Ana SayfaÇalışma Yaşamı3. Havalimanı davası: Tutuklu 31 sendikacı ve işçiden 30’una tahliye

3. Havalimanı davası: Tutuklu 31 sendikacı ve işçiden 30’una tahliye

HABER MERKEZİ – 3. Havalimanı’nda çalışma koşullarının düzeltilmesi talebiyle eylem yaptıkları için haklarında dava açılan 31’i tutuklu 62 işçi ve sendikacı ilk kez hakim karşısına çıktı. Mahkeme, avukatların derhal beraat taleplerini reddederken, savunma yapan işçiler gözaltıda darp edilip, hakarete uğradıklarını söyledi. Mahkeme ise tutuklu 31 işçi ve sendikacıdan 30’u için tahliye kararı verdi.

3. Havalimanı (İstanbul Havalimanı) inşaatında çalışma koşullarının iyileştirilmesi için yaptıkları eylemler sebebiyle aralarında dört İnşaat-İş yöneticisi ile Dev Yapı-İş Başkanı Özgür Karabulut olmak üzere beş sendika yöneticisinin de bulunduğu 31’i tutuklu 62 işçi ve sendikacı, haklarında açılan dava nedeniyle hakim karşısına çıkarıldı.

Duruşma Gaziosmanpaşa Adliyesi 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nce görüldü.

Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut’un da aralarında bulunduğu tutuklu isimler ile diğer tutuksuz sanıklar ve avukatlar duruşmada hazır bulundu.

Adliyenin yemekhanesinde görülen duruşmayı, tutuklu işçilerin birer yakını ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Filiz Kerestecioğlu ve Oya Ersoy, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Ali Şeker izledi.

Kimlik tespitinin ardından avukatlar usule dair söz aldı. Kabul edilen iddianamenin reddedilmesini isteyen avukatlar işçiler hakkında beraat kararı verilmesini istedi.

‘İddianame patron devlet ittifakının ifadesi’

Bunun üzerine avukatların usule dair talepleri alındı. Avukat Kazım Bayraktar’ın taleplerini sıraladığı sırada mahkeme başkanı sık sık müdahalede bulundu.

“Her şey işçilerin yönetime verdiği yazılı taleplerden sonra başladı” diyen Bayraktar, işçilerin taleplerini vurgulayarak, “İddianamede buradan sonra başlıyor. Burada işçilerin hakları görüşülür. Dünyanın duyduğu, iddianamede yer alan el yazısıyla yazılan talepler var. O taleplerin birinde ücretlerinin arttırılması istenmiyor. Orada işçilerin koşulları var ve o koşulların düzeltilmesi isteniyor” dedi.

Avukat Bayraktar, “Bu iddianame patron devlet ittifakının ifadesidir. Patronla onun ofisinde yapılan görüşmeye bile yanında devlet gücüyle geliyor. O görüşmelerde işçilerin talepleri de iddianamede yer almıyor” diye belirtti.

Bayraktar devamla, şunları söyledi:

“İşçilerin iş cinayetlerine ve ödenmeyen ücretlere ve diğer kötü koşullara karşı iş görmeme hakkı vardır. İddianame bu hakkın kullanılmasını suç olarak tanımlıyor” dedi. Bayraktar, 3. Havalimanı projesi İGA CEO’su Kadri Samsunlu’nun işçilerin tutuklanmasının iki gün sonra “işçiler haklıydı, özür dilerim” dediğini hatırlatarak, “Ama işçiler halen tutuklu.”

‘İddianame hak kullanımını suç haline getirdi’

Bayraktar’ın ardından avukat Songül Beydilli söz aldı. Beydilli, “Bu iddianame hukuki belge değildir, çünkü olayı ters yüz etmiştir. Hak kullanımı suç teşkil etmez, iddianame hak kullanımını suç haline getirmiştir. Barışçıl silahsız gösteri yapma hakkı vardır. Toplu eylem hakkı yasaldır” dedi.

Beydilli’nin ardından söz alan avukat Yıldız İmrek, Anayasa’daki işçi haklarını hatırlatarak, iddianamenin bunların hiçbirini kapsamadığını söyledi.

