Ana SayfaGüncelToplumcu şiirde lirizmin ustası: Ahmed Arif

Toplumcu şiirde lirizmin ustası: Ahmed Arif

HABER MERKEZİ – Bugün, usta şair Ahmed Arif’in ölüm yıldönümü. “Adiloş Bebenin Ninnisi”,  “Otuzüç Kurşun”, “Uy Havar” gibi şiirlerinin toplandığı tek kitabı “Hasretinden Prangalar Eskittim” ilk kez 1968’de yayımlandı ve Türkiye’de en çok basılan kitaplar listesine girdi. Ankara’da yalnız yaşadığı evinde 2 Haziran 1991’de geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi Arif. Şair ve yazarlar onu 28’inci yıldönümünde anmak için Diyarbakır’da yapılan etkinlikte konuştu. Hicri İzgören ve Şükrü Erbaş da onun şiirlerinin özellik ve niteliğini MA’ya anlattı. Onlara göre toplumcu şiirde lirizmi en etkili kullanan şair olan Arif, şiirin ruhuna mührünü basmış bir isim.

Şair Ahmed Arif, ölümünün 28’inci yılında Pen Yazarlar Derneği Diyarbakır Temsiliciği tarafından düzenlenen etkinlikle anıldı.

Surların dibindeki Ahmed Arif büstünün bulunduğu parkta yapılan etkinlikte, Diyarbakır’da yaşayan şair ve yazarlar Arif’in şiirlerini okudu.

PEN Yazarlar Derneği Diyarbakır Temsilcisi Yazar Şeyhmus Diken, Arif’in hayatına dair bilgiler de paylaştı.

“Ahmed Arif, 1927 yılının 21 Haziran günü şuan hala 3 yıldır yasaklı olan Hançepek’te sonradan adı Ahmet Arif olarak değiştirilen sokağın 7 numaralı evinde doğar. Burada kısa bir çocukluk döneminin ardından Siverek’te ilkokul, ondan sonra ortaokul ve lise yılları Afyon Lisesinde geçer. Sonra Ankara’da dil tarih okur.
“Afyon Lisesinde başlayan ve yaşamı boyunca devam eden edebiyat tutkusu ve şairlikle sürer. 1991’in 2 Haziran’ında da yaşama gözlerini yumar. Mezarı Ankara Cebeci Asri Mezarlığı’ndadır.
“Ahmet Arif’in tümü şiirleri 19 ile 32 yaşı arasında yani 1946 ile 50 yılları arasında yani 60 yıl önce yazılmış ve yazıldıktan sonra elden ele dilden dile dolaştıktan en az 10 yıl sonra 1968’de 51 yıl önce kitap olarak basılmış, korsan baskılarıyla birlikte 100 binlercesi kitaplıklarda başköşeyi almıştır.
“Kitap boyutu içinde 75 sayfa dize olarak saydığınızda 1014 dize, toplamda 19 şiirden oluşan ve adı ‘Hasretinden Prangalar Eskittim’ olan bir kitabın şairinden söz ediyoruz. Belki 1014 dizeyi oturup bir günde ya da bir haftada yazabilecek şairler de var elbet bu ülkede, küçümsemek amacıyla söylemiyorum, sadece Ahmet Arif’in 64 yıllık hayata sığdırdığı 1014 dizeden yani 19 şiirden söz ediyorum.
“Kült olmuş bir şairin bıraktıklarını düşünerek Ahmet Arif’e ve ‘Hasretinden Prangalar Eskittim’e bakmak gerekir.”

Yazar İlhami Sîdar ise konuşmasında toprağını, coğrafyasını, sanatını başka bir dilde buluşturan muhacır edebiyat yapan sanatçılar içinde ilk defa Ahmed Arif’in kendi kökleriyle buluştuğuna dikkat çekti.

Şair Lal Laleş de Ahmed Arif için düzenlenen anmanın çok kıymetli olduğunu ve bundan sonra edebiyata emek vermiş kişilerin daha fazla sahiplenmesine vesile olması umudunda olduğunu söyledi.

Yazarların yaşamlarında kıymetlerinin bilinmesi gerektiğini vurgulayan Laleş, yazarların rolünün bu toprakların inancı ve direnişi olduğunu kaydetti.

