Ana SayfaManşetRojava’daki ‘Enternasyonal Anneler’: Devrimler ortak, umudun iki adresi var

Rojava’daki ‘Enternasyonal Anneler’: Devrimler ortak, umudun iki adresi var

ROJAVA – Kuzey Suriye’deki çocuklarını, onların mücadelelerini ve  ‘umut’ dedikleri bu alanı görmek için yola düşen, kendilerine ‘Enternasyonal Anneler’ diyen kadınlar, “Onlar kapitalizmin yarattığı sistemi benimsemeyen herkes için mücadele ediyorlar” diyor. Çocuklarının hayal ve umutlarına karışamayacaklarını söyleyen annelerden İspanyol Conslevo bu umudu yaratanların en çok kadınlar olduğunu vurgulayarak, “Kızım burada Rojava Devrimi’ne inanıyor, şanslıyım ki kızım kendi umudu, hayali ve mücadelesi içine beni de taşıdı” diye belirtiyor.


Haber: Fatma Koçak


Suriye iç savaşının başladığı günden itibaren egemen güçler arasında seçim yapmak zorunda kalmayan halkların bir arada yaşam formülü olarak ortaya çıkan Kuzey Suriye Federasyonu, kapitalist modernitenin dayattığı tekdüze yaşama karşı alternatif arayanlar için mekan oldu, olmaya da devam ediyor.

Kobanê direnişi ve ardından başlayan süreçle birlikte ‘başka bir dünya mümkün’ diyen, alternatif hareketlerden kadınlı erkekli birçok enternasyonal devrimci kendi deyimleri ile ‘yeryüzünün bir ucunda yaratılan küçük mucizeyi’ korumak için buraya geliyor. Bazıları YPG/YPJ içinde işgal ve saldırılara karşı savunmada yer alıyor.

Bu süreçte onlarca enternasyonal devrimci yaşamını yitirirken; Britanyalı Anna Campbell (Helin Karaçox), Arjantinli Alina Sanchez (Legêrîn Çîya) ve Avustralyalı Ashley Johnston (Bagok Serhed) bunlardan sadece birkaçı.

Enternasyonal devrimciler sadece savaş alanında yer almıyor aynı zamanda oluşturulan sisteme emekleri, güçleri ve yetenekleri oranında katkı sağlamak için Rojava’da yaşamayı seçiyor.

‘Enternasyonal Anneler’ Rojava’da

Çocuklarının dünyanın bir ucundan Rojava’ya neden geldiğini merak eden anneler geçtiğimiz günlerde Kuzey Suriye Federasyonu’na sıra dışı bir ziyarette bulundu.

Aslında ‘merak edilen’ modeli yerinde görmek için dünyanın birçok yerinden insanlar Rojava’yı ziyaret ediyor. Özellikle kadınların yoğun ilgisi karşısında Kongra Star Diplomasi Birimi ve Jineoloji Enternasyonal Ekibi yoğun bir mesai harcıyor. Rojava’ya ayak bastıkları andan itibaren özsavunma, asayiş, ekonomi, toplumsal alanda kadınların yoğun katılımı ile karşılaşan misafirler için sistemin temel değişim dinamiği burada yatıyor.

Jineoloji Enternasyonal Ekibi’nde yer alan Şervin, “Yoğun bir ilgi var, özellikle Afrin direnişi ile dünyanın birçok yerinden kadınlar bizim direniş ve sistemimizi merak ediyor ve bizimle dayanışmak için buraya geliyor” diyor.

Bu bilgiyi aktardıktan sonra ‘sıra dışı’ ziyarete gelirsek; 4 farklı ülkeden yaşları 50 ile 70 arasında değişen ve daha önce birbirini hiç tanımayan, ortak noktaları çocuklarının Rojava’da olmasında birleşen 7 kadın, birbiri ile iletişime geçerek, hem çocuklarını görmek hem de çocuklarının uğruna mücadele ettiği sistemi yerinde tanımak için Kuzey Suriye Federasyonu’na geldi.

Kendilerine ‘Enternasyonal Anneler Hareketi’ isimini uygun gören 7 kadından Cloa Agistros ve Conslevo Nunes İspanyol, Daniele Hackman ve Clavidia Lucas Alman, Ana Maria İtalyan, Katrina Lacardin ve Hellen Near ise Fransız.

Üç ay önce böylesi bir fikirde birleşip birbirini bulan kadınlar, Federal Kürdistan Bölgesi’ne geçmiş ve oradan kendi deyimleri ile ‘zorlu bir yolculuk’tan sonra Rojava’ya geçebilmişler.

Semelka Sınır Kapısı’ndan binbir zorlukla ve uzun izahatlar sonucunda Cizir Bölgesi’nin Derik kentine ulaşan 7 kadının ilk sözü, ‘nihayet özgür topraklardayız’ oluyor.