İmrek, “31 işçinin tutuklu yargılandığı mahkeme darbe döneminde ancak görülmüştür” ifadesinde bulundu.

Derhal beraat talebi reddedildi

Avukatların beyanlarının ardından mahkeme hakimi, avukatların iddianamenin değerlendirilmesi ve derhal beraat taleplerini reddetti. Ardından işçi ve sendikacıların savunmalarına geçildi.

‘Eyleme gelen kadın vekile küfür edildi’

Savunma yapan işçilerden Teyip Kırğın, Siverek’ten çalışmak için geldiğini belirterek, yaşadığı hak ihlalleri nedeniyle eylemlere katıldığını ve ardından yaşadığı baskıyı şöyle anlattı:

“Eyleme bir kadın milletvekili geldi. Hangi partiden olduğunu bilmiyorum. Bana kim dokunursa benim için önemlidir. Gözaltına alındığımda komutan kulaklarımla oynuyordu. Psikolojik baskı yapıyordu. Fotoğraf gösterdi. Orada öğrendim kadınların vekil olduğunu. ‘O…, K…’ diyerek küfür ettiler. Kadına hakaret ettiler. Ben yemekliğin çokluğu ile ilgilenmiyorum. Ama verilen yemeklerin son kullanma tarihinin geçtiğini gördük. Biz farklı bir şey istemedik. Hakkımız olanı istedik.”

‘Tekme tokat saldırıya uğradım’

Kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini söyleyen işçilerden Akif Altınışık da savunmasında, savcılık ifadelerini kabul etmediğini, o ifadenin baskı altında alındığını söyledi.

Altınışık, ayrıca “Gözaltına alınınca, gözaltı aracında saldırıya uğradım tekme tokat. Yetmedi gibi anama küfür ettiler. Herhangi bir suç işlemedim” dedi.

‘İGA yelekli polis ve askerler’

Savunmasında yattıkları yerdeki tahta kurtlarını hatırlatan İlker Kurt da uğradıkları şiddete değindi.

“Polis ve askerin müdahalesi ile olaylar çıktı. Polis ve askerin saldırısından kaçmamız eylem olarak gösterildi. İkinci günde İGA yelekleri giyen polis ve askerler bizi gözaltına aldı. Gözaltına alındıktan sonra götürüldüğümüz bölgede askerler tarafından darp edildik. Buraya gelen İGA yöneticileri de bize hakaret ederek darp ettiler.” 

Sendikacılar yaşananları anlattı

İnşaat-İş Sendikası Yönetim Kurulu üyesi Özkan Özkanlı da savunmasında, havalimanı inşaatına kaçak bir şekilde girmediğini, işçilerle birlikte şirket yöneticileriyle sendika adına görüşmeye katıldığını dile getirdi.

“Ben sendikacıyım. İşçilerle birlikte basın açıklamasına katıldım. Üç milletvekili vardı. Sürekli güvenlik güçlerinin takibi altındaydım. Sendikacılık görevim güvenlik görevlileri tarafından engellendi.”

Özkanlı, “Kötü koşulların bir an önce çözülmesini talep ettiler. İGA yöneticiler çözümsüzlük dayattı adeta. İGA ve askeri yetkililer işçileri tahrik etti. Sonrasında araya girdik ve olaylar yatıştı. Sonrasında İGA yetkilileri telefonla arayarak tehdit ettiler” dedi.

Mala zarar verme iddialarına ilişkilerinde Özkanlı, “Mala zarar verdiniz diyorlar. Kapıları kıranlar askerlerdi” diye belirtti. Özkanlı, gözaltında yaşadığı işkence dair konuşmak isteyince ise mahkeme hakimi tarafından engellendi.

