Ana SayfaGüncelBülent Şık: Sonuçların açıklanmayacağına kanaat getirince ‘zehir listesi’ni yazdım

Bülent Şık: Sonuçların açıklanmayacağına kanaat getirince ‘zehir listesi’ni yazdım

HABER MERKEZİ – Sağlık Bakanlığı’nca sonuçları kamuoyuna açıklanmayan araştırmayı halka duyurduğu için hakkında 12 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan bilim insanı Bülent Şık, “Sonuçlar kamu sağlığını ilgilendiriyorsa bunları halkla paylaşmak gerekiyor” dedi. Şık ayrıca araştırmanın sonuçlarının açıklanmayacağına kanaat getirdiğinde yazıyı yazmaya karar verdiğini söyledi.

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Akdeniz Üniversitesi’ndeki görevinden ihraç edilen Yrd. Doç. Dr. Bülent Şık hakkında, Cumhuriyet gazetesi için kaleme aldığı “Türkiye’yi kanser eden ürünleri devlet gizledi, biz açıklıyoruz! İşte zehir listesi!” başlıklı yazı dizisi nedeniyle hakkında dava açılmıştı.

5 yıldan 12 yıla kadar hapsi istenen Şık, Seyr-i Sabah programında yaptığı araştırmayı ve bu araştırmanın sonuçlarını neden kamuoyuyla paylaştığını anlattı.

3 Ocak’ta yayınlanan programa konuk olan Şık, kanserden ölümlerin dünya ortalamasının üstünde olduğu Antalya, Ergene ve Dilovası’nda yaptığı geniş çaplı bir araştırmanın sonuçlarının açıklanmayacağına kanaat getirdiğinde söz konusu yazı dizisini yazmaya karar verdiğini söyledi.

“Cumhuriyet gazetesinde geçtiğimiz yıl Nisan ayında 4 günlük bir yazı olarak yazdık. Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda yürüyen bir proje yaptık üniversite bünyesinde. Ergene havzasının tamamında, Kocaeli ilinin tamamı ve Antalya’da çalışmalar yapıldı. Bunlar genelde kanser vakalarının sıklığı yüksek olan iller. Birkaç yıl sürdü. Akdeniz Üniversitesi’nde görevliydim. Gıda güvenliği araştırma merkezi var bu üniversitede orada sorumlu müdürdüm. Yeraltı suları akarsular gibi ortamları oradan gelip beslenen insanlara kanser geçiyor mu geçmiyor mu gibi bir araştırmaydı bu.

“Barış akademisyeni olduğum için üniversiteden KHK ile uzaklaştırıldım. 2015 yılı sonunda zaten bütün araştırma bitmişti. Daha sonra projenin akıbetini araştırdım. Sonuçlarının açıklanmayacağına dair bir kanaat getirdim. Doğruluğundan emin olduğum bilgileri yazıyla açıkladım. Aslında tartışılması gereken bir nokta gözden kaçıyor: Bu çalışmaları neden yapıyoruz, sonuçları ortaya çıktığında ne yapmalıyız… Bu tip çalışmalardan elde edilen bulgular, kirliliğin hangi etmenlerden kaynaklandığını, bu kimyasal maddelerin hangi noktalardan nehre kavuştuğunu, yeraltı sularının ne ölçüde hangi maddelerden kirlendiğini, kirliliğin nereden geldiği, bunu önlemek için ne yapacağız bu analitik çalışmaların en büyük amacı bu.

“Aslında bu tip çalışmalar, bir akademisyenin kendi başına yürüttüğü değil de bu tip projelerde açıklama sorunu olmaz. Burada projenin sahibi fon sağlayıcısı bakanlık. Biz bakanlığın bizden talep ettiği şeyi yerine getirdik. Bu çalışmanın bütün analizleri benim çalıştığım kurumda yapıldı. Projenin içine ben de dahil edildim. Bakanlık bütün bilim insanlarıyla benzer çalışmalar yaptı. Benim yaptığım bütün verilerin sahibi benim denebilir. Ama bu projenin bir özelliği var: Burada kamuya karşı bir sorumluluk var. Çevre sağlığı sorunu var burada ve sonuçlar kamu sağlığını ilgilendiriyorsa bunları halkla paylaşmak gerekiyor.”

Bülent Şık ayrıca, bir an önce bu verilerden halk sağlığını koruyacak tedbirlerin alınması gerektiğini de dile getirdi.


Zafer Arapkirli’nin sunduğu Seyr-i Sabah programının tamamını aşağıdaki bağlantıdan izleyebilirsiniz.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Üniversitelerde şiddet: YÖK ve İçişleri Bakanlığı'ndan ortak komisyon
Sonraki Haber
ABD'de silahlı saldırı: Üç kişi yaşamını yitirdi