kurulan ilk mizah web sitesinin mimarıydı ve oraya flash animasyonlar hazırlanıyordu. Yıllar içinde kendimizi geliştirdik ve belli bir çevre edindik. Uzun yıllar ardından televizyonlara işler hazırlamaya başladık ve 13 yıl süreyle birlikte çalıştık. Bu süreçte TRT, ATV ve Kanal D gibi büyük kanallara işler hazırlandı ve bu işler Türkiye’de tutuldu. Bu kanallarda Koca Kafalar, Harbi Tv gibi programlar hazırlandı. Grafi2000 bugün ise sinema alanına da işler hazırlamaya devam ediyor.

Animasyona gün geçtikçe daha fazla değer verilmesinin nedeni nedir?

Grafi2000’den ayrılmamın ardından kendi şirketimi kurdum ve tamamen dijital 2 boyutlu animasyonlar ile şirketlerin ve kurumların tanıtım videolarını hazırlıyoruz. Türkiye’de son yıllarda firmaların tanıtımlarını internet üzerinden 2 boyutlu animasyonlar ile yaptırma trendi ortaya çıktı. Buna başvurulmasının nedeni ise hem bütçesinin reel çekimlere göre daha uygun olması hem de hayal sınırlarının zorlanabilmesi.

Sektör nasıl işliyor? Animasyonun hazırlanmasından seyirciye ulaştığı ana kadar olan süreci bizimle paylaşır mısınız?

Animasyonun hazırlanmasından satın alınmasına uzanan süreç kısa ve kolay bir süreç değil. Televizyon sektöründe önce proje hazırlanır, ilgilenebilecek kurumlara sunulur ve değerlendirmeye alınır. Son dönemlerde animasyonun yanında kitabının olmasına da önem veriliyor ki bu da sektöre yeni bir soluk getirmiş durumda. Yani animasyon hazırlamanın yanında, medyanın geri kalanını da saracak içeriklerin hazırlanması albeniyi arttıran özelliklerin başında geliyor.

‘Türkiye’de animasyon sektörü hala dünyaya açılamadı’

Türkiye’de animasyon sektörünün genel durumu nedir?

Türkiye’de sinema filmlerinin gelişebilmesi için bütçenin büyük önemi var. Şu an için bütçenin sağladığı imkanlar dahilinde işler ortaya çıkarılıyor. Bütçe olanaklarının artması ile birlikte oldukça iyi işlerin ortaya çıktığını görebiliyoruz. Kötü Kedi Şerafettin bu konuda örnek gösterilebilir, çünkü bayağı başarılı bir iş olarak karşımızda duruyor. Ancak bütçelerin yeterince doyurucu olmaması sektörün istenilen seviyeye gelmesinin önünde engel olarak duruyor.

Türkiye’de bu aşmada Kültür Bakanlığı’nın bu konuda desteklemelerinin olduğunu ve çeşitli yerlerin de bu konuda destek taleplerinin olduğunu biliyoruz. Kimi kalkınma ajansları da bu konuda destekler sunup, fonlar sağlayabiliyor ancak bunlara ek olarak seyirci desteği de önemli bir yerde duruyor. Seyircinin desteğinin yeterli olmadığı zamanlarda animasyon sektörü istediği yere ulaşamaz. Son dönemde ortaya çıkan filmlerin elde ettikleri hasılatlar seyirci tarafından bir desteğin oluştuğunu gösteriyor ancak hala sektörün gelişmesi açısından yeterli değil. Tekil filmlerin başarıya ulaşmış olması, sektörün başarıya ulaştığı anlamına gelmiyor ne yazık ki. Türkiye’de sektörün gelişmesi için gerekli olan önemli noktalardan biri de yurtdışına açılacak projelerin geliştirilmesi olacaktır. Çünkü Türkiye’de animasyon hala ihracat kalemi haline gelebilmiş değil.

‘Birçok animasyoncu Youtube üzerinden çalışmalarını sunuyor’

Türkiye’de her ne kadar TRT ağırlıklı işleyen bir sektör olsa da dünyada işler başka türlü sanırım. Dijital platformların bu sektördeki payı nedir?

Televizyon ve sinemanın yanında Youtube ve Netflix gibi dijital platformlar da sektörde önemli bir noktaya gelmeye başladı. Bunların yanında sektörde öncü güçlerden olan Disney’in büyük bir satın alma gerçekleştirdiğini ve iddiasını arttırdığını ve dijital platform oluşturma hazırlığında olduğunu biliyoruz. Bu tarz platformlar ile birlikte sektörün geleceğinin oraya doğru kayacağını tahmin ediyoruz, çünkü kar payları buralarda daha fazla olarak görülüyor. Yine Youtube, yeri geldiğinde TRT’den daha fazla kazandıran bir platform haline gelebiliyor. Öyle ki birçok animasyoncu Youtube üzerinden çalışmalarını sunmaya yöneldi. Youtube yüklenen içeriklerin belli bir izlenme oranına erişmesi ile birlikte her izlenme başına ücret ödüyor ki bu bazen kolay kazanılamayacak kar paylarını ortaya çıkarıyor. Bahsettiğimiz platformlar artmaya başladıkça göreceğiz ki televizyonlar atıl durumda kalacak ve sektörün en önemli alanlarından biri bu platformlar olacak. Bugün TRT’nin dakika başına 5 bin lira verdiği söylenmekte, ancak Youtube gibi platformlar izlenme ile bundan daha fazla gelir sağlayacak konuma doğru ilerliyor.

Son olarak sizin alanınız olan reklamcılık sektörü ne aşamada? Ayrıca devlet animasyona nasıl bakıyor?

Reklamcılık alanında da animasyonun rolü her geçen gün artmaya devam ediyor. Projenin içeriğine göre bütçelerin değişebildiği bu alanda talep artmaya ve ilgi giderek büyümeye devam ediyor. Geçtiğimiz dönemlere göre çok da doyurucu olmayan bu durum, geldiğimiz dönemde artan talep ile birlikte doyurucu duruma gelmeye başladı. Devlet alanında da animasyon ile çocuklara ulaşma fikri giderek ağırlık kazanmaya başladı. Bizler geçmişte Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığımız işlerde bunu gördük. Bu konuda rahatlıkla devletin animasyonu keşfettiğini ve kullanmaya başladığını söylemek mümkün. Toplamda söylebiliriz ki Türkiye’de sektör henüz gelişim evresinde ve gelişimini yavaş yavaş sürdürüyor.



 

Previous post
Filipinler'de plantasyona karşı topraklarını koruyanların kadın lideri: Marivic Danyan
Next post
Meksika'da zorla kaybedilen 43 öğrenci için bitmeyen hakikat arayışı