Ana SayfaManşetİlk tiyatro yazarı, ömrünü mücadeleye vermiş bir kadın: Fatma Nudiye Yalçı

İlk tiyatro yazarı, ömrünü mücadeleye vermiş bir kadın: Fatma Nudiye Yalçı

HABER MERKEZİ – Ne ailesinin onu dışlamasını ne de uzun süren hapisliğe boyun eğmeyen Nudiye, kaleminden taşanlarla meydanlarda aldığı soluğu. İlk kadın tiyatro yazarı olan Nudiye’nin eseri Devlet Tiyatrosu’nun çöplüğünden son anda çekip çıkarıldı. Tarihten Kadın Portleri’nde bu hafta sosyalist yazar ve hayatını mücadelesine vakfetmiş bir isim var: Fatma Nudiye Yalçı.

Tarihte adı yeterince anılmamış olan sosyalist yazar Fatma Nudiye Yalçı, 1904 yılında İstanbul Kasımpaşa’da dünyaya gelir.

Ekonomik yönden varlıklı bir ailenin çocuğu olan Fatma, aile içinde genelde ‘Nudiye’ adıyla anılır. Resmi belgelere dayanmamakla birlikte Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’nde eğitim görür. Ardından İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nü bitiren Fatma, bu dönemde sık sık muhalif dergi ‘Resimli Ay’a gitmeye başlar.

Bu dönemde yazar Nizamettin Nazif ile tanışan Nudiye, onunla 14 Mart 1932’de evlenir. Fatma Nudiye’nin şimdiye dek keşfedilen ilk yazısı da eşi üzerine ‘Yedigün’ dergisinde yayınlanır. Lakin bu evlilik uzun sürmez ve 1933 yılında ayrılırlar.

Nudiye yalnızca siyasi bağlamda yazıp okumaz, tiyatro alanında eser verir. Hatta öyle ki fazla bilinmemekle birlikte, yazdığı ‘Beyoğlu 1931’ oyunu onu ilk Türkiyeli kadın tiyatro yazarı ünvanına sahip kılar. Oyun 1932 yılında, 5 perde olarak yazılır. Nudiye bu eserde toplumsal yozlaşmaya ışık tutar.

Oyunun sahneleneceği Darülbedayi Dergisi’nde bildirilmiş, repertuara alınmış ama sahneye konulmamıştır.

Ailesine ve ataerkiye rağmen Nudiye

Sosyalizm üzerine okuma ve araştırmalar yapan Nudiye’nin kaleme aldığı ve yayımlanan ilk kitap; ‘Sosyete ve Teknik-Tarih Öncesi Din ve Devlet’ olur. Bu kitap 1935 yılında Marksizm Bibloteği Serisi’nde yayımlanır.

Ayrıca Nudiye yine aynı dönemlerde Hikmet Kıvılcımlı ile birlikte olmaya başlar; hem gönül hem de yol birliğidir bu.

Nudiye görüşleri nedeniyle ailesi tarafından dışlanır, bir tek annesi kızının hep yanında olur.

Tüm olumsuz şartlara rağmen Nudiye sürekli öğrenmeye ve eş zamanlı olarak üretmeye devam eder.

Tarihin arka sayfalarda bırakmayı ‘uygun gördüğü’ kadınlardan biri olarak geçer zaman defterine. Ama önemli Marksist eserler kazandırır Türkçeye. Bunlardan bazıları; ‘Maymunun İnsanlaşması Prosesinde Emeğin Rolü’, ‘Engels; Klasik Alman Felsefesinin Sonu ve Ludwig Feuerbach’, ‘Marx; Enternasyonel İşçiler Cemiyetini Açış Hitabesi’, ‘Marx ve Marksizmin Prensipleri’, ‘Engels’dir. Ayrıca ‘Emekçi Yavrusunun Hikayeleri’ ve ‘Güneşin Çocuğu Gölgenin Çocuğu’ gibi çocuk masalları kaleme alır.

