Suçlu şarkılar – Elend Aydın
Bazı şarkılar suçludur. Çalınınca, bazı duygularımızın bir daha asla “çalınamayacağını” hissettirirler. Bazı buluşmaların bir daha asla gerçekleşmeyeceğini…
Bazı şarkılar suçludur: keyifleri yerinde olmasına rağmen biz artık keyifsizizdir. O şarkıları seven biz, hiç aynı biz değilizdir artık. Mesela çok sevdiğimiz birinin fiziki yokluğuna o şarkılar, hançer yaraları olurlar. Eteklerini uçura uçura, notalarını ışıldata ışıldana çalınırken onlar; kalbimiz paramparça olur. Çünkü birlikte dinleyip sevdalandığımız o sevgili kadın ve erkekler artık yoklar. O şarkılar hala var olmasına rağmen üstelik. Elden gelse, köşe bucak, nota enstrüman saklanacağız o şarkılardan. “Susun, o-onlar artık yok! Sen de yok ol!” diyecek, belki Pandora’nın kutusuna bile kilitleyeceğiz onları.
Şarkılar suçludur bazen, kötüdür. Bazen, şarkılar bile kötü ve suçludur. Kesif bir hüzünle çelme takar, kasvetin tabutuna hapseder, yokken var olmanın; varken yok olmanın çarmıhına çivilerler. Bazı şarkılar kırıcı ve yıkıcıdır. Dikenli ezgileriyle ruhu tırmalar, uzun tırnaklarıyla çizikler atarlar neşemizin ortasına. “Sus!” diyesi gelir bulutların “Sus ya da her şeyi o zaman kıl, hikayeyi oradan sürdür.” Oysa ne “o zaman” gelir bir daha ne de “oradan” sürebilir hikaye… Sulara yansıyan bulutlarımız şahittir, bazı şarkılar, bir zamanlar çok sevdiğimiz bazı şarkılar; artık hiç de sevilesi değiller. Bıçaksı ezgileriyle kulaklardan kalplere vararak artık ulaşılmaz olan hatıraları kanatır belleğimizin çiçeklerini yolarlar.
Bazı şarkılar hep “o şarkılar” olarak kaldıkları, bizi o gün ışığı zamanlara götürmedikleri için suçlu; ama esasta masumdurlar, tıpkı bizim gibi; kedi pençeli kederimiz, tilki kürklü uzay boşluğumuz, leopar sabırsızlığımız gibi.
Bazı şarkılar suçlu olsalar da masumdurlar; onlardaki şen şakrak hallerimiz ebedi bir ışık şarkısı olarak kalır bu geçici varoluşta…
Sizin o şarkılarınız hangileri? Bulutlar soruyor da…