Ana SayfaYazarlarElend AydınAmed kadayıfı ve altın kaplama jakuzi – Elend Aydın

Amed kadayıfı ve altın kaplama jakuzi – Elend Aydın


Elend Aydın


Nasıl? Yeniden gasp ve talan etmek “şerefli”, “helal” ve adilce değerli mi? Öfkeli bir Diyarbakırlı kadının bağırdığı gibi: “fıstıklı-fındıklı kadayıfı mı özlediniz?” Çok mu özlediniz ya da?

Ne de olsa sevgili Baskın Oran’ın daha birkaç ay evvel Agos’ta istatistiğini verdiği gibi “yüzlerce kilo kadayıf” demektir sizin için belediye koltuğu. Ama Saddam taklidi altın banyo jakuzilerinizi falan da unutmamak lazım. Belki bu kez Saddam’ın altın klozetlerini de ekletirsiniz şaşaaya! Şanınıza yakışır ne de olsa, onun da şanına yakıştığı gibi.

Tepinin, semirin, aşırı tüketimden kıvranın, yandaşlar, şakşakçılar ve kralın ibrikçisiyle birlikte (kralın ibrikçisi hikayesinin tarihçesine girmeyelim şimdi). Ama bir kadın; silahsız, koltuksuz, apoletsiz, yalnız bir kadın; nasıl da haykırıyor size karşı. Bu ne cesaret! “Haram olsun oyum!” diyor, “Kalkmayacağım” diyor.

Oysa şişkin pazularınız, kask, cop ve tüfeklerinizle bir ordusunuz ve artık sadece bir ordusunuz! Tepeden tırnağa silahlı, zırhlı, tetikte, güvensiz, her an patlamaya da atlamaya da hazır bir ordu. Zırhlarınız kimseyi, mesela o kadıncağızı bile korkutmuyor da sizin her an başınızı yakabilir. Zira zırhınız, saltanatınızın hem gücü hem zafiyeti hem de zindanıdır. Ah! Bir gün boğacak sizi o zırhlarınız! Üstelik tarihin hiç de müşerref olmayan yerleri, “muzaffer” zırhlı, mekanize ve sultanize ordularla dolu!

Çöreklendiğiniz koltuk iyi geliyor mu bari? Her şeyi yiyip yutarak şişen, semiren, kemiren, faşizmin güncel ve tarihsel kapasitelerini bile zorlayan bu gidişatınızın mübarek; sonunuzun da saadet olduğunu mu sanıyorsunuz? Gerçi sanmak değil, sizler “asr-ı saadetin” ta kendisisiniz! Memleket güllük gülistanlık, iyiler yani sizinle birlikte olanlar tepede ve mutlu; kötüler de cezalı, daha başka ne istenir. Ne kriz var ne zulüm; her şey Amed kadayıfı ve altın jakuzi!

Sahi sırada neresi ya da ne var? Önce tüm Med ülkesi mi, yoksa ısınma denemesini 31 Mart sonrasında yapmış olduğunuz “nankör ve bölücülerle ittifak halindeki” İstanbul mu? Veya İzmir, sonra Adana mı?

İyi düşünün beyler, taltif ve teveccüh köpüklerinizin banyosunda boğulmadan yeni darbeler hazırlayın. Size bu yakışır ve siz sadece busunuz! Darbe, kayyum, zırhlanma!

Bu arada sustukça sıra geldi herkese değil mi, ey Sevgili Hrant’ın ürkek ama direngen güvercinleri! Sıra durmak bilmedi, kötülük sadece doğuda “terörist Kürt”le sınırlı kalmadı. Memleketin her yeri ve herkesi “terörist” ama susmak tehlikeli ve altın kaplama jakuzilinin dönmüş gözleri, sizlerin de üzerinde.

Susacak zaman, kaçacak yer, yumacak göz yok, kalmadı! Ne yapmalı? Bu soru herkesin hakkı ve onuru!

Helal ve şerefli ve darbesiz selamlarımla!

Previous post
Başka bir ilişki kurma biçimi olarak dostluk – Esma Özlen
Next post
Uzaklaştırma talebi iki kez reddedilen Kebire Atamaz, Ömer Cankara tarafından öldürüldü