Ana SayfaEkonomiMerkez Bankası’nın faiz indirimi kararları: İyileşmeye mi yoksa çöküşe mi işaret?

Merkez Bankası’nın faiz indirimi kararları: İyileşmeye mi yoksa çöküşe mi işaret?

HABER MERKEZİ – Merkez Bankası faizlerde beklentiler üzerinde indirime gitti. Peki, bu karar neye işaret? Kimi iktisatçılar mevcut küresel konjonktürün Türkiye lehine bir tablo yaratabileceği görüşünü paylaşırken, iktisatçıların birçoğundaki genel kanı ekonomide sorunların kısa süreli olumlu bir tabloyla geride kalmayacağı, ‘daha sert çöküşler ile kur şoklarının muhtemel olabileceği’ yönünde.

Ekonomide bugün gözler Merkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı sonrası açıklayacağı faiz kararındaydı.

Açıklanan kararla birlikte Temmuz ayının ardından Eylül’de de politika faizinde indirime gidildiği duyuruldu.

Böylelikle faiz yüzde 19,75’ten 325 baz puanlık düşüşle 16,50’ye geriledi.

Bu indirim kararına Banka’dan ve hükümetten yapılan olumlu açıklamalar eşlik etti.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak kararın etkilerini önümüzdeki günlerde göreceğimizi dile getirirken, Banka’dan yapılan açıklamada “ekonomideki ılımlı toparlanma eğiliminin devam ettiği” kaydedildi.

Peki, karar alıcıların ve hükümetin söylemleri tutarlı mı? Türkiye ekonomisini bekleyen bir toparlanma süreci mi yoksa ekonomik darboğazın devamı mı?

Kararı değerlendiren iktisatçılar atılan adımların bazı tehlikeler ve imkanlar barındırdığını söylüyor.

Diğer ekonomilerin durumu

İktisatçıların dikkat çektiği ilk noktalardan biri küresel konjonktür.

“Normal şartlar altında, makroekonomik kırılganlıkları ve dış borcu yüksek olan bir ülkede art arda gelen faiz indirimleri yabancı yatırımcının iştahını kaçırır ve kuru yükseltir” diyen Prof. Dr. Selva Demiralp şunları kaydediyor:

“Risklerin yüksek olduğu bir ortamda, o riski almayı haklı çıkaracak bir getiri bulamadığı anda yatırımcı başka limanlara yönelir. Bu da yerli parayı zayıflatır. Ancak zaman zaman ‘normal şartlar’ lehinizde ya da aleyhinizde değişebilir.
Biz şu anda şartların lehimizde geliştiği şanslı bir dönemden geçiyoruz. Zira gerek ABD Merkez Bankası Fed gerekse Avrupa Merkez Bankası (AMB) gibi büyük merkez bankaları yeni bir düşük faiz bol likidite döneminin sinyalini veriyorlar.”

Doç. Dr. Ümit Akçay da Demiralp gibi küresel konjonktüre ve olası sermaye akımlarına dikkat çekiyor.

Akçay, “Eğer merkez ülkelerdeki yavaşlama ve nihayetinde de kriz nedeniyle, halen ekonomik büyümesi süren yükselen piyasalara doğru sermaye akımlarında bir canlanma görülürse, bu sermayenin girdiği ülkedeki faizlerin düşürülmesine de yardımcı olacak. Yani 2013 öncesi Türkiye’sinde olduğu gibi yeniden hem yerli paranın değerlendiği, hem de faizin düşürülebildiği özgün bir konjonktüre giriliyor olabilir” diyor.

Talep yetersizliği ve beklentiler

Finans uzmanı Dr. Murat Kubilay ise enflasyonun yaklaşık yüzde 15 olmasına rağmen özel ve yabancı bankaların kredi büyüme hızlarının sıfır olduğunun görüldüğünü hatırlatıyor.

Kubilay, kamu bankaları dışındaki bankaların net bir şekilde yeni kredi açmadığını belirterek, bunların arkasında yatan iki nedeni şöyle sıralıyor:

  • Yeni bir kur atağı olursa döviz açığı olan firmalar iflas eder korkusu
  • İç piyasadaki talep yetersizliği

Finansçıya göre kredi faizinin yüzde 25 yerine yüzde 20 olması durumunda, insanların yatırım yapacağı, istihdamın artacağı ve piyasada para dönmeye başlayacağı yönünde iyimser bir bakış açısı mevcut.

Kur şoku riski ve sert çöküş uyarısı

Beklentiler ve ekonomideki vaziyet bu haldeyken, iktisatçılara göre olası bir kur atağı riski ve ‘çöküş’ de muhtemel.

Akçay, önceki sözlerine ek olarak, “Türkiye’ye yeniden bol sermaye girişi yaşansa dahi, bu sadece mevcut sorunları geleceğe ertelemek anlamına gelir. Tıpkı 2010-2013 arasında olduğu gibi kısa süreli bir büyümenin ardından sermaye hareketlerinin yeniden tersine dönmesiyle birlikte yeni ve daha sert bir çöküş yaşanabilir” ifadelerini kaydediyor.

Bir diğer iktisatçı Prof. Hayri Kozanoğlu ise “Bir zorlama, kur hareketlerini tetikler. Faizlerin yukarıdan talimatlarla tek haneye indirilmesi zorlanırsa korkarım ki Arjantin benzeri bir çalkantı tetiklenir, yeni bir kur atağı riski çok artar” diyor.


Karınca, Gazete Duvar, DW Türkçe, BBC Türkçe
Previous post
EHB avukatı Can Tombul’a tahliye
Next post
“Modena Aşıkları”: İtalya'da el ele bulunan iskeletlerin ikisi de erkeğe aitmiş