Jineoloji Enternasyonal Ekibi’nin ev sahipliğinde bir hafta Kuzey Suriye Federasyonu’nu kent kent dolaşan 7 kadın, her temas ettikleri kadınla kah gülüyor kah birlikte gözyaşı döküyor.

Hepsinin bir arada olduğu bir röportaj yapmayı hayal ediyoruz ama zamanları kısıtlı ve ziyaret programı yoğun olduğu için sadece Conslevo Nunes ile görüşebiliyoruz.

Devrimlerin ortaklığı: İspanya’dan Rojava’ya

Conslevo, bir sonbahar akşamında Amude’nin bir köyünde bahçede kızı Arin ile otururken “Hayatımın en öğretici yolculuğuydu, kızımın her zaman arkasında oldum ama onunla bir kez daha gurur duydum” diye başlıyor söze.

Tercümanlığını aynı zamanda ev sahibi olan kızı yapıyor, Conslevo İspanyolca anlatıyor, Arin ise Kürtçe’ye çeviriyor tane tane. Notlar alıyor, iyi bir öğrenci gibi anlattıklarını olduğu gibi çeviriyor. Ara sıra göz göze geliyorlar ve Conslevo’nın sevgi ve gurur dolu bakışı anlatıyor bir anne ve kızının ilişkisini.

59 yaşına Rojava’da giren Conslevo Madrid’te doğmuş, 2 çocuğu var. Antropoloji okumuş ve uzun yıllar çalıştıktan sonra emekli olmuş.

Feminist bir aktivist olan Conslevo, İspanya devrimi ile Rojava devrimi arasındaki bağlantıdan çok etkilendiğini söylüyor.

“Umudumuzu elimizden alıyorlar buna karşı umudu diri tutmalıyız” diyen Conslevo, bu umuda inanan 7 kadınla yola çıktıklarını dile getiriyor ve İspanya’daki umudun dinamikleri ile Rojava’yı karşılaştırıyor:

“İnanıyorum ki dünyada bütün devrimler aynı amaçla çıkıyor. Sistemlerden rahatsız olan, kendini bulamayan halklar farklı bir sistem kurmak ve orada yaşamak istiyor. Devletler tarih boyunca sömürü aracı olmuştur. Ve halkların tarihi de buna karşı direniş ve kendini var etme mücadelesi ile geçmiştir. Devrim umut demektir ve bu umut ile başlamıştır. Örneğin benim yaşadığım topraklarda, İspanya’nın da bir devrim tarihi var. Paradigmasal olarak devlet sistemine karşı alternatif yaşam için 1936’da savaşıldı ve büyük bir direniş sergilendi.”

“Dünyada en ilgi çekici devrimler, kadınların öncü olduğu devrimlerdir. İspanya devrim sürecinde de kadınlar öncü oldu. Ben, bizim devrim sürecimizle Rojava’yı bu noktada çok benzer buluyorum. İspanya’da da kadınlar öncüydü burada da aynı şekilde. Değişimin temel dinamiği budur.”

“Dünyadaki tüm halklar sömürü altında”

Dünyanın git gide iyileşmediğini aksine bugün yine bir kriz olduğunu vurgulayan Conslevo, “Her gün yoksul daha da yoksullaşıyor, zengin daha çok zenginleşiyor. Toplumsal sorunlar çok fazla ve dünyanın her yanında, iyi bir yaşam kimse için yok, çünkü dünyadaki tüm halklar sömürü altında” diyor.

Kapitalizmin sadece maddi bir sorun olmadığına işaret eden Conslevo, “Kapitalizm sadece paramızı değil maneviyatımızı da öldürüyor. Bizim makinalaştırıyor. Böylesi bir dünyada buna alternatif bir yaşamı kurmaya çalışan hareketler yeryüzünün neresinde olursa olsun desteklenmeli” ifadelerini kullanıyor.

Conslevo için günümüzde bu umudun iki adresi var; Latin Amerika ve Rojava.

“Baktığımızda bu umudu en çok yeşerten kadınlar ve böylesi bir umut bir Latin Amerika’daki hareketlerde var bir de Kürtler’de. Bize umudu hatırlatıyorlar o yüzden sadece kendileri için değil hepimiz için kapitalizmin yarattığı sistemi benimsemeyen herkes için mücadele ediyorlar. Ortadoğu’da Kürt kadınları büyük bir toplumsal dönüşüm sağlıyor bunu görmemek imkansız.”