Yasaklı bir yazar: Nudiye

Nudiye’nin eserlerinin hemen hemen hepsi yasaklanır hatta ‘Sosyete ve Teknik’ kitabı İstanbul Üniversitesi önünde faşist öğrenciler tarafından yakılır. Nudiye’nin yasaklandığı belirtilen eserleri ise muhtemelen dönemin cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk imzalı bir kararname ile yasaklanan kitaplardır. O kararnamede şu ifadeler yer alır:

“F. Engels tarafından yazılan ve 1936 yılında Fatma Nudiye tarafından Türkçeye çevrilerek İstanbul’da Tecelli Matbaası’nda basılmış olan (Marksizmin Prensipleri) adındaki eserin zararlı yazıları taşıdğı görüldüğünden, Matbuat Kanunu’nun 51. maddesine göre toplattırılması; Dahiliye Vekilliği’nin 18/11/1936 tarih ve 1727 sayılı tezkeresiyle yapılan teklifi üzerine İcra Vekilleri Heyetinde 23/11/1936’da onanmıştır.”

10 yıl sürecek hapislik

Hikmet Kıvılcımlı’nın kurduğu Marksizm Bibliyoteği yayınevinin adı daha sonra Kıvılcımlı Kütüphanesi olarak değiştirilir. Nudiye de burada Kıvılcımlı ile çalışır, önemli eserlerin yazım ve çevirisinde emeği olur.

Bu düşünce ve pratiği birleştiren çalışmalar 1938’de Donanma Davası’yla birlikte tutuklanmalarıyla sekteye uğrar.

Nudiye ve Kıvılcımlı diğer birçok komünist yoldaşlarıyla beraber 28 Nisan 1938’de yani 1 Mayıs’ın arifesinde gözaltına alınır. Niyet, aradan uzun yıllar geçmiş olsa da bugünküyle aynıdır; iktidar zor aygıtı ile 1 Mayıs öncesi devrimcileri alanlardan uzak tutmak için hücrelere kapatır. Fakat bu kez olayın seyri değişir, başkalarının verdiği ifadelerle dosya başka bir noktaya ulaşır ve mahkeme Donanma’da komünist bir örgütlenme olduğuna, Kıvılcımlı’nın da kitapları ile askeri isyana teşvik ettiğine karar verir.

Nudiye bu davada Kıvılcımlı’nın yanı sıra Nazım Hikmet ve Kemal Tahir gibi yazarlarla da birlikte yargılanır. 13 Haziran 1938 günü ise tutuklanır.

Davada karar 29 Ağustos 1938 günü çıkar. Nudiye de davadaki herkesle birlikte hapis cezasına çarptırılır. 10 sene ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen Nudiye ayrıca hayatının geri kalanında kamu hizmetinden de men edilir ve medeni haklarını kullanma hakkı elinden alınır.

Önce Sultanahmet Cezaevi’ne götürülen Nudiye, ardından Sinop ve Kırşehir Cezaevleri’ne nakledildi. Ve erkeklerin arasında adı sessizce anılan Nudiye, cezasının tamamını yattıktan sonra 1948’de tahliye edilir.

Eyleme faşist saldırı

Bu dönemde Nudiye ile Kıvılcımlı’nın bozulan ilişkileri tamamen bitmiştir ve 1950 yılında tahliye olan Kıvılcımlı, Emine adlı bir kadınla evlenir. Lakin Nudiye ile Kıvılcımlı’nın yoldaşlıkları bir ömür devam eder. Öyle ki Kıvılcımlı tarafından 1954 yılında kurulan Vatan Partisi’nde Nudiye de vardır. Yönetim Kurulu’nda yer alan Nudiye, pek çok mitingde konuşmacı olarak yer alır. Yer yer siyasi metinleri edebiyatla harmanlayarak seslenir kitlelere.

