Ana SayfaEkonomiİktisatçılardan YEP’e IMF benzetmesi: “Krizin faturası topluma çıkarılıyor”

İktisatçılardan YEP’e IMF benzetmesi: “Krizin faturası topluma çıkarılıyor”

HABER MERKEZİ – Hükümetin “Değişim Başlıyor” sözleriyle tanıttığı ‘Yeni Ekonomi Programı’nı değerlendiren iktisatçılara göre konulan hedefler “tutarsızlıklarla dolu”. Konuyu değerlendiren iktisatçılardan Prof. Dr. Kaya Ardıç “Bu hedefler gerçekçi tahliller sonucu mu ortaya çıktı, yoksa bir temenni mi bilemiyoruz” derken, Prof. Dr. Yalçın Karatepe ise IMF’nin krizin faturasını topluma çıkaran bir dizi önleminin YEP’e yansıdığını söylüyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Ankara’da hükümetin ‘Yeni Ekonomik Programı’nı (YEP) açıkladı.

Bu yılki programın ana temasını ‘Değişim Başlıyor’ olarak duyuran Albayrak, “Resesyon beklentisine rağmen kuvvetle muhtemel yıl sonunu pozitif büyümeyle kapatmaya hazırlanıyoruz” dedi.

Albayrak’ın açıkladığı programa göre Türkiye ekonomisi 2019 yılını yüzde 12 enflasyon ve yüzde 0,5 büyüme ile kapatacak.

Önümüzdeki 3 yıl içinde ise büyümenin yüzde 5’e çıkarılması, enflasyonun yüzde 4,9’a ve işsizliğin yüzde 9’a indirilmesi hedefleniyor.

Peki, bu beklentiler ne kadar gerçekçi, dahası “beklentiden çok bir temenni niteliğinde” mi?

Konuyu DW Türkçe’den Aram Ekin Duran’a değerlendiren iktisatçılardan Prof. Dr. Kaya Ardıç “konulan hedefler ile gerçekler uyuşmuyor” diyor.

Piri Reis Üniversitesi Uluslararası İşletmecilik ve Ticaret Bölümü Başkanı, “Bu hedefler gerçekçi tahliller sonucu mu ortaya çıktı, yoksa bir temenni mi bilemiyoruz. Doğrusu YEP’teki hedefleri gerçekçi bulmak zor” diye de ekliyor.

Ardıç’a göre bir yıl önce açıklanan YEP’te yer alan hedeflerle bugünün rakamları karşılaştırıldığında işsizlik, büyüme ve enflasyonda beklenen başarı hala elde edebilmiş değil.

Geçen yıl açıklanan YEP’te 2019 yılı büyümesi için yüzde 2,3, enflasyon için yüzde 15,9 ve işsizlik için yüzde 10,8 hedefi konulmuştu.

Son açıklanan verilere göre işsizlik oranı yüzde 13 seviyesinde yer alırken, Türkiye ekonomisi iki çeyrektir küçülüyor, enflasyon ise yüzde 15 bandında.

“IMF’nin önerileriyle uyumlu”

Konuyu değerlendiren bir diğer isim Prof. Dr. Yalçın Karatepe ise hükümetin açıkladığı programla Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) geçtiğimiz hafta açıkladığı Türkiye raporundaki önerilerin uyumlu olmasına dikkat çekiyor.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi, IMF’nin iş gücü piyasasının esnekleştirilmesi, ücret artışlarının beklenen enflasyona göre hesaplanması ve verginin tabana yayılması gibi önerilerinin YEP’te kendine yer bulduğunu söylüyor.

Muhalefet üyelerinin IMF ile görüşmesine tepki gösteren hükümetin IMF’nin krizin faturasını topluma çıkaran bir dizi önlemini YEP’e yansıttığına işaret eden Prof. Karatepe şunları söylüyor:

“YEP’te IMF ile uyumlu olarak, esnek çalışma biçimlerinin etkinleştirilmesinden bahsedilirken, yine Para Fonu’nun önerdiği gibi kamuda maaş zamlarının gerçekleşen değil beklenen enflasyona göre verileceğinden bahsediliyor. Ayrıca IMF’nin Türkiye raporunda vurguladığı gibi, verginin tabana yayılacağı söyleniyor. Bu da vatandaştan daha çok vergi toplamak, daha fazla zam anlamına geliyor.”

“Tutarsızlıklar var”

Son olarak konuyu BBC Türkçe’de kaleme aldığı yazıyla ele alan Prof. Dr. Selva Demiralp programın “içsel tutarsızlıklarına” dikkat çekiyor.

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi, YEP’te ekonomik büyüme hedefinin yüzde 3,5’ten 5’e çıkarıldığını hatırlatarak, şu uyarıda bulunuyor:

“Yüzde 0,5 tahmin edilen 2019 büyümesinin bir senede yaklaşık 5 puanlık bir hız artışı yaşaması için ciddi bir ivmelenme gerekli. Bu durum, park halindeki bir aracı bir anda hızlandırmak için gaz pedalına sonuna kadar basmak gibi araca hasar verebilecek, araçtakileri sarsabilecek bir hedef.”

Demiralp ayrıca yüksek büyüme beklenirken, enflasyon ile cari açık beklentisinin düşürülmesini yine “tutarsızlık” olarak addediyor.

“Benzer bir problemi cari açık tahminlerinde de görüyoruz. Türkiye ekonomisi ara malına dayalı bir üretim yapısına sahip olduğundan büyüme yavaşladığında, bu sene olduğu gibi cari açığımız kapanıyor, büyüme arttığında ise cari açık büyüyor. Bu durumda, büyüme hedefinin yukarı revize edildiği bir senede cari açığın aşağı revize edilip yüzde 1,2’ye çekilmesi de içsel tutarlılık açısından sorun teşkil ediyor.
Keza tarihsel ortalamaları incelediğimizde de yüzde 5’lik büyüme gerçekleşen yıllarda cari açığın izlediği ortalama seviyelerin YEP hedeflerinden oldukça yüksek olduğunu görüyoruz.”



Önceki Haber
‘Yargı reformu paketi’ Meclis'e sunuldu: KHK’lilere pasaport için İçişleri Bakanlığı onayı şart koşuluyor
Sonraki Haber
“Acil” durumlarda mobil cihazlar üzerinden nasıl iletişim kurabiliriz?