Rojava’nın dünyadaki tüm kadın hareketleri için önemli bir miras olduğunun altını çizen Conslevo, bunu örnekleyerek anlatıyor:

“Örneğin sizin yaşamınızda sıradanlaşan beni çok etkileyen iki örnek vermek istiyorum. İspanya’da sokağımda ya da evimde otururken yaşamıma, bedenime bir tehlike geldiğinden polisi ararım ben, ama burada öyle değil kadınlar özsavunma ekipleri ile kendi sokağını, evini, mahallesini kendisi koruyor, bu müthiş bir güven verir insana. Polis demek devlet demek ve devlet sömürme aracıdır. İnsanı işine geldiği zaman korur ki konu kadın olduğunda çoğu zaman korumaz, bunu deneyimlerimizden biliyoruz. Burada öyle değil kadınlar hangi yaşta olursa olsun kendilerini koruyor ve korumayı öğreniyor.

“Bir başka şey -belki bu da size çok sıradan gelir ama bizim için o kadar önemli ki anlatamam- bu devrimde emeği geçenlere ve yaşamını yitirenlere büyük bir saygı var. Şehit Aileleri Kurumu var mesela. Batıda kapitalizm maneviyatımızı elimizden almaya çalıştığı için geçmişimizden koparmaya da çalışır bizi. Burada öyle değil, emek verenler unutulmuyor. Her zaman minnetle hatırlanıyor ve onların umudu ve hayali bir şekilde yaşatılıyor.

“Çok anlatılacak nokta var ancak yaşamın komünal ve toplumsal olması maneviyatın bu kadar güçlü olması çok etkileyici. Kendi kızımda bile görüyorum bunu. Birbirimize sarılmayı öğrendik Rojava’da, bunun mutluluğunu nasıl tarif edebilirim ki?”

Rojava Devrimi’ni tanımak için…

Rojava’ya gelişinin sadece kızını görmek için olmadığını belirten Conslevo devamla şunları dile getiriyor:

“Buraya çocuklarımızı görmeye onlarla hasret gidermeye geldik. Ama bundan daha önemlisi onları buraya getiren sistemi, umudu anlamak istiyoruz. Rojava Devrimi’ni tanımak, anlamak ve döndüğümüzde onları anlatmak istiyoruz. Bir diğer nokta beni de kişisel olarak çok etkileyen Afrin direnişi ve işgalini, yerinden edilen, Şehba’da yaşamak zorunda bırakılan insanların durumunu yerinde görmek ve onlar için bir şeyler yapmak istiyoruz.”

Afrin’in insanlık için özel bir yer olduğunu dile getiren Conslevo, bunu da şu sözlerle açıklıyor:

“Düşünün evinizde, toprağınızda yaşarken birileri size hiç adil olmayan bir savaşla saldırıyor ve sonuna kadar direniyorsunuz. Sonunda birileri sizi kendi toprağınızdan, evinizden sürüyor. Bu tüm dünyanın ayıbı, bu ayıbın ortağı olmamak için kişisel olarak onlar için bir şeyler yapmak istiyorum.”

“Kızım kendi hayalinin içine beni de taşıdı”

Röportajın sonunda “Kızın burada kalacak ve sen gideceksin, neler hissediyorsun?” diye soruyoruz ve Conslevo’nun cevabı ders niteliğinde oluyor:

“Bir anne olarak benim görevim onu büyütmek, eğitimini vermekti onu elimden geldiği kadar yaptım. Şimdi o kendi yolunu seçti bundan sonra onun değerli, insanlığa katkı sunan biri olması tek dileğim. Bunun dışında onun hayallerine karışamam.

“Özlüyorum (gözleri doluyor) ama bu özlem onu hayatından, umutlarından alıkoyacak şekilde olamaz. Kızım burada Rojava Devrimi’ne inanıyor, şanslıyım ki kızım kendi umudu, hayali ve mücadelesi içine beni de taşıdı.”

Kızıyla gurur duyduğunu bir kez daha yineleyen Conslevo sözlerini şöyle noktalıyor:

“Kobanê’yi anlatan bir belgesel izlemiştim, orada direnişte yaşamını yitiren çocuklarını anlatan anneleri gördüm. Hepsi değerli bir şeyin yolunda gitmişlerdi ve anneleri onlarla gurur duyuyordu. Ne kadar yaşadığımız değil bu dünyaya ne kadar değerli miras bıraktığımızdır mesele. Onlara saygı duymak zorundayız ve ben kızıma saygı duyuyorum ve onunla gurur duyuyorum.”

Enternasyonal Anneler, Rojava’da çocuklarını bırakarak ancak kendi deyimleri ile ‘hayatlarının en değerli yolculuğu ve anılarını biriktirerek’ ayrılıyor.


Fotoğraflar: Rojbin Ekin
Previous post
'İstanbul'da çok sayıda fırıncı ekmek çıkaramaz durumda'
Next post
Evi basılan sol lider Mélenchon’dan polise: Cumhuriyet benim, bana dokunamazsın