Bazı eylemleri faşistler tarafından saldırıya da uğrar. Bunlardan biri 1957 yılında Fatih’te düzenledikleri eylemdir. Burada yapılan mitingde Faşist İlhan Darendelioğlu ve Osman Yüksel sivil polislerle birlikte “Komünistler Moskova’ya” diye bağırıp, taş atmaya başlarlar. Bu esnada konuşma yapan Nudiye’nin boğazına atılan kiremitlerden biri gelir ve yaralanır.

Nudiye hiçbir şeyden sakınmadan kavgasını yükseltirken, sesi sadece faşistler değil kendi ‘yoldaşları’ tarafından da kısılmaya çalışılır.

Mitingde yaralandığı yıl Kıvılcımlı tutuklanarak cezaevine girer ve partinin başkanlığına Nudiye’nin getirilmesini ister. Lakin parti üyesi Kerim Korcan buna karşı çıkar ve Nudiye’nin ‘sadece amatörce yazı işleriyle uğraşan biri’ olduğunu söyler. Bununla da yetinmeyen ve açıkça cinsiyetçilik yapan Korcan, Nudiye’nin partiden ihraç ettirilmesini talep eder.

Parti içindeki bu karrşıkların yanı sıra birde operasyon başlatılır ve Nudiye tutuklanır. Nudiye bu davadan da 7 Ekim 1959 günü beraat eder.

Varna günleri

Ardından hayatının sakin bir dönemini yaşayan Nudiye, 1965 yılında ciddi bir guatr rahatsızlığı geçirir ve tedavi için yurt dışına gitmesi gerekir. Lakin bir sorun vardır ki kendisine pasaport verilmez. Uzun uğraşlar sonucu pasaport alan Nudiye yeğenleriyle birlikte Romanya’nın yolunu tutar.

Nudiye’nin yurtdışındaki hayatına dair fazla bir bilgi olmamakla beraber yaşamının sonuna kadar Varna’da yaşadığı bilinir. Nudiye 23 Temmuz 1969’da kesin olarak neden olduğu bilinmemekle birlikte yaşamını yitir.

Nudiye’nin ardından

Nudiye’nin ölümün ardından yıllar sonra yazar ve sanatçı Bilgesu Erenus, onun hayatından esinlenerek bir oyun kaleme alır. Üzerine örtülen sayfaları hışımla yırtıp atan Erenus, Nudiye’nin anısını tiyatro sahnesinde yaşatmak ister.

Erenus, tiyatroya yazdığı açıklamasında şu ifadeleri kullanır:

“Ülkemizn ilk kadın oyun yazarı Fatma Nudiye Yalçı’nın hayat öyküsünden yola çıkarak yazdığım “Yaftalı Tabu” adlı oyunumu sekiz kopya halinde edebi kurulunuzun değerlendirmesine, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde sunarken; “sahnelebilir” kararına karşılık ilk kadın oyun yazarımızın yazdığı “Beyoğlu 1931” adlı oyunun Darülbedayi’de oynanacakken oynanmayıp; el yazması halinde, Devlet Tiyatroları’nın (DT) “atılacak kitaplar çöplüğü”nde bulunduğunu anımsatmayı da hüzünlü bir görev sayıyorum…”

Tarih Nudiye’yi ya yazmamış ya da bir erkeğin gölgesinde anmayı seçmiştir. Ancak onu ve anısını yaşmak için yola koyulan kadınlar dün ve bugün hep olmuştur. Ve elbet ki olmaya da devam edecektir. Tiyatro sahnesinden, yazı masasına, meydanlardan cezaevlerine dek…


Kaynaklar:
“Kadınlar Hep Vardı – Türkiye Solundan Kadın Portreleri” içinde “İnkılaba Bütün Bir Ömrünü Veren Kadın”, Canan Özcan. Hazırlayan: Feryal Saygılıgil. Dipnot Yayınları
‘Aykırı Kadınlar’ – Hüseyin Aykol (İmge Yayınevi)
Previous post
Köln'de cami açılışı yapan Erdoğan protesto edildi
Next post
Abdullah Cömert'in ailesine saldırı