Dev Yapı-İş Sendikası Başkanı Özgür Karabulut ise savunmasında, havalimanına kaçak girmediğini dile getirerek, “Ben girerken içeride sadece askerler ve işçiler vardı. Milletvekilleri de vardı. İşçilerin eylemine destek verdiğimi söyledim. Oradan toplantıya gittim. İGA yönetim idari odasındaki toplantıda Eyüp Kaymakamı da vardı. Uzlaşı çıkmadı bu toplantıdan. İşçiler de direniş kararı aldı. Oradaki kölece yaşam koşullarını sağır sultan biliyor. Bu orada ilk eylem değil. 40 bin işçi çalışıyor. O kadar kötü çalışma koşulları var ki işçiler durmuyor” diye konuştu.

Diğer tutukluların savunmaları ardından tutuksuz işçiler savunma yaptı.

30 sendikacı ve işçiye tahliye

Avukat savunmaları ardından ise mahkeme hakimi kararını açıkladı.

Mahkeme, 30 tutuklu işçi ve sendikacı için adli kontrol şartı ile tahliye kararı verdi.

Tutuklu işçilerden Serhat Bilici’nin ifadesi alınmadığı için ise tutukluluğuna devam karar verildi.

Duruşma, 20 Mart 2019 tarihine ertelendi.

İşçi sınıfı yargılanıyor

Duruşma öncesi “Tutuklu işçiler serbest bırakılsın” pankartı açılan basın açıklamasında konuşan İnşaat-İş’ten Tezcan Acu, “Kötü yaşam koşulları ve güvencesiz çalışma koşullarına karşı başlatılan isyan haksızca bastırılmış, arkadaşlarımız tutuklanmıştır. Bugün burada tutuklu arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Kötü koşullar hala devam ediyor” dedi.

Dev Yapı-İş’ten Cemal Özden de “52 ölümden daha fazlası var ölümleri saklıyorlar. İnşaat işçisi ya topluca öldüğünde ya da direndiğinde gündem olur, biz ölmek istemiyoruz” diye konuştu.

Tutuklu bulunan Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut’un eşi Ayla Karabulut da, “Havaalanında 52 işçi öldü ama hiç bir patron yargılanmadı. Bugün hem işçilerin hem sendikacıların serbest bırakılması istiyorum” dedi.

Basın açıklamasını okuyan Haluk Ağabeyoğlu, şunları kaydetti:

“Bugün burada aslında tüm bir işçi sınıfı ve emekçiler yargılanıyor. 14 Eylül’de incinmiş onurları, posası çıkmış bedenleriyle kolektif bir öfke yumağı olan işçi arkadaşlarımız seçtikleri temsilcileri ve sendika yöneticisi arkadaşlarımızla 17 maddelik bir talep listesi oluşturdular. O liste patronlar ve onları sözümona denetlemekle sorumlu resmi kurumlar hakkında yapılmış kolektif bir suç duyurusudur. İşçi sınıfının bu en örgütsüz, en sahipsiz bölüğünün onur çığlığıdır. Tüm bir işçi sınıfının onur çığlığı… Aynı zamanda direnme ve örgütlenme hakkını kullanma bilinci ve bir sınıf olma yönelimidir. Bugün burada bu yargılanıyor.”

İddianameden

İddianamede sendikacı ve işçilere “görevi yaptırmamak için direnme”, “iş ve çalışma hürriyetinin ihlali”, “kamu malına zarar verme”, “toplantı ve yürüyüşlere silah veya 23. maddede belirtilen aletlerle katılma ve mala zarar verme” suçlamaları yöneltiliyor.

İşçi ve sendikacılar hakkında hazırlanan iddianamede, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve ödenmeyen ücretlerin ödenmesi talebiyle gerçekleştirilen iş bırakma eylemi “yasadışı” olarak nitelendiriliyor.

Ayrıca iddianamede, şantiye alanında yapılan eylem çağrıları ise ‘çalışma hürriyetinin engellenmesi’ olarak görülüyor.


Cumhurbaşkanlığı verisi: 3. Havalimanı inşaatında 52 işçi yaşamını yitirdi


Bu haberde Mezopotamya Ajansı ve Evrensel’den yararlanılmıştır.

PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
CHP'den açlık grevindeki milletvekillerine ziyaret
Sonraki Haber
Nedeni Gezi: Gazeteci Can Dündar hakkında da yakalama kararı