Konuşmaların ardından şairler Ahmed Arif’in “Hasretinden Prangalar Eskittim” kitabından şiirler okudu.

Öte yandan şair Hicri İzgören ve Şükrü Erbaş, ölümünün yıldönümünde Arif’in şairliğini Mezopotamya Ajansı’ndan Lezgin Akdeniz’e anlattı.

Hicri İzgören:

“Şiirin ruhuna mührünü basmış, imzasını atmış bir şair. Özü itibariyle acılardan, zulümlerden süzülmüş bir duyarlıkla, yaşanası güzel bir dünya özleminin imgesini kurdu.
“Ahmed Arif tek bir kitabın şairidir; ama söyleyeceğini bu tek kitapta söyleyebilmiş, yılların yıpratıcılığına karşı taptaze durabilmiş bir şairdir. Saklısı ve gayrısı yok.
“O, nazlı filintasıdır şiirimizin. Söz’de töz, yürekte köz olan mısranın haysiyetidir. Korkusuz, pazarlıksız. Hilafsız, üryan, kırgın, kederli. Ufku iyi bellemiş, yüzünde bir şark çıbanı gibi taşır dağların imgesini. Bir mısra boyu macera onun imgeleminde gün değil, yıl değil, çağları kapsar.
“O’nun şiiri hayata ve bize kattığı değerlerle her dem düşünce ve duygu dünyamızı zenginleştirdi, umutlarımıza can suyu oldu. Kalbi dinamit kuyusuydu, 2 Haziran 1991’de patladı; ama şiiri belinde Diyarbekir kuşağı, zulasında sevdasıyla volta atmaktadır namus bildiği yolda. Her mevsim daha genç daha verimli.”

Şükrü Erbaş:

“Arif Türkçe şiirin uç ve özgün bir örneğidir. Nazım damarından süren, ama biçem olarak ona benzememeyi başarmış bir şairdir.
“Ahmed Arif’in en büyük başarısı, toplumcu şiirde şiirsel imgeyi ve lirizmi en etkili, en çarpıcı ve içerikle en uygun biçimde kullanmayı başarmış olmasıdır.
“O yalnızca Nâzım’dan değil, Külebi, Necatigil, Dıranas gibi çok farklı şairlerden de beslenmiş, şiirsel gizi, zenginliği yakalamış, ama onların hiçbirisi gibi yazmamıştır. ‘Şiir anlaşılır olmalıdır ve insanı yüreğinden yakalamalıdır’ der ve devam eder: ‘Ses benim için önemli değil, benim şiirimde söz vardır. Şiir benim öfkem, sinirim, isyanımdır. Bu da toplumun belli bir halinden geliyor. Deli değilim kendi kendime öfkeleneyim’.
“Arif’in şiirlerini büyük yapan temel özellik, onun halkın sorunları, acılarına eğilmesidir. Son derece güçlü bir yapı, bütünlük içinde kurmuştur şiirini; ama aynı zamanda onun şiiri bir mısra şiiridir. ‘Şiirde mısranın haysiyetine inanırım’ der.
“Tüm bunların ötesinde O’nun şiirini büyük yapan temel özellik, kendisinin söz dediği, halkın acıları, umutları, dertleri ve düşlerinin; yokluğunun, yoksunluğunun, şiirin ana izleğini oluşturmasıdır. O, Kürt insanını, aşiret gerçeğini, yoksul halkın hayatını yazmıştır, ama şiiri yerelin dar kalıplarında tıkanmamıştır. Öyle olsaydı, büyük kentlerin, Orta Anadolu’nun, Ege’nin, Trakya’nın insanı nasıl aynı tadı alır, etkilenir, severdi.
“O, coğrafyasının gerçeğinden ülkenin gerçeğine, oradan da insanın ve mazlum halkların evrensel gerçeğine ulaşmayı başarmıştır ve bunda da dünya görüşünün payı büyüktür.”

Bu haber Mezopotamya Ajansı’ndan derlenmiştir.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Öykü Arin'e bu kez babasından ilik nakli gerçekleştiriliyor
Sonraki Haber
Bayram tatilinde trafik kazaları bitmiyor: İki günde 16 kişi öldü, 179 kişi